ꕥ
Sonbahar tüm hüznünü rüzgarlarında toplayıp usul usul genç kadının kahveleri arasına karışırken gün çoktan geceyi karşılamıştı. Daegu sokakları saatler önce başka bir ekim gecesi içinde yıldızsız gökyüzüyle karanlığa gömülmüştü, yelkovanın yeni günün ilk dakikalarına vurmasına çok bir vakit yoktu. Genç kadın loş ve ıssız bir parkta tek başına soğuk tahta bir banka oturmuş şakaklarındaki ağrıya aldırmadan öylece yeri izliyordu. Kulaklarındaki yumuşak ancak bir o kadar da hüzünlü tınıyla çalan şarkıya dudaklarını yavaş yavaş kıpırdatarak eşlik ederken kirpiklerinde asılı kalmış, onu düşmekle tehdit eden yaşlarını engelleme çabasına girişmiyordu.
Göğüs kafesinde sıkışan kabine karşılık evinin duvarları arasına sığamayan ruhu kendini her zamanki gibi bu parkta bulmasına sebep olmuştu. Hoştur, her seferinde kendini bulduğu bu park bir şeylere çözüm olmak şöyle dursun artık ruhunu daha da bunaltır hale gelmişti ancak gel gör ki gelebildiği tek yer de yine burasıydı.
Rüzgar bir kez daha kahve tutamlarını birbirine karıştırırken yanaklarının ne zaman ıslanmaya başladığını bilmeyerek yavaşça burnunu çekti. Omuzlarında biriken tüm yorgunlukları artık öylesine ağır geliyordu ki, görmezden gelmeye çalıştığı her şey yolunda bir taş olup zaten çökük omuzlarıyla tökezleyerek yürümeye çalışırken takılıp düşmesine sebep oluyordu.
Nefes almanın dahi bir yükü vardı artık, sahip olduğu tek limanı yitirişinin ardından kirpiklerinin uçlarına kadar yıpranmıştı ve gidebileceği tek yer yine kendi karanlığıydı.
Oturduğu zemin her zamankinden ağır hissettirdiği esnada evine sığamayan ruhunun bu ıssız ve soğuk parkta da kendine yer bulamayışıyla usulca ayaklandı. Soğuktan uyuşan her bir kasına karşı bir direniş başlatmışçasına sıcak göz yaşları kayıyordu yanaklarından. Nereye gideceğini de bilmiyordu ya da sadece kalbinin haykırışlarını bastırmaya çalışıyordu.
Eve gitmeliydi, evet mantıklı olan buydu ancak bunu yapacak ruhsal güçten oldukça yoksundu. Yeniden soğuk yatağına tek başına girip uyuyakalmaya ve yine tek başına huzursuz bir sabaha uyanmaya dayanacak takati yoktu.
Bu yüzdendir ki bugün, uzun bir zamandan sonra ilk kez kulak verdi kalbinin umarsız çığlıklarına ve parkın sol tarafında kalan evine gitmek yerine adımlarını aksi doğrultuya yöneltip yukarıya doğru yürümeye başladı.
Döngüye aldığı şarkı yeniden başa sararken aylardır duyguları ve mantığı ile verdiği savaşın galibi oluşuyla bedeninin iplerini beyninden devralan kalbi, sadece hissetmesine izin veriyordu, zira eylemlerinin tamamı bilinçsizdi. Düşünmüyordu, gideceği yerin hesabını yapmıyordu, sadece ezbere bildiği yolda sessizce adımlıyordu.
Saniyeler dakikalara evrilip adımları kayıtsızca ekim rüzgarının gezindiği şehrin sokaklarını süslerken önüne geldiği evle bilinçsizce içi titredi genç kadının. İpler kalbine devredilince kendini bulduğu yer aylardır yokluğuna alışamadığı adamın kıyısı olurken yüreği en derinlerinden sızlıyordu. Zira artık onlardan olmaycağını dile getirmiş adamın karşısına gecenin bir yarısı gelecek kadar çaresizdi ve ince ince kanına yayılan bir korku vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirpiklerime astığım tüm kırgınlıklarımla,
Fanfiction[TAMAMLANDI] • Min Yoongi fanfiction • düz yazı, oneshot ꕥ "Ve kızım, saatlerdir burada, kollarımda ağlıyorsun. Her hıçkırışında kalbim binlerce parçaya ayrılıyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum. Bu yüzden özür dileme deme bana, yanaklarının ıslandığı...