Yatağımda uyandım. Ne, bu bir rüya mıydı?! O sırada kapı çaldı, yaşadığım şoku atlatamadan kapıyı açtım. Karşımda...
Ellie:
-Profesör Dumbledore!!
Allah'ıma şükürler olsun gerçekmiş.Dumbledore:
- Evet küçük hanım. İstanbul'daki abinin hafızasını dün buradan çıktıktan sonra sildim. Şimdi anneni ve babanı uyandır onların da hafızasını silelim.Dumbledore aileme herşeyi açıkladı, sonra onların hafızasını sildi. Madem açıklayacaksın niye siliyon, madem sileceksin niye açıklıyon? Kafamda deli sorular!!
Ellie:
- Profesör, biz neyle gideceğiz?Dumbledore:
- Cisimlenmeyi denemek ister misin?
Başımı aşağı yukarı salladım.◍◍◍◍◍◍◍◍◍◍
Ellie:
- Öğk! Profesör, ben 6. sınıfa geçene kadar bir daha hiç cisimlenmeyelim lütfen.Dumbledore:
- Sen yine iyi dayandın, septirmediğine şükret.Septirmenin ne olduğunu hatırlayınca gene öğürdüm. Hayatımda ilk kez kusmak istiyordum. Evet, bence de çok garip bir istek.
Dumbledore:
- İlk Gringotts'dan para alalım, sonra cüppeleri alalım, ondan sonra asanı, sonra da ders kitaplarını alırız.Ellie:
- Profesör, alacaklarımız.bittikten sonra bir kedi ve bir de günlük alabilir miyim?Dumbledore:
- Tabii ki alabilirsin!
Dumbledore'la Gringotts'a gittik. Keseme avuç avuç Galleon'lar, Knut'lar, Sickle'ler doldurdum. Madam Malkin'in Her Duruma Göre Cüppeleri'ne gidip bana cüppe aldık. 1. sınıftan beri diğer büyücülerde olan ama bende olmayan Hogwarts okul araç ve gereçlerini aldık.
(Düz iş cübbesi, gündelik şapka, koruyucu eldiven...) Aktara gidip iksir malzemelerini, teleskobu, pirinç ölçeği ve cam şişelerini aldık.Dumbledore:
- Hadi bakalım, Ollivander'ın Asa Dükkanı'na!Gülümsedim. Profesör aslında çok eğlenceli bir adamdı.
Dükkana girdik. Her yan dağınık asa yığınları doluydu. Bir adam da o yığının birinin önünde asaları geri kutularına koyuyordu.
Dumbledore:
- Ah, Ollivander! İşlerini bölmedik umarım.Ollivander:
- Sorun değil sorun değil, bu küçük hanımefendi kim?Bana küçük denmesinden nefret ederim. 1.70 boyum var bir kere! Neyse, şimdi asıl olaya odaklanmam lazım.
Dumbledore:
- Ellie Diana Potter.Ollivander:
- Ama o, enkaz altında ölmemiş miydi?Dumbledore:
- Uzun hikaye. Neyse, biz asa bakmaya geldik.Ollivander:
- Tabii tabii. Asa kolunuz hangisi hanımefendi?Ellie:
- Sol kolum, Mr. Ollivander.Büyülü metre boyumdan burun deliklerime kadar beni ölçerken Ollivander ise bir rafa gitmiş, asa kutularını teker teker indiriyordu.
Ollivander:
- Tek boynuzlu at kılı, alıç ağacı, 28 santim, yarı esnek. Bakalım..Aşağı elime tutuşturdu. Bildiğim büyüler arasında en basit olanını -lumos- yapmaya çalıştım. Adanın ucundan ışık çıkacağına etraf sisli bir hâl aldı. Dumbledore asasıyla bir büyü yaparak sisi ortadan kaldırdı.
Ollivander:
- Bu olmadı. Birde şuna bakalım. Ejderha yüreği teli, Defne ağacı, 23 santim, esnek değil.Bu sefer asayı elime alınca Wingardium Leviosa yaptım. Nesneler uçacağına patladı. Gitgide umudum azalmaya başlamıştı ama sonunda birine sahip olacaktım.