BÖLÜM -8-

35 2 0
                                    

Koşar adımlarla Naz'ın masasına ulaştım ve "Konuşabilir miyiz?"diye sordum.  Bana bir böcekmişim baktı.  "Naz abla lütfen. Çok önemli" diye yalvardım kabul etmesini ümit ederek. "Peki" dediğinde sevinçten çığlık atacaktım. Salonun dışına yürüdüğümde arkamdan gelmesi için dua ediyordum. Göz ucuyla arkaya baktığım da geldiğini gördüm ve gülümseyerek yürümeye devam ettim. Dışarı çıktığımız da durdum ve karşısına geçtim. 
- Seni dinliyorum Rengin
- Naz abla nasıl başlamalıyım söze bilmiyorum ama bunu sana açıklamak zorundayım. O gün sana gelen mesajı ben atmadım.
- Bunu biliyorum Rengin. O mesajı bana Berna gönderdi. Benden nefret ediyordu ve kurtulmak için kardeşinin yanlışını bana gösterdi." Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Fotoğraf zannettiğin gibi birşey değildi. Bunu sana açıklamak için defalarca aradım. Ama hiç yanıt alamadım. Evine geldiğimde annen yurtdışına çıktığını söyledi. O günden beri dönmeni bekliyorum.
- Rengin ben o fotoğrafta ne gördüğümü gayet iyi biliyorum" gözleri dolmuştu.
- O fotoğrafta abime sarılan bir kız gördün ve onun seni aldattığını düşündün. 
- Düşünmeme gerek yok sarışın öyle olduğunu biliyorum.
- O kızın kim olduğunu sana söylediğim de hâlâ buna inanacak mısın ?
- Kimmiş Rengin? Abinin hangi kırığı?" Neredeyse ağlayacaktı.
- O kız Balım.  Alaz'dan küçük benden büyük olan kardeşimiz. Annem babamla evliyken yasak bir aşk yaşamış ve Balım dünyaya gelmiş. Babam o yıl Türkiye'de değilmiş. Annem babamın yanına gittiğini söyleyip abimleri bir yıl boyunca bakıcılara bırakmış. Babam öldükten sonra Balım evimize gelmişti. Ailecek şoktaydık. Annemden nefret etmiştik ama Balım'ın kardeşimiz olduğu gerçeğini de değiştiremezdik. Annem yine o çok değer verdiği itibarı uğruna Balım'ın yurtdışında yaşamasına karar vermişti. Yurtdışından geldiği bir gün benim arkadaşımmış gibi onu eve getirmiştik Alaz'la. O fotoğraf o gün çekildi Naz abla. Bunu sana anlatamayacağımızı bildiği için Berna bunu kullandı.  Abimi bıraktığın o günden sonra ona hiç sarılamadım. Çünkü seni ondan alan bendim. Bunu yapmadığıma inandıramadım. Ve babamdam sonra ailemde sevdiğim tek kişiyi kaybettim. O da eskisi gibi değil inan bana gözleriyle gülmüyor artık ." Sözlerim bittiğinde yanağımdan süzülen gözyaşlarımı sildim. Naz ablada ağlıyordu. Birinin ağlamasına sevinecek olmak aptalcaydı ama bu hâlâ abime değer verdiğini gösterirdi.
- Onu hâlâ seviyor musun? diye sordum.
- Ondan hiç bir zaman vazgeçmedim. Tabi ki onu seviyorum Rengin. Gülümsedim. "Onu görmek istiyor musun?"diye sordum. "Herşeyden çok. " dedi ve beni kucakladı. "Burda olmaz Naz abla. Hani sizin hayalini kurduğunuz ev vardı ya. Abim sen gidince o evi aldı ve hayallerinizde ki gibi döşedi. Yıllardır kapısına gidiyor ama hiç içeri girmedi." Bu defa o dilini yutmuştu şaşkınlıktan.  Gülümseyerek devam ettim. "O evin anahtarı abimin odasında yedeği de hep yanında.  Sen şimdi burdan çık ve bize git.  Ben Hacer ablayı arayıp anahtarı sana vermesini söyleyeceğim. Adresi mesaj olarak atarım. Oraya ulaştığında beni ara. Ben bi şekilde abimi oraya getireceğim." Bana sarıldı ve yanaklarımdan öptü. Aynı şekilde karşılık verdim. Çıkışa doğru yürümeye başladı. Kahretsin! "Naz abla numaranı vermedin."diye cırladım. Geriye döndü ve gülümseyerek numarasını söyledi.  Numarayı kaydettikten sonra adresi mesaj olarak gönderdim. Daha sonra da Hacer ablayı arayıp anahtarı bulmasını ve Naz ablaya vermesini söyledim. Naz'ın ismini duyunca oldukça şaşırmıştı. Olan biteni gece anlatacağıma söz verip telefonu kapattım. Hemen Cansu'yu arayıp kısa bir özet geçtim ve masaya döndüm.  "Nerde kaldın?"diye soran anneme Cansuyla olduğumu açıkladım ve mesajı beklemeye başladım. Naz abladan gelen mesajı açtım.  "Rengin evdeyim. Buna inanamıyorum. Alaz'ı da alıp gelir misin?"yazmış. Gelirim tabiki ama Alaz'ı nasıl ikna edeceğim ?

Telefondan yazdım.  Hatalarım varsa affedin. Umarım beğenirsiniz.  :)

Limon ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin