Chapter 1

44 8 19
                                    

<3

Yazarken bana destek veren düşüncelerini paylaşan arkadaşlarıma teşekkür ederim özellikle Sare'me uzakta olsada her an yanımda olduğunu hisseden çiçeğime 🫶🏻.

Umarım yazdıklarım sizde güzel bir etki ve his bırakır. Kim bilir belki de yayımlamam ama olur da yayınlarsam bilemiyorum. 🥺👉🏻👈🏻

Ruhu bedenine sığmıyordu artık. Zincirlendiği bu bedenden kurtulup gördüklerine bir son vermek istiyordu. Kemiklerine ruhunun en derinliklerine kadar hissetiği bu acı... İşte Doyoung cehennemin ayaklarına kadar geldiğini anlamıştı.

O çok sevdiği güneş vurunca hafif sarı sarı parıldayan kumral saçları kirlenmiş terden alnına yapışmıştı. O yumuşacık pembe dudakları çatlamış, ağlamaktan kanlanmış gözlerinde ki korkuyla ona bakıyordu. En kötüsü de vücudunun yarı çıplak ve ne neredeyse her yerinde kesikler olması ve kanıyor oluşuydu. Biriciğini neredeyse kendi yarattığı bedeni ve ruhu öyle görmek... Nefes almayı unutmuştu.

O ses... Duyduğu o ses hem ruhunu daha da parçalamıştı hem de şu kısacık zamanda nasıl özlediğini hissetmişti. Zorla ve fısıltıyla Jungwoo "Lütfen Dodo." diyebilmişti.

Doyoung kaşlarını olabildiğince çatarak "Pekala ikimizde biliyoruz ki bu mesele de o yok. Onu hemen bırak," dedi. Karşısında ki kişi kıkırdayarak Jungwoo'yu daha çok kendine çekmişti. O sırada Jungwoo'nun da ağzından acıdan dolayı bir inilti çıkmıştı.

"Ah Doyoung asla anlamıyorsun bazı şeyleri çok itaatkarsın. Biraz eğlenelim hatta onun ölümünü görelim sence de böyle daha eğlenceli olmaz mı? Mmm... Bence olur gibi," dedi kocaman gülümseyerek John.

"Yapılan anlaşmayı bozuyorsun. Her kim olursa olsun insanlara dokunmayacaktın. Sınırları çok zorluyorsun John! Bu iş daha kötü yerlere gitmeden bırak onu," dedi Doyoung bir adım daha yaklaşarak.

"Hayır hayır Doyoung ben sözlerimi tutmam kendim için tüm bu pis varlıkları bile harcarım," deyip Jungwoo'yu yere fırlattı.

Yere düşünce ağzından bir hıçkırık kaçıvermişti, ağlıyordu. Canı çok yanıyordu ama Doyoung'un onu kurtaracağına emindi göz göze gelince gözlerinde ki saf öfkeyi endişeyi görmüştü ve çevresindeki o ilahi parıltı... Çok güzel gözüküyordu her şeye rağmen ama bedeni orijinal formu ile insan bedeni arasında bir yerdeydi.

"Senin o pis varlık dediğin şeylerin senden neden üstün olduğunu ve neden cennetten sürüldüğünü en iyi sen biliyorsun. Maziyi hatırlatmama gerek yok sanırım ha?!" dedi Doyoung her kelimede daha da ilahı ışıkla parlayarak.

"Ah o mazi... Bende o mazinin acısını çıkarıyorum şuan ve acayip eğleniyorum Doyoung!" deyip Jungwoo'yu bir hışımla yerden kaldırdı.

Doyoung bir adım daha yaklaştı onlara. John ise neredeyse kükreyerek "İyi bak tanrının en vefalı meleği Kim Doyoung! Çünkü şuan yaratılışına bizzat tanıklık ettiğin aşık olduğun beden gözlerinin önünde ölücek ve ben senin acı çekişinden zevk alacağım!" deyip elinde ki hançerle Jungwoo'nun boğazını kesecekken zaman akışı birden yavaşladı. Evren ilk kez yaratıcısının saf kudreti sert bir şekilde tanık olmuştu.

Şaşkınlığından faydalanmak isteyen Doyoung bir hışımla John'un üstüne hızla atladı. İkisi de tam bir insan olmadığı için güçleri çok fazlaydı. O güçle Jungwoo yere düşmüş John ve Doyoung yerde metrelerce yuvarlanmışlardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝘏𝘦𝘭𝘭𝘦𝘷𝘢𝘵𝘰𝘳Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin