Bölüm 11

5.5K 181 71
                                    

                                              X                                    X                           X

Nermin bankadaki masasının başında oturmuş etraftakileri inceliyordu. Bankadaki mesai arkadaşlarında ve bankaya gelen müşterilerde hiçbir gariplik yoktu. Sabahtan beri herkes gelip borçlarını yatırıyordu. Nermin kendi kendine “ 2 ay sonra kıyamet kopacak olsa insan gelip de borç mu yatırır?” diye düşünüyordu. Dalmış etrafı seyrederken arkadaşlarından birinin kolunu sallamasıyla kendine geldi.

-  Nermin, ne oluyor sana sabahtan beri sanki başka alemlerdesin? Evde bir sorun mu var yoksa?

-  Yok Şule, evde bir sorun yok. Genel bir sorun var.

-  Neymiş o genel sorun?

-  Ne olacak, gök taşı geliyor ya kıyamet kopacak.

- Amaaan Nermin, ben de bir şey var sandım. Bir şey olmaz korkma. Hadi gel seni şurada yeni bir restoran açılmış, oraya yemeğe götüreyim.

-  Ama orası çok pahalı bir yermiş.

Şule kendini tutamamış ve küçük bir kahkaha atmıştı. Para yatıran müşterilerden biri bu kahkaha üzerine dönüp ona bakmıştı.

- Sen demin kıyamet kopacak demiyor muydun? Kıyamet kopacaksa parayı ne yapacaksın. Bırak bari son günlerimizin keyfini çıkaralım. Hadi yürü.

Nermin Şule’nin dediklerini biraz düşünmüş ve sonra çantasını alıp Şule ile birlikte dışarı çıkmıştı. Restorana doğru yürürken konuşmalarına devam ediyorlardı.

- Biz Urla’ya gitmeyi düşünüyoruz.

- Urla’mı, o da nereden çıktı?

-  Cenap, İstanbul’un çok karışacağını söylüyor. Urla’da rahat ederiz.

-Nermin senin kocanın manyak olduğunu biliyordum ama sen de ona benzemişsin. Boşuna dememişler “Körle yatan şaşı kalkar.”

Nermin Şule’nin sözlerine bozulmuştu. Bu kendini beğenmiş Şule ne hakla onun kocasına manyak diyebiliyordu. Belki Cenap hafif çatlak olabilirdi ama bunu Nermin’den başka kimsenin söylemeye hakkı yoktu.

- Ne dedin sen? Benim kocama manyak mı dedin? Manyaklardan oluşan bir topluluk kurulsa önde bayrak taşıyanları sen olursun Şule, ağzından çıkanı kulağın duysun.

- Ne oldu Nermin, şaka yapıyordum sadece.

- Benim kocam sizin gibi 100 tanesini cebinden çıkartır. O isteseydi bu memleketteki sayılı adamlardan biri olurdu ama uğraşmadı o ayrı mesele.

- Tamam canım, senin sinirlerin bozulmuş.

- Sinirlerim falan bozulmadı ben bankaya dönüyorum. Sana afiyet olsun.

Nermin Şule’yi yolun ortasında şaşkın bir şekilde bırakmış ve hızlı adımlarla bankaya yürümeye başlamıştı. Bankaya vardığında hemen veznedarın yanına gitmiş ve kasada ne kadar para olduğunu sormuştu. Yeterli miktarın olduğunu görünce de hesaplarındaki bütün parayı çekmişti. Daha sonra da müdürün yanına gitmiş ve evde sorunları olduğunu o yüzden yıllık izninin kalan bölümünü kullanmak istediğini söyleyerek bankadan çıkmıştı. Aslında hiçbir şey söylemeden gitmeyi de düşünmüş ama yine olur da gök taşını durdururlarsa yok yere işsiz kalmamak için bu yolu tercih etmişti. Nermin bankadan çıktıktan sonra önce babasına uğramaya karar vermişti. Taksiye atlamış ve şoföre adresi tarif ettikten sonra arkasına yaslanıp uzun bir nefes vermişti. 20 dakika kadar sonra taksi durmuş ve Nermin taksiciye parasını ödedikten sonra arabadan inmişti. Babasının oturduğu apartmanın kapısına geldiğinde giriş katında oturan oldukça yaşlı Cennet Hanım’a yakalanmıştı. Buraya her gelişinde Cennet Hanım nasıl yapıyorsa yapıyor onu kapının önünde yakalıyordu.

-  Nermin kızım, epeydir gelmiyorsun. İnsan yaşlı babasını ziyaret etmez mi kızım? Adamcağız sana hem annelik hem babalık yaptı. Aslında yakışanı onu yanına alman ama hadi onu yapmıyorsun bari arada gel de yemeğini yap, çamaşırını yıka. Ah bu yeni nesil, kadir kıymet bilmiyorsunuz ki, sana diyorum ama benim çocuklar da 1 haftadır uğramadı. Şuracıkta ölsem kimsenin ruhu duymayacak. Ah rahmetli beni erkenden bıraktı gitti. Benim gençliğimi bir görseydin sen, sokağa bir çıktım mı gören bir daha dönüp bakardı. Kimler istemedi beni ama ben görür görmez Ragıp Bey’e tutuldum. O da bana elbette, ne romantik adamdı o, ah eski günler, yaşlılık zor kızım hem de çok zor. Babanı boş bırakma olur mu?

Cennet Hanım yine anlatmaya başlamış ve neredeyse nefessiz bir sürü şey anlatmıştı. O konuşmayı bitirdiğinde Nermin’in resmen başı dönmüştü. En son babanı boş bırakma dediğini hatırlıyordu.

-  Sen merak etme Cennet Hanım teyze, zaten şimdi de babamı bize götürmeye geldim.

- Aferin kızım, sen benim kusuruma bakma, sen aslında çok hakikatli bir kızsın. Bir benim hayırsızlara bak bir de sana bak. Senin günahını aldım kızım, affet beni.

-  Yok Cennet Hanım teyze ne kusuru, hadi sonra görüşürüz.

-   Ölmez sağ kalırsak görüşürüz kızım.

Nermin Cennet Hanım’a üzülmüştü ama elinden bir şey gelmezdi. Gerçi kendisinde Cennet Hanım’ın kızının telefonu vardı. Belki eve döndüğünde onu arayıp annesini bir yoklamasını söyleyebilirdi. Nermin bu fikri aklının bir köşesine yazıp birinci katta oturan babasının dairesine doğru çıkmaya başlamıştı. Dairenin kapısına geldiğinde önce kapıya kendi anahtarını sokmuş fakat babası anahtarı kapının üstünde bıraktığı için anahtar dönmemişti. Nermin kapının zilini çalıp beklemeye başlamıştı. Kısa bir süre sonra kapı açılmış ve olanca heybetiyle Kemal Bey kapıyı açmıştı.

-  Kızım, senin ne işin var burada, daha mesainin bitmesine çok var.

-   İzin aldım baba, hadi sana biraz eşya hazırlayalım, bize gidiyoruz.

- Size mi gidiyoruz, ne işimiz var sizde?

- Baba durumları biliyorsun, bu zor günlerde ailece hep beraber kalmamız daha iyi olacak.

- Kızım amma telaş yaptınız, hele biraz daha bekleyelim. Eğer gerçekten gök taşını durduramazlarsa o zaman gelirim. Hem şimdi Nadide Hanım da gelmek ister. Sığamayız sizin eve.

-  Ben her şeyi ayarladım baba, inat etme lütfen. Hem Cenap ve çocuklar da gelmeni çok istiyor.

Kemal Bey biraz durup düşünmüş daha sonra Nermin’in yüzündeki ifadeyi görünce kızını kırmamaya karar vermişti.

- Dediğin gibi olsun bakalım. Ama fazla bir şey alma, ben 1-2 gün kalıp evime dönerim.

- Sen merak etme ben hallederim. Sen kontrollerini yapmaya başla da bir de onunla vakit kaybetmeyelim.

Nermin babasının odasına gidip onun valizini hazırlarken Kemal Bey de kapıları, pencereleri ve diğer kontrol edilecek şeyleri kontrol ediyordu. Karısını kaybettikten sonra kızını alıp çarşıya çıkmış ve ütüyü fişte unutunca evde küçük çaplı bir yangın çıkmıştı. Kemal Bey o gün bugündür evden çıkarken her şeyi büyük bir titizlikle kontrol ediyordu. 10 dakika sonra hem Nermin hem de Kemal Bey işlerini bitirmişler ve evden çıkmışlardı. Onlar apartmandan çıkarken Cennet Hanım yine balkondaydı.

-  Senin kızın hakikatli çıktı Kemal Bey, bak aldı babasını götürüyor. Benimkiler de iş yok.

- Öyle deme Cennet Hanım senin çocuklarında iyidir.

- Boş ver şimdi onları Kemal Bey, bana her zaman yardımcı oldun. Allah senden razı olsun. Eğer görüşemezsek hakkını helal et.

-  O nasıl söz Cennet Hanım, ben birkaç gün sonra geleceğim.

- Olsun, hayat bu ne olacağı belli olmaz. Benim bir hakkım varsa helal olsun, sen de hakkını helal et.

- Helal olsun Cennet Hanım, kendine iyi bak.

Kemal Bey ve Nermin uzaklaşırken arkalarına bakmış ve gittikçe küçülen Cennet Hanım’ı görünce üstlerine bir hüzün çökmüştü.    

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 24, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kıyamete 5 kala(Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin