Tahir'in gözleri terk edilmiş şehrin acısıyla bomboş bakan Kemal'i izliyordu. Theon'un bindiği gemi sislerin arasından yavaşça kaybolmaya başlamıştı. Sahi, o gemi gözden kaybolunca her şey bitmiş mi olacaktı? Bu bir son muydu yoksa yeni bir hikayenin başlangıcı mı? Belki de hiçbiri. Bir hiçlik içinde kayboluyorlardı, bir hiç uğruna kayboluyorlardı. Kemal gözlerini Tahir'e çevirdi. Umutsuzluk ile esen rüzgar Kemal'in yağmur damlalarından gözlerinin önüne düşen saç tellerini dalgalandırıyordu. Kemal çıktığı tümsekten inip elini Tahir'e uzattı. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi yapıp doğum gününü kutlamaya mı götürecekti Kemal'i? Doğum gününü kutlamaktan ziyade omzunda uzaklara dalmasını izlemeyi tercih ederdi Tahir. Lâkin o kadar planlar yapılmış, hazırlıklar kurulmuştu. Tahir Kemal'in elini tutup tümsekten indi.
"Gidiyor muyuz?"
"Gidiyoruz."
"Nasıl hissediyorsun?"
"Bilmiyorum lâkin şimdi bunu konuşmasak da olur."
Pekala dermişcesine başını salladı Tahir. Yol boyunca hiçbir şey konuşmadılar. Tahir Kemal'in üzgün olduğunun farkındaydı, buna rağmen elinden hiçbir şey gelmemesi daha da sıkıyordu canını. Kemal aslında her zamanki gibi bakıyordu, soğuk ve mimiksiz. Fakat o bakışlarının ardında yatan çok şey vardı. Kemal dışarıya yansıtmasa da Tahir içinde kopan felaketin farkındaydı. İkili kütüphaneye geldiğinde ne Ali vardı ne de Selim. Kemal Bay Nicos'a döndü;
"Nicos Efendi bizim çocuklar nerde?"
'Tahirlere gittiklerini söylediler. Feride kızım geldi, apar topar çıktılar beraber. Kemal abime söyle gelince Tahir abimin evine gelsin dedi bizim Ali."
Kemal başını çevirip Tahir'e baktı. Tahir Bay Nicos'a doğru bakıp gülümsedi. Ardından Kemal'in elini tutup bir diğer eliyle el salladı.
"Teşekkürler! Hadi gidelim."
Tahir Kemal'i hızla sokaklarda yürütürken Kemal Tahir'in elini bırakıp kolunu omzuna doğru attı yavaşça. Kendine çektiği Tahir'in saçlarını karıştırırken konuşmaya başladı.
"Doğum günü hediyesi demek."
"Evet, bayılacağına yemin edebilirim."
"Elbet ki bayılırım."
Tahir ve Kemal İzmir'in dar sokaklarından yavaş adımlarla geçip sohbet ederek Tahirlere vardılar. Bahçeden gelen ışık dikkat çekerken Tahir'in annesi Sümeyra hanım gülümseyerek açtı kapıyı. Kemal'i kendi oğlu gibi sevip gören Sümeyra Hanım gülümseyerek Kemal'e sarılırken Kemal de gülümsemesini esirgemedi.
"Artık gelmiyorsun Kemalim, özlettin kendini!"
"Meşguldüm şu sıralar. Artık gelirim Sümeyra teyze."
Sümeyra hanım Tahir'e de sarıldıktan sonra Tahir'in gelirken aldığı ekmek poşetini Tahir'in elinden alıp geçmeleri için kenara çekildi. Kemal ve Tahir içeri doğru geçti. Bahçe kapısından geçtiklerinde onları elinde pasta tutan Feride karşıladı.
"Hoş geldiniz."
'Hoş bulduk."
"İyi ki doğdun!" Dedi Feride gözlerini kısıp gülümseyerek.
"İyi ki doğdun lan Kemal."
Kemal bahçede dizilmiş kendini karşılayan arkadaşlarına bakarken tebessüm etti. Onlar böyle heyecanlıyken yüzünü asması yakışmazdı. Cemil kolunu Kemal'in omzuna attı. Ardından yere koydukları minderleri işareti etti.
"Otur hadi sana bir şey hazırladık."
"Bugün sürprizlerle dolusunuz bakıyorum." Dedi Kemal yerdeki minderlerden bir tanesine otururken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlat ya Kemal. (Boy X Boy)
RomanceAl Sancak nihayetinde ölmüştü. Hayır, Al Sancak halkın arasında neden olduğu ölümü acımasızca izliyordu. Yüzünde hiçbir tepki yoktu, ne acı ne de merhamet. Tetiği Kemal çekmese de Petros'u öldüren oydu. Bu ilk cinayetiydi, belki de son olmayacaktı...