16

2.9K 141 26
                                    

"Ne?" diyebildim güçlükle, masanın sivri ucunu sertçe kavradım. Kaşlarım çatıldı, geçmişin tozlu anıları zihnimde tekrarlanırken kalbim burkuldu. "Barış," derken duyduklarımı hazmetmeye çalışıyordum.

Başak sert duran maskesini indirip tanıdığım Başak'a geçiş yaptığında tanıdık hissin boğuculuğunda yüzüyordum, kendimi fazlasıyla kötü hissetmiş ve geçmişimin kötü anlarla dolu olmasına rağmen o günlere dönmeyi deli gibi istemiştim.

"Ama o iyiydi," dedim, kabullenemiyordum. Barış psikolojik sorunları olan bir çocuk olduğu hâlde gayet normal biriydi, kimseye zararı olmazdı hatta Dila'ya karşı ayrı düşkünlüğü vardı. Dila'yı ablası yerine koyar, her daim Dila'nın iyiliğini düşünürdü. Kaza gecesinden sonra ondan haber almadığım için Dila'yla beraber zannediyordum. Kendisiyle iyi ayrılmamıştık, Atakan'a ihanet edenlerden biri de oydu.

"İyiydi," diyerek kafasını salladı Başak, ardından göğsünde birleştirdiği kollarını indirdi ve iç çekerek oluşturduğu panoya bakmaya başladı. "Ben delirdiğini düşünmüyorum," dediğinde ikinci vurgunu yemenin şaşkınlığıyla sendeledim.

Ercan bir şey anlamadığı için kafa karşıklılığıyla bize bakıyordu, hâlimi görünce kapının pervazına yaslanmaktan vazgeçip hızla yanıma geldi. "Ne oluyor? Başak düzgünce anlatır mısın?" dedi kısık sesle. Şaşkınlığın sindiği ses tonu çekingendi, duyacaklarından kendisi de çekiniyordu.

Ben ise fazlasıyla korkuyordum.

Gerçekler beni ilk defa bu kadar korkutuyordu.

"Atakan'ın davasını takip etmeyi çok istiyordum, öncelikle işe Dila ve Atakan'ın arkadaşlarını aramakla başladım. Atakan'ın arkadaşı fazla yoktu, Dila'nın da öyle. Dila Barış ile çok yakındı, kardeş gibiydiler. Bu yüzden Barış ile konuşmak istedim."

Gözlerini bir kez olsun bana değdirmeden, bakışlarını Barış'ın fotoğrafından çekmeden konuşmasına devam ettiğinde gergince yerdeki halıya bakıyor ve vicdanımın bana hissettirdiklerinden kurtulmaya çalışıyordum.

"Dava dosyasında da Barış'ın akıl sağlığını yitirdiği yazılı, yani o geceye dair soru Barış'a sorulamamış."

"Yani?" diyerek merakını dile getirdi Ercan.

"Barış'ın ailesine ulaştım, annesi perişandı." Ses tonu gittikçe kısıldı, gözlerini yumdu. Sanki o anı yeniden yaşıyordu, bu da ona büyük bir acı veriyordu. "Annesinin beni gördüğünde gözlerinde yeşeren umudu fark ettim, çok kötüydü," diye fısıldadı.

"Bana dediği ilk şey 'Benim oğlum deli değil,' demek oldu."

Ağlama isteğim bastırmaya başladığında dudaklarımı birbirine bastırdım, küçük bir çocuk gibi ellerimi kulaklarıma bastırıp her şeyden kaçmak istiyordum.

Dev Adam | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin