67.Bölüm

3.8K 411 47
                                    

İyi okumalar dilerim...

Cihangir Rutkay'dan anlatım...

Kaybetmek;

Yıllar önce bir bakış, bir koku ve nahif bir sese ömrünü vereceksin deselerdi inanmaz kahkaha atmakla yetinirdim.

Deli kanım damarlarımda dolaşıyorken dünyayı değil başka alemleri düşünüyor ve hayattan daha farklı zevkler almaya çabalıyordum.

Babam, beni dünyaya getirttiği için her seferinde yüzüme nefretle bakan adam. Abimin yaptığı her işle gurur duyarken beni yok sayıp hamle yaptığım her işten de elimi çektiriyordu. Çok yakın bir arkadaşım vardı.

Her gece birlikte sahile inip serseriler gibi içiyor gecenin sonunda ise tek kadınım olan Handan'ın yanına gidiyordum. Bir anne gibi severdi beni.

Sonra sevgili olur kalbimden öperdi ve gururumun acısını bir yudum ılık nefesi ile söker alırdı bedenimden.

Her gecemin sonunda onu sevdiğimi söylerdim. O ise sessizce beni mutlu eder koynunda uyutur sabah olduğunda ise banyomu yaptırdıktan sonra kahvaltımı da hazırlayıp dudaklarıma öpücük kondurarak evden uğurlardı.

Neden sessizdi bu kadın diye hiç düşünmediğim için kızıyorum kendime. Şimdiki olgunluğum o zamanlar olsaydı belki de ölümün kıyısında dans ettiğini görebilirdim.

Başımı kaldırıp aynadaki yansımama bakarken yıllarımı harcadığım kadının hayali belirdi yanımda.

Derin bir nefes aldığımda ise o koku ciğerlerime doldu. Çiçek kokularının bu kadar güzel olabileceğini Seray ile öğrendim.

Gümüş gri gözleri, uzun boynu ve geniş gerdanı. Dişlerimi sıkıp yumruğumu aynaya geçirdim. Sahi bu kaçıncı ayna kırışımdı? Bu kadın için kaç dünyayı kaç evladı yok etmiştim?

Derin bir soluk alıp banyodan çıkarak salona yöneldim. Elimdeki insan sayısı öylesine azalmıştı ki, kaydettiğim görüntüleri tekrar tekrar başa sarıp benim yanımda olan çocuklarımın ölümlerini izledim. Koltuğa yorgunca oturup bakışlarımı sessizlik içinde oturan Muazzez'e çevirdim.

Yıllar önce sormadığım sorunun pişmanlığı içimi kavuruyorken derin bir nefes aldım ve dudaklarımı araladım.

"Neden sessizsin zümrüt gözlüm?".

Başını kaldırmadan öylece duruyor ve sadece yorgunca gözlerini kapatıyordu. Yerimden kalkıp yanına gittim. Sakince oturup ellerini ellerimin arasına aldım. Buz gibiydi. İstemsiz kaşlarım çatılırken "üşüyorsun" dedim.

O ise ellerini ellerimin arasından çekmeye çalıştı. Farkındaydım her şeyin. Artık sevmiyordu beni, aksine tiksiniyordu.

Eğilip dudaklarımı bastırdım ellerine. Gül kokusunu içime çekip daha çok sokuldum bedenine. Nazikçe vücudunu sardım kollarımla.

"Konuş benimle zümrüt gözlüm. Bak kalbim yıllar sonra sadece sana aitken çevirme yüzünü".

Öfkelendi. Sertçe ellerini ellerimin arasından çekip söktü ve hiddetle yerinden kalktı. Bakışlarını gözlerimin içine çevirdiği an kaybettiğimi bir kez daha anladım.

"Gözlerimin ne önemi var Cihangir? Sen gri gümüş gözleri göremedikten sonra neye yarar bu zümrütler söylesene? Karşıma geçip yıllar sonra sana ait kalbim diyorsun fakat benim içim seni almıyor anladın mı?".

Titremeye başladı. Gençliği geldi gözlerimin önüne. Öfkelendiğinde yaşadığı krizler bir anda film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden. Yerimden sakince kalkıp onu sakinleştirmek adına ellerimi uzattım fakat bağırmaya başladı.

CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin