6.13.19

35 4 0
                                    

119:07:32

Elinde tuttuğu papatyaları ezmemeye dikkat ederek sıkış tepiş bindiği otobüsten indi sarışın, bugün uzun bir süre sonra arkadaşlarının ısrarı üzerine dışarı çıkmıştı. Evinde olmadığı her an ona işkence gibi gelse de, arkadaşlarından gizli bir şekilde Jisoo'ya çiçek toplamayı başarmıştı. Bu yüzden çok da kötü olduğunu söyleyemezdi gününün.

İner inmez çalmaya başlayan telefonunu ufak omuz çantasından aldı, her dakika onu merak eden biricik arkadaşıydı arayan.

"Efendim Jennie?" dedi evinin olduğu sokağa girerken, telefonu tutarken bile bakışları devamlı etrafta geziniyordu.

"Otobüsten indin, değil mi?" meraklı kızın sesi Chaeyoung'un sessizce mırıldanmasına sebep oldu. "Güzel.. Dikkatlice eve git bebeğim."

Genç kız bu tatlı seslenmelerine bayılırdı arkadaşının, arkadan kızın eşinin sesi duyuldu bir anlığına. "Senin bebeğin benim bayan Manoban."

Rosé bu tatlı atışmaya karşılık burukça gülümsedi, apartmanın önünde durdu. İçeride telefon çekmeyeceğinden, hem de evinde ses istemediğinden kapatmalıydı telefonunu.

"Gitmeliyim.." dedi Chaeyoung yorgun bir sesle. "Görüşürüz, dikkatli olun."

"Sen de öyle minik sincap." kızın duyduğu son şey buydu, aramayı sonlandırıp cebine gönderdi telefonunu. Bir an önce çiçekleri zarar görmeden eve dönmek, günlüğünün arasına koymak istiyordu.

Eve girdiğinde karanlık ve sessizliğin büyük koridora hakim olduğunu gördü, alışkın gözleri zorluk çekmeden etrafı taradı bir süre. Yaza uygun olduğundan rahat ettiği bez ayakkabılarını çıkarıp, her zaman giydiği terliklerini geçirdi ayağına. İkisi farklı terliklerin eşleriydi, bu detaya gülümseyip odasına gidene dek izledi onları.

"Bunları böyle nasıl giyeceğiz Jisoo?" dedi Chaeyoung terlikleri işaret ederek. İki takımı tek tek giymek varken niye eşleri değişmişlerdi ki?

"Çünkü böylelikle bir parçası sende olacak," dedi Jisoo kollarını sevgilisine sararken. "Aynı pijama takımlarımızı paylaşmamız, küpe teklerimizi değiştirmemiz gibi.."

Chaeyoung hâlâ anlam veremiyordu bunlara, ne gereği vardı ki böyle karıştırmanın?

"Kafanın karıştığını biliyorum küçük hanım," dedi koyu renk saçlarını öperken. "Birbirimize karışalım istiyorum, bir yarım hep sende dursun istiyorum Chaeyoung."

Chae tüm bunlar başta ona tuhaf gelse de kıkırdayıp sevgilisine sarılmıştı, zamanla Jisoo'ya olan bağı büyüyor ve onu aşıyordu resmen.

"Bir yarın her daim burada olacak, sevgilim." dedi Chae terliklerine bakıp ellerini kalbinin üzerine götürürken. Yatak odasına ilerleyip çantasını bulabildiği ilk yere bıraktı, dolabına ilerleyip pijamasını geçirdi üzerine. Günün en sevdiği zamanına gelmişti şimdi, günlüğüne yeni yazılar ekleme vaktiydi.

Masanın üzerine bıraktığı çiçeklerini ellerine alıp kokladı, bu sırada sandalyesine oturup defterini açmıştı bile.

"Hiçbiri senin gibi güzel kokmuyor.." diye mırıldandı, aynı lavanta bahçesine gittikleri gün söylediği gibi.

"Bunlar çok güzeller Rosie,"

Chaeyoung duyduğu sesi bastırmak adına gözlerini kapayıp yutkundu, tüm bedenini sıkıyordu ağlamamak için.

"Ama hiçbiri senin kadar güzel değiller, minik sevgilim."

Jisoo'nun saf ve temiz sesi, siyah saçları, anlına dökülen kahkülleri, yeşil kazağı ve dahası genç kızın zihninde canlanıyor ve asla rahat bırakmıyordu onu. Gözlerini açıp hıçkırıklarını serbest bıraktı, güçlü durması gerektiğinin farkındaydı ama dayanamıyordu bazen.

Sevgilim Jisoo,

Titreyen parmaklarını hiçe sayıp gözlerini sildi, birkaç kelime yazmaya zorladı kendini. Nasılsa bir şekilde devamını getirir, kalbini açardı meleğine.

Bugün sensiz geçen 360.günümdü. Haftasonuna geldiğimizden dükkanı biraz erken kapadım, böyle olduğundan Lisa ve Jennie dışarı çıkmakta ısrar ettiler. Onları kıramadım, ufak bir kafeye gittik. Seninle ilk buluşmamızı hatırladım, ilk kez elimi tuttuğun kafeye öyle benziyordu ki.. Ardından oradan ayrıldık, Lalisa Jennie ve bana pamukşeker aldı. Mor aldım senin için, sen çok severdin mor rengini.

Daha sonra senin için gizlice çiçek topladım, çünkü Lalisa bana kendimi yıpratmamamı söylüyor. Jennie ise üzülüyor, senden bahsettiğimde ikisinin de bana bakışları değişiyor.. Yoksa artık bana dönmeyeceğini mi düşünüyorlar Jisoo?

Arkadaşlarımıza kızmanı istemiyorum, iyiliğimi düşünüyorlar.. Ama söz veriyorum onlara senin döneceğini ispatlayacağım, beni hâlâ çok sevdiğine inandıracağım onları.

Topladığım çiçekleri buraya bırakıyorum, sen dönene dek burada dinlenecekler.. Aynı benim seni beklerken yaptığım gibi.

Ama çabuk dön, olur mu sevgilim? Çiçeklerimiz kurusun istemiyorum, üzülürsün sonra.. Kıyamam sana ben. En sevdiğin çiçeğin, ve sana topladığı çiçekleri seni çok özlediler.

minik cezayir menekşen.

petite pervenche,, | chaesooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin