"Hadi çevir." dediğimde şişeyi Mert çevirdi. Kapaklı olan tarafı Mert e şişenin arkası da bana geldi.
"Doğruluk mu, cesaretlilik mi?" diye sordu bana Mert. Eğer cesaretlilik dersem kesin beni yan sınıflardan erkeklere bir şey söylemem için gönderecek di ve bende üniversite 1e giden biri olarak bunu yapmak için fazlası ile küçüktüm. Bu yüzden hic düşünmeden "Doğruluk." dedim. Keşke düşünseydim. Mert'in bana ne sorabileceğini düşünseydim. Çünkü bu soru ile dondum.
"Sevdiğin biri varmı Ada?" şok geçiriyor dum. Herkes dikkatle bana bakıyordu. En yakın arkadaşlarım İzgi ve Selin bu sorunun cevabını biliyorlar tabiki ama yanımda hiç sevmediğim arkadaş larım Sinem ve Deniz varken söyleyemedim. Hele Sinem duyarsa bütün okul duymuş olurdu. Deniz olulda kendini en havalı sanan erkek adaylarından dı , Sinem okulda olan biten herşeyden haberi olan okul gazetesi idi, Mert ise değişik, bir zengin aile çocuğuydu. Birde Tarık vardı. O iyi biri onu seviyordum. Ondan laf çıkmaz idi yani onun insana zararı olmaz. Düşüncelerimi bölen Mert'in meraklı sesiydi.
"Evet, seni dinliyoruz." dedi. Diğerlerinin meraklı bakışları ile birlikte. Yalan olmasa da yalan söyledim.
"Ha-hayır yok." keşke kekelemeseydim. En azından yalan olmayan yalanım daha inandırıcı olabilirdi.
"Buna inanmamızı beklemiyorsun değil mi? Seni gibi dünya güzeli bir kız, esmer güzeli mavinin en koyu tonları gözleri ile kendini kesinlikle birine aşık etmişsindir hemde milyonlarca kişiye ve aralarından en az bir kaçı kesinlikle şuan seninde ona aşık olman için çabalıyor dur ve yine ve yine sen de kesinlikle birinden hoşlan dın." Gerçekten cıvıtmaya başladı. Oyuna başladığımızdan beri sadece bana beni zor durumda bırakacak sorular soruyordu. " Yok diyorum işte Mert yok." dedim bir öncekinden daha inandırıcı şekilde.
"Ada yalan söylemeyi kes! Bizim 3 lerden Altandan hoşlandığını tüm okul biliyor. Hatta Altan bile biliyor olabilir!" Ne. Ne.
Ne diyor bu? Herkes mi biliyor? Altan damı biliyor? Hayır olamaz. Mert nereden biliyor? Ben kafamda onlarca soru işaretleri ile boğuşurken Sinem bile şaşırmıştı. Sinem bilmiyorsa bütün okulun bilmesi imkansız birşey. Herkesin gözü üstümde idi.
"Saçmalamayı kes Mert!"
"Sen yalan söylemeyi kes Ada. Onunla vakit geçirirken nasıl mutlusun görebiliyorum. Ona nasıl aşı..."
"Yeter Mert yeter. Sus. Yalan yanlış şeyler söylemek den bıkmadınmı!?" artık ikimizde çok bağırıyorduk.
"Ada bütün Altana olan ilgini Arda (Arda benim abim.) öğrenirse ne olur hiç düşündün mü?"
"Düşünmedim çünkü Altana karşı ilgi falan duymuyorum. Her şeyi uydurup ortaya atıyor sun!." dedim yine fazla bağırıp.
"Ílgin falan yoksa o zaman abine söylemem den de korkmassın diye düşünüyorum." dedi ve bir saniye bile geçmeden ayağa kalktı sınıftan çıktı. Tek şükür sebebim şuan sınıfta oyun oynadıklarımız dan başka biri yo... Bir dakika bir dakika Mert abime yalan yanlış şeyler söylemeye mi gitti. Çok fazla yalan olmasa da bu bunu öğrenmemeli. Çünkü Altan abimin en yakın arkadaşı idi. En yakın arkadaşını sevdiğimi öğrenirse...
Öğrenci zili çaldığında derse girmek istemediğim için sınıftan çıkacaktım ki İzgi arkamdan koluma girdi.
"Korkma o abine birşey söyleyemez." buna inanamadım.
"Ya abim ona inanırsa İzgi ne olcak? Altan onun en yakın arkadaşı inanmasa bile merakından gidip Altan'a bile sorar ve hatta benim onu sevmeme rağmen o beni ikna etti sanar ve... Hatta ve yine hatta bu sene ilk senem biliyorum 4 buçuk ay oldu ama beni Altan a emanet etmişti zaten oda 3e gittiği için son 1 buçuk senesi var mimarlığı kazanmak için birde abim ile uğraşır en yakın arkadaşını hatta kardeşini kaybetmiş olur." Altan mimarlık için deli gibi çalışıyor. Abim den iki yaş küçük abim iki sene önce mimar oldu. Ve beraber çalışmak istiyorlar.
"Söylemez dedim ya." dedi hiç şüphesiz bir şekilde.Ve devam etti.
"Hem sen nereye gidiyorsun? Ders başlıyor."
"Girmiyiceğim derse eve gitmem lazım."
"Ada m vallahi seninle gelmek isterdim ama hoca münazara yapacak biliyorsun gelmeyenler de yarın ki dersde sözlü olcak sen görevli değilsin zaten sen girmessen bir şey olmaz haydi görüşürüzzz."
"Çüz." dedim arkasından.
Abim i oyalamam gerekiyordu. O yuzden beni alması için abimi aradım ki beni almaya gelince Mert gelse bile abimi bulamaz.
Abim telefonu 2. çalışta açtı.
"Alo ne oldu Ada m. Bir şey mi oldu." sesi endiseliydi. Normalde okulda evi hiç aramazdim hep otobüsle veya yürüyerek gelirdim bu yüzden.
"Yok abi bir şey yok sadece beni almaya gelirmisin diyecektim.
Şuan yürümek istemiyorum."
"Tamam geliyorum zaten canim sıkılıyordu. Hadi görüşürüz."
"Görüşürüz." dedim ve kapattım. Abim gelmeden kantinden birşey almak istiyordum. Çünkü 6 saattir açtım. 2 kat aşağı inene kadar resmen 1 saniye oldu. Direk hiç birşey almadan boş bir masaya sandalye çekip oturdum. Karşımda kantinin üstünde duvarda asılı olan yemeklere bakıyordum. Çiğköfte bu kantinde en sevdiğim şey. Aslında her yerde çiğköfte 1 numarada yer alır.
Tam kalkıyor dum ki. Arkamdan biri ellerini omuz larıma koydu.
"Ada nasılsın?" dedi sonrada. arkamı döndüğümde o alışık olmadığım benimkinden daha koyu olduğuna inanamadığım mavi gözler beni karşıladı. Altan.
"Iyiyim. Altan sen?" dedim. Gülümseme mi tutamayarak.
Onunda dudakları yana kıvrıldı. Yanıma otururken
"Bende iyiyim." Zaten karışık olan saçlarını karıştırıyordu. Şuan öyle tatlı görünüyor ki o saçlara dokunmamak için öyle bir direndim ki anlatamam.
"Yemek yemeye geldin değil mi buraya? Ada'm." abim de bana Ada m diye seslendiği için Altan da bana öyle sesleniyor keşke bende ona Altan ım diyebilseydim.
"Evet bir şeyler alacakt..." Sözümü bitirmeden araya girdi.
"Çiğköfte alacak tın değil mi?" dedi kıkırdayarak.
"Evet." der demez hemen benim almama izin vermeden.
"Usta buraya 2 tane acılı çiğköfte dürüm, 3 tane de ayran gönder."
"Neden 3 tane?" diye sordum.
"Çünkü sen her çiğköfte nin yanında 2 tane ayran içersin." dudaklarım benden izinsiz yana kıvrıldı.
"Peki onu biliyorsun tamam ama acılı yediğimi nereden biliyorsun?" dedim gelen çiğköfteleri göstererek.
"Ben bilirim." derken göz kırptı ve tepsideki çiğköfte leri aldı.
"Teşekkür ederim Altan." dedim çiğköfteleri göstererek.
"Önemli birşey değil. Teşekkür e gerek yok Ada m." dedi.
Bana her Ada m dediğinde o anlamda deme se bile içimde ki kelebekler hep kıpır kıpır oluyor... 1 ayran kendine aldı kalan 2 sinide bana verdi. Altan a bakmaktan çiğköfte mi yiyemiyordum.
"Artık ye bence çünkü az sonra Arda gelecek. Bende geleceğim."
"Tamam yiyorum." dediğimde ikimizde kıkırdadık.* * *
Biraz sonra abim geldi.
" Gençlik napıyonuz?" dedi abim sarı ile kahverengi karışımı saçlarını geriye atarken. Altan benden önce cevapladı.
"Iyiyiz kenks." dedi abime sırıtarak.
"Iyi. Hadi kalkın gidiyoz." dedi abim. Bende hemen çantamı alıp kalktım. Altan da ellerini cebine sokup abimin diğer tarafına geçti. Abimin siyah spor arabası görünürde yoktu.
"Abi araba nerede?"
"Arka tarafta." dedi göstererek. Ve " Ben biri ile buluşacağım Altan sen Ada ile gidermisin eve? Ben bu yarım kırk beş dakika ya gelirim sen beni bekler misin bizim evde?" Altan hemen
" Öncelikle Ada yı bırakırım ve seni sizin evde beklerim sorun yok sen buluşman ile ilgilen." dedi. Gülmemek için kendini zor tuttuğu belli idi. Abim Altanın karnına bı tane yumruk attı. Benim ağzımdan "Hi!" sesi çıktı korkuyla. Ama Altan ın eli karnında, acı yla karışık gülüyordu. Siyah saçlarını eli ile gözünün önünden çekti ve hâlâ gülme krizi ile birlikte.
"Selam söyle yengeye." dedi abimin arkasından. Abim sinirle karışık sesi ile "Merak etme söylerim." dedi. Ve bize dönmeden "Sende söyle." dedi kahkaha atarak. bir saniye Altan kime söyleyecekti. Altının sevdiğimi vardı. Altan hemen ciddiye döndü ve düşüncelerimi o kendinden emin sesiyle böldü.
"Sevdiğim yok." dedi aklımı okumuş gibi. Ama ben o sevdiğin varmı yokmu diye sormadım ki. Hem sevgilisi varsada var.
"Sevgilim de yok Ada." dedi yine aklımı okudu.
"Bundan bana ne." dedim. Keşke demeseydim. Keşke sinirlenmeseydim. Keşke onu kıskandığı mı bu kadar belli etmeseydim. Dünya daki oksijeni bitirecek kadar nefes aldı.
Ve Dünya oksijenini geri verdi. Abimin ki ile aynı olan arabasının önüne geldiğimizde bana ön kapıyı açtı. Öne oturmakta tereddüt etsem de oturdum. Kemeri mi taktım. Oda yanıma oturdu. Anahtarı tam takıyor iken durdu. Ve başını bana çevirdi. "Mert in seni sevdiğini biliyorsun değil mi?" bu sorusu ile dondum yine. Refleksle direk başım ona doğru çevrildi. Kaşlarım bir metre havada suratına bakıyordum.
"Ne!" dedim ve ağzımdan histerik bir gülüş çıktı. "Bunun doğru olmadığını kanıtlarım sana." dedim. Çünkü bana karşı çok değişik davranıyordu. Ne seviyordu ne nefret ediyordu.
"Ben sana kanıtlayayim. Bugün Mert bizim sınıfta seni seven herkesi dövdü!" dedi hafif bağırarak. Neeeee. Herkesi dövdü mü? Manyak mı bu yaaa.
"Buna inanmıyorum."
"Inanma!" dedi ve arabayı çalıştırdı. Yol boyunca ikimizde konuşmadık. Ben camımı açmıştım. Şuan kafamı dışarı çıkarma istediğini bastırmak istiyordum. Ama bi an aklıma gelen şey ile kemerimi çıkardım ve kafamı camdan dışarı çıkardım.
"Napiyosun!!" diye bağırdı Altan. Kafamı geri içeri sokup
"Nefes alıyorum." dedim.
"Böylemi? Araba kelleni alıp götürünce nefes alırsın." dedi. Ama ona cevap vermedim hiç kavga edemezdim şuan. Camımı kendi tarafından kapattı ve kilitledi. Ağzımdan uzunca bir "Offf." sesi çıktı.
"Oflayıp poflayıp durma ölecektin."
"Camdan kafamı çıkartınca ölünmüyor." dedim.
"Araba kafanı koparınca ölünüyor ama." dedi. Yine cevap vermedim. Bizim evin önüne gelince beni indirdi ve arabayı park etmeye gideceğini söyledi. Ve beni bekleme dedi. Evin kapısını açtığımda kaşlarım 50 santim havaya kalktı. Gerçekten gelmişti. Kendi evi gibi yayılmıştı koltuklara. Ciddi olduğunu pek sanmıyordum. Gerçekten gelmişti.
MERT...Evettt 1. Bölümün sonuna geldik. 😂😂
Devamını yazmaya çalışıcam. Çok istek olursa hemen yazmaya çalışırım. Ama bu aralar sınavlar başlıyor arkadaşlar çok yazamaya bilirim.
Yorumlarınızı bekliyorum.
2. Bölümde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Aşk
RomanceAda hangi Siyah Aşkı seçecek, hangi engelleri aşacak, kimin aşkı, kimin köpeği olacak hep birliktreceğiz. Siyah Aşk Başlıyor...