Giriş
"Elfin hadi hazırlan da çıkalım 5-10 dakikaya."
Serra'nın sesini işitmemle kahve fincanımı camın kenarına bırakıp ayağı kalktım. Ocak ayının sonlarına doğru gelmiştik ve her yer bembeyaz karla çevriliydi. Yavaş adımlarla dolabın karşısına geçip içindekilere kısa bir göz gezdirdikten sonra Siyah bir pantolon ile siyah boğazlı bir kazağı üzerime geçirdim. Merdivenlerden aşağı indiğimde Serra ortalıkta gözükmüyordu. Portmantodan kalçalarıma gelen asker yeşili montumu giyip gri atkımı boynuma doladım. Saçlarımı gelişi güzel ellerimle tarayıp siyah ucunda ponpon olan beremi başıma geçirdim. Son olarak siyah botlarımı da ayağıma geçirdiğimde hazırdım. Çanta taşımayı pek sevmediğim için telefon ve bir miktar parayı cebime sıkıştırıp salonda ki koltuklardan birine geçip Serra'yı beklemeye başladım.
"Hadi Serra, teklif eden sensin bekleten sensin, çabuk!"
"Geldim geldim, patlama."
İkimizde hazır olduğumuzda kapıyı kilitleyip kendimizi soğuk havaya teslim ettik. Serra her ne kadar kartopu savaşı yapmayı teklif etse de ısrarla reddettim. Karlı havaları çok sevsem de kartopu savaşından hep nefret etmişimdir. Böyle yavaş yavaş boynunuzdan içinize süzülen ve içinizi titreten kar taneleri olur ya gerçekten bundan hiç ama hiç hoşlanmıyorum. Yarım saat kır beş dakika turladıktan sonra her zaman ki gittiğimiz kafeye gidip iki sıcak çikolata ve yanına da macaron sipariş ettik. Bu kafeyi evimizi yeni tuttuğumuz zaman fark etmiştik. O zaman da sıkıntılarımızdan arınmak biraz düşünmek için dışarıya çıkmıştık ve burayı görünce de bir şeyler içmeye karar vermiştik. Değişik bir yerdi aslında camla çevrili küçük bir yer. Yazları kapının önüne gençler için puf, yaşlılar için bir kaç tane masa hazırlıyorlar.
Siparişlerimiz geldiğinde hoş bir sohbet eşliğinde vakit geçirdik. Hava kararmaya başladığındaysa hesabı ödeyip ayaklandık. Hava biraz daha soğumaya başlamıştı. Sıkıca kabanlarımıza sarınıp eve doğru yürümeye başladık.
Soğuktan uyuşan ellerimle zar zor kapıyı açıp kendimi içeriye attım. Gerçekten hava buz gibi olmuştu! Gevşemek için sıcak bir duş alıp pijamalarımı ve ev ayakkabılarımı giyip mutfağa geçtim.
"Neler hazırlamış bakalım benim bebeğim."
"Şimdi öncelikle şehriye çorbası, sonra da-"
"Makarna."
"Ah benim zeki arkadaşım, geç otur da servis yapayım."
Yemeklerimizi yedikten sonra Serra'nın mutfağı bana kakalamasıyla mutfağı toparlayıp kettle su koyup sallama çayları fincanlara koydum. Su kaynayınca fincanları doldurdum kendime iki kaşık şeker atıp salona geçtim. Serra'nın fincanını kendisine verip koltuktaki yerimi aldım.
"Şekersiz ?"
Sorduğu soruya gözlerimi devirip kanalları gezmeye başladım. On beş yılı aşkındır arkadaştık ve hala çayına şeker atıp atmadığımı soruyordu. Aksiyon bir filmi görünce geriye sardım ve ışıkları söndürüp filme konsantre oldum.
______
Film bittiğinde saat on ikiye geliyordu. Serra'ya baktığımda filmin etkisinden çıkamamışa benziyordu. Film cidden iyiydi. Uykum geldiği için fincanımı mutfağa bırakıp odama doğru yürüdüm.
"İyi geceler canım."
"Sana da bebeğim."
_____
Sabah uyandığımda saat on bir civarıydı. Tabi artık işsiz olduğum için saat kavramının benim için pek bir önemi de yoktu ya o da ayrı bir mesele. Ama Serra çoktan çıkmış olmalı çünkü o benim gibi "işsiz" değil. Kendileri ufak çaplı bir şirketin ceo'su. Ben de mimarım, iç mimar. Çalıştığım bir büroda bir kızla tartışma yaşadığım için her ne kadar patronumuz istemese de beni işten atmak zorunda kaldı. Şimdi de kendime yeni bir iş arıyorum ama hep bir aksilik çıkıyor. Kahvaltımı yaptıktan sonra kendimi yeniden koltuğa atıp bilgisayardan iş ilanlarına bakınmaya başladım. Bulduğum bir kaç yeri not edip, hazırlanmak için odama gittim. Öğle yemeği için bir kaç gün önce Serra'ya söz vermiştim ve şimdi iş yerinden onu almaya gideceğim. Yemekten gelince iş görüşmesi için not aldığım yerleri aramayı aklıma koyduktan sonra kapıyı da kilitleyip evden çıktım.
____
Umarım beğenmişsinizdir. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kasırga
ChickLit"Ben sürekli senin kasırgan da savruluyorum,canım yanıyor.Bu kasırga ne zaman bitecek.Ne zaman güneş doğacak ?" "Bu kasırga hiç bitmeyecek." "Her şiddetli kasırganın sonunda güneş doğar Mahir,sadece zaman.Elbet bir gün senin içinde ki kasırga da son...