"Bak çok dikkat et kendine tamam mı? Bir şeye ihtiyacın olursa mutlaka ara beni. Hastaneye gitmeyi de unutma."
Furkan gitmek için yola çıkacaktı birazdan ama bana verdiği öğütlerin sonunu bir türlü bulamıyordu.
"Tamam Furkan, söz dikkat edeceğim kendime. Hastaneye de gideceğim, tamam. Hadi git artık. Kaçıracaksın şimdi uçağını."
"Hastaneye gideceksin. Söz verdin."
"Gideceğim merak etme."
"Bana da haber vereceksin??"
"Evet haber vereceğim."
"Tamam o zaman gidebilirim."
Valizini bagaja yerleştirdikten sonra yanıma geldi. Sarılmak istiyor ama kararsız kalıyor gibiydi. Normalde olsa sarılırdı ama şimdi nedense tereddüt etmişti.
Sorup sorgulamak istemedim. O sarılmayınca ben ona sarıldım sıkıca.
"İnince ara mutlaka."
"Ararım." arabaya binecekken durup bir kez daha sarıldı. "Seni çok özleyeceğim.
İşim bir haftadan daha kısa sürede bitsin diye çok çalışacağım söz.""Bir yere kaçmıyorum Furkan. Acele etme. Ne zaman gelmen gerekiyorsa o zaman gel. Ben buradayım."
"Döndüğüm de bu evde beni bekliyor olacaksın değil mi? Gitmeyeceksin.."
"Gitmek isteseydim önümde kimse duramazdı. Ben bu evde seni bekleyeceğim."
"Seni seviyorum." dedi arabaya binmeden önce.
"Hoşça kal." dedim bende arkasından el sallayarak.
Furkan gittikten sonra bende eve geçip üzerimi giyindim. İşe gidecektim ama aynı zamanda Trabzonspor'un da fotoğrafçısı olduğum için oraya da bir uğramak istiyordum.
Yukarı odama geçtikten sonra spor bir etek ve büstiyer giyip saçlarımı salaş bir şekilde toplayıp uçlarını dalgalandırdım. Şeftali tonlarında bir de makyaj yaptığımda artık hazırdım. Çantamı da alarak evden çıkacakken zil çalmıştı.
Bu eve Furkan ve benden başka kimse gelmezdi. Ne bir komşumuz vardı ne de bu eve çağırdığımız bir arkadaşımız.
Furkan mı bir şeyini unutmuştu acaba?
Kapıyı açtığımda gülen yüzüm aniden düşmüştü. Annem buradaydı.
"Anne?" dedim şaşkınlıkla.
"Güzel kızım." Ben hala şaşkınlığımı korurken hızlıca içeri girip salona geçti. Bende peşinden ilerledim.
"Anne ne oluyor?"
"Senin bu kocan var ya." dedi elindeki peçeteyle gözlerini silerek. "Bizi iflasa sürüklüyor."
"Furkan'ın sizin şirketinizle bir ilişiği yok. Nasıl sizi iflasa sürükleyebilir?"
"Şirketimize maddi destekte bulunacaktı. Söz vermişti. Bende ona güvenip bir sürü anlaşma yaptım. Şimdi desteğini çekmiş. Kızım batmak üzereyiz. Söyle kocana bize yardım etsin."
Gözlerim dolmuştu. Buraya beni sormak için geldiğini düşünmüştüm bir an için.
"Kendin için geldin yani?" dedim kırgın bir sesle.
"Ne demek istiyorsun Ela? Biz senin ailen değil miyiz?"
"Beni Furkan'a para için verirken de benim ailem olduğunuz hatırınızda mıydı?"
Annem şaşkınlıkla ayağa kalktı.
"Sen istedin destek olmaması değil mi?"
"Evet ben söyledim."
Çok sinirlenmişti. Kolumu kavradı sertçe.
"Seni aptal! Furkan'la seni ben evlendirdim. Sana kalsa aşık olduğun adam her kimse beş parası olmayan bir adamla evlenecektin! Bana teşekkür edip daha çok yardımda bulunacağına bir de kocana yardım etme mi dedin?"
"Burak kolumu! Benim sizin gibi bir ailem yok. Acımasız bir ruh hastası olduğunu bana sonuna kadar hissettirdiğin teşekkür mü edecektim sana? Def ol git evimden! Ne senin ne babamın yüzünü bile görmek istemiyorum!"
Annem hızla koltuktan çantasını aldı ve yanıma geldi. Yüzüme sertçe bir tokat attı.
"Doğduğun andan beri seni hiç sevmemiştim Ela. O kadar haklıyım ki. Nankör!"
Kapıyı çekip gittiğinde gözümden bir damla yaş sızdı. Arkasından sessizce mırıldandım.
"Merak etme anne.. Beni hiç sevmediğini bana hep hissettirdin zaten.."
..🦋❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müptela / Yarı Texting
Fanfiction@Kuymakcibasi: Sana çok aşığım be kuymaklı kekim. @Kuymakcibasi: Bu his nasıl biliyor musun? Hani böyle eskiden, biz küçücükken babamız mahalle bakkalına gider, beyaz şeffaf poşetlerde ekmek alır ama o ekmeğin içine de birkaç tane bizim için çikola...