27. "Yıllardır Atan Kalp"

209 9 1
                                    

4 günde 3 bölüm. Durduramıyorum kendimi :d

İyi okumalar. (:

***

Duyduklarımın etkisiyle öylece kalırken ne diyeceğimi bilemeyerek baktım. Bu bir şeylerin üstü kapalı teklifi olamazdı, değil mi?

Hafif bir kıpırtıyla omzumu silktim. "Bazen bazı sabahlara böyle uyanabiliriz." diye saçma sapan bir cümle kurduğumda içimden kendime saydırmadan edemedim. Bunları diyeceğime sessiz kalsam daha makbule geçebilirdi.

Dediğimi sanki duymamış gibi tepki vermeden baktı yüzüme.

"Ben ciddiyim Zeynep," dedi derin bakışlarıyla. "Sana şimdi desem ki, evlenelim... Bana ne cevap verirsin?"

Sessizce yutkundum. O ciddiydi. Fazlasıyla hem de.

"Ali," diyerek şaşkınlıkla mırıldandım. "Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Bu..." sessiz bir soluk aldım. "Bu çok ani oldu."

Tam bir şey söylemek için hazırlanıyordu ki çalan telefonu ile susmak zorunda kaldı. Sıkıntılı bir nefes vererek doğruldu ve beraberinde beni de koltukta oturur pozisyona getirdi. Pantolonunun dar cebinden telefonunu çıkardığında ekranda Jana yazdığını görmüştüm. Şu an aklım başka şeylerle dolu olmasa buna trip atabilirdim ama bu sefer pas geçecektim sanırım.

İngilizce konuşmalarından anladığım kadarıyla Jana hanım erkenden uyanmış hatta Ali'nin yokluğunun bile farkına varmıştı. Bunu öğrenmenin tek yolu Ali'nin odasına girip bakmaktı ve bu düşünce sinirlerimin zıplamasına sebep oldu. İnsana ağız tadıyla bir pas bile geçirtmiyorlardı.

Telefonu kapatıp bana döndü bacağını kırıp koltuğa çıkarırken.

"Benim gitmem gerekiyor. Jana uyanmış, markete diye çıktığımı söyledim."

Keyifsizce başımı salladım. Hem aklım az önceki konuşmalarımıza takılmıştı. Hem de Jana'ya ayar olmuştum.

"Ali, ben ne diyeceğimi bilemiyorum," dedim Jana'dan uzaklaşıp bizim konumuza dönerek. "Sen şimdi bana, evlenme mi teklif ettin?"

Çekinerek bakışlarımı yüzüne sabitlediğimde bir yandan kucağımdaki ellerimle oynuyordum. Güzel başlayan sabah yoğun bir stres ile yola devam ediyordu.

Ellerini yanaklarıma getirdi tebessümle.

"Çok ani olduğunu biliyorum. Ama iyice düşün, olur mu? Ben sana daha iyisini hazırlayana dek, bunu resmi bir teklif olarak değil de bir nevi ön teklif olarak düşünebilirsin."

"Hayır Ali," dedim itiraz edip. Ellerimi yanaklarımdaki ellerinin üzerine yasladım. "Böyle bir şeye gerek yok. Ben sadece..." Korkuyorum. "Ani oldu işte. Bilmiyorum."

"Tamam bunu şimdi konuşmayalım. Şimdi gitmem gerekiyor ve ben bu konuyu aceleye getirmek istemiyorum."

Başımı salladığımda alnıma öpücük kondurup kalktı. 11 gibi kahvaltı için evden çıkacağımızı tembihleyerek gitti. Ardında da binbir düşünceyle boğuşan beni bırakmıştı...

***

"Nasıl görünüyorum?" diye sordum kucağındaki Ela ile kapıda bana bakan Bahar'a.

"Her zamanki gibi, mükemmel."

"Her zamanki gibiyse, sıkıntı."

"Buna takılmaman gerekiyordu," diyip göz devirdiğinde güldüm.

Saat neredeyse 11 olmak üzereydi ve ben Ela'yı Bahar'a bırakmak için az önce gelmiştim. Ali'nin, Ela'yı yine neden getirmediğimi sorgulayıp sitem edeceği kesindi.

Sana İhtiyacım VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin