Yarın iş vardı ama ben öyle yorgundum ki.. Fiziksel yorgunluk değildi bu. İçimdeki bulantıyla sabah işe gidiyor akşam olunca eve dönüyordum. Sigorta pirimini büyük bir azimle doldurmaya çabalayan her insan gibi ben de bir iş tutmuştum şehirde. Akşamları şarkta bulutların arasında tüm gücüyle ışıldayan ay görünürdü. Bulutlar.. Siyah siyah çevrelemiş olurlardı Ay'ı. Bazen bu manzarayı seyrederken yaşamış olmayı meşrulaştıran onlarca mesele içinde kaybolup gittiğimi düşünürdüm. Hayatım bu sürünceme içinde yok olup gidecek miydi?
Nitekim bu sorulara cevap veremeden eve gelmiş bulurdum kendimi.
Mezarlığın yanındaydı evim. İki-üç gün arayla bazen öğle bazen akşam namazına müteakip bir hayatın bu dünyadan silinişine şahit olurdum. Kahkahalı feryatlar buradan evime kadar gelirdi. Böyle günlerde ruhumu nereden peydah olduğunu bilmediğim bir öfke dalardı. Yine de alelade, üstünkörü bir akşam yaşardım.
Yastığa başımı koyar koymaz yarın iş olduğu aklıma gelirdi ve ben bu sıralar öyle yorgundum ki..-Alice