14.Bölüm

1.3K 163 52
                                    

Önceki bölüm

Mo Zai de çıktıktan sonra adamlara baktı. Yüzü anında soldu.

İki adam, delik deşik olmuştu. Birisinin kafası parçalanmıştı. Üstünde buz parçaları vardı. Kan çıkmanasına rağmen korkunç birer cesettiler.
.
.
.
.
.
Mo Zai, sesin geldiği yere baktığında cesetleri gördü ve dondu kaldı. Ne ürpertici ölümdü!

Fang Jingwei, Mo Zai'nin yanında durdu. Tek bir ses bile çıkartmadı. Bir tavşanın ölümünde bile şok olup kaçan çocuk, kesinlikle üç insanın ölmesinden korkacaktı.

Fang Jingwei, gerçekten de göksel şeytan olacak kadar bu çocuğun ne yaşadığını merak ediyordu. Şu anda aşırı korkaktı.

Yakalanan insanlar, korkudan bir çil yavrusu gibi dağıldılar. Hepsi farklı yerlere dağıldılar.

Fang Jingwei, kaçan insanları umursamadı. Onlara ihtiyacım yoktu. Ne halleri varsa görebilirdi.

Mo Zai, en sonunda şok durumundan çıktı. Başını Fang Jingwei'ye çevirdi ve ciddi bir bakış attı.

Fang Jingwei'nin yüzü ifadesizdi. Herhangi bir mimik yoktu. Resmen bir figüran gibi duruyordu. Olayla hiçbir bağlantısı yokmuş gibiydi.

Mo Zai, derin bir iç çektikten sonra başını yere eğdi ve konuştu.

-Bu kadar ileri gitmek zorunda mısın? İnsanları ve hayvanları öldürmekten zevk mi alıyorsun? O adamlar birer pislik olsa da ölmeyi hak etmediler!

Fang Jingwei, tepki vermeden Mo Zai'ye baktı. Parmağına enerji gönderip havaya yazı yazdı.

-O adamlar seni yakaladığında çiçek bahçesine mi gideceğini düşünüyordun? Seni, tuhaf zevkleri olan insanlara köle niyetine satacaklardı belki de bir madene gönderip hayatın boyunca acı dolu bir yaşam yaşayacaktın.

Mo Zai, ellerini sıktı. Tüm yüzü gerilmişti. Dudaklarını kanayana kadar ısırdı. Zayıf bir sesle konuştu.

-Bunun farkındayım. Fakat...öldürmek... Gücünle onları korkutup kaçırabilirdin.

Fang Jingwei'nin yüzünde alaycı bir gülüş belirdi. Bu iyice saflıktan aptallığa dönüyordu. Hemen tekrar yazdı.

-Saçmalık, onları korkutabilir miydim? Onları sağ bıraksaydım, sence de peşimden gelmezler miydi? Buna sorunu kökten çözmek denir!

Mo Zai, arkasını döndü ve kafesin içine tekrar girdi. Daha fazla Fang Jingwei ile muhattap olmak istemiyordu.

Fang Jingwei, elini alnına götürdü ve bir çekti. Belki de birbirlerine uygun değillerdi. Arkadaş olmak kolay sanmıştı. Anlaşılan değildi. En iyisi, Mo Zai'yi ailesine teslim edip kendi yoluna gitmekti. Yanında olmasını istemişti ama...olmayınca da olmuyordu.

Fang Jingwei, Mo Zai'nin babasının tarikatına yani 3 yıldızlı Göksel Zahir Köşküne gidecekti.

Fang Jingwei, düşündükçe planlarını değiştirmeye karar verdi. Ming Qao biraz daha bekleyebilirdi. Eğer 3 yıldızlı bir tarikata girebilirse işler daha da kolay olurdu.

YN: Önceki bölümlerde Mo Zai'nin babasının tarikatı hakkında ne yazdığımı pek hatırlamıyorum. Ne yazmışsam, onu Göksel Zahir Köşkü olarak değiştirdim.

Fang Jingwei, bir üç yıldızlı tarikata girmenin kolay olmadığını biliyordu. Fakat liderine oğlunu teslim eder ve yeteneğini kanıtlarsa belki de girebilirdi.

Fang Jingwei, yolunu batıdan güneye çevirmeye karar verdi. Güney daha tehlikeliydi. Fakat ılıman bir iklimi vardı. Yetişim yapan gelişimciler için bir çok iyi ortama sahipti.

My Name's BiTcH! [BL] [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin