11.bölüm:Lara

9 1 0
                                    

"Keşke güzel sanatlar lisesinde okusaydın."dediğinde hocaya çaresizce kafamı sallayıp "Haklısınız hocam ama karar vermem biraz zamanımı aldı. "

"Neyse bence yeteneklisin önce bir kafa yapını anlayalım, ailen zaten müdürle konuşmuş bazı derslerde buraya geleceksin seni çalıştıracağım, bazende bugün olduğu gibi tek başına çalışacaksın. Sormak istediğin bir şey var mı?" dediğinde kafamı hayır anlamında salladım.

" Tamam ben birkaç boya alacağım gelene kadar dediklerimi yap. "dediğinde ona kafamı salladığımda dışarı çıkmıştı.

Kafamdakileri çizmeye başladım. İçimdekileri atıp kaçırdığım rehberlik dersini önemsemedim. Hocanın zaten bahsettiği oydu sadece rehberlik derslerinde gelecektim sonra okuldan sonra ve hafta sonu çalışacağımı için bir program vermişti zaten.

Uzay'ın ağzından

Kuzeyi kaldırmakla uğraştığım -başarısız oldu-için okula geç kalmam günün ne kadar güzel geçeceğini söylüyordu zaten! İlk ders neydi onu bile bilmiyordum. Zaten okula oldum olası ilgim olmamıştı. Bana kalsa şimdi bırakırdım ama babamın benden tek isteği istediği okullarda okumam ve şirketin başıma geçmemdi.

Arabayı park edip okula girdiğimde herkesin sınıfta olduğunu görmem beni şaşırtmamıştı. Sanat odasında tanıdığım kişiyi görünce sınıfa gitmek istememiştim. Zaten geç kalmıştım. Allah bilir ders kimeydi?

Tek başına resim çiziyordu. Fırça darbelerin o kadar hızlıca atıyordu orda bile cesur ve keskindi. Ara ara durup tebessüm ettiğinde gülümseyişine baktım. Derste de zaten sürekli defterine bir şeyler çiziyordu. Yani onu izlediğim için değil bazen hoca onu uyarıyordu ordan biliyordum. Benimle dalga geçen iç sesime aldırmayıp biraz da onu izlemeye devam ettim.
Sıkıntıyla sarıya dönük kumral saçlarını geriye doğru atıyordu.Mutluydu resim çizerken, hissederek yapıyordu. Resim çizerken alaylı değildi mesela ciddiydi.Duygularını öne çıkarmaktan korkmuyordu. Dünki gibi değildi dün konuştuğumuzdan daha huzurluydu. Gerçi biz yine konuşmayıp birbirimize meydan okumuştuk.

Eline boya damlayınca ona baktı ama umursamadı. Sonra fırçaları bırakıp çizdiği tuval baktı, Ay'dan bir kadın yüzü yapmıştı . Bakışlarını çok güzel çizmişti.

Yetenekliydi,bir o kadarda zekiydi. Zaten çok güzeldi. Ben yavaş yavaş bu resim çizen kızı tanımaya başlıyordum.Dünkü meydan okuyan kızı herkes tanıyordu ama üzerine boya dökülünce umursamayan, resim çizerken kendinden geçen kızı kimse tanımıyordu.

Afra'nın ağzından
Çizdiğim resme bakıp arkamı döndüğümde beni izleyen bir çift kahveleri gördüm.
Geri çekilmemişti. Kapıyı açıp girdiğinde sırrıtım. Heyecanlı değildim sakindim, resim yaparken beni izlemişti sakindim,elim ayağım titremiyordu(!)

"Bir şey mi söyleyecektin?" dediğimde sırrıtı.

Elimdeki boyayı masanın üstündeki ıslak mendille sildim.

"Anladım vazgeçtiğini söylemeye geldin. Sorun yok Uzay." diyip yanına yaklaştığımda "Benim evimi bilmiyorsun, ben götüreyim diyecektim." dediğinde gülümsedim.

"Çok kibarsın, teşekür ederim!" dediğimde gözlerimi kaçırıp tekrar ona baktım. "O nasıl?" dediğimde derin bir iç çekti. "Dün yaptıklarını hatırlayınca bugün okula gelmek istemedi." dediğinde kafamı salladım. Bir de bizim yaptıklarımızı duysa neler düşünürdü neler yapardı kim bilir.

"Niye ayrıldın?" dediğinde gözlerimi ondan ayırdım. Niye merak ediyordu? Zaten istemiyordu beni hayatında, çevresinde. Şimdi ayrıldığımda üzülmüş olamazdı değil mi?

Kaybetmeye Hazır  Mısın? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin