O Halde Artık Başlayalım

1.7K 179 168
                                    

Sabah alışık olduğunun aksine çalışanların paldır küldür odaya girmesiyle değil bahçeden gelen kuş sesleriyle uyanmıştı. Yatak çok rahattı, kalkmak istemiyordu. Hem kalksa ne yapacaktı ki?

Kafasını geri koyduğu yastığından kaldıran şey kapısının tıklanması olmuştu. Oflayarak beyaz tül geceliğini giyip "Gir" dedi.

İkizler gelmişti. İçeri her zamanki senkronize adımlarıyla girdiler ve Hyunjin 'in yüzüne bakmaya başladılar. Garip ortamı ve sessizliği bozmak adına "Evet?" dedi Hyunjin. İkisi de aynı anda, gerçekliğe dönmüş gibi şaşırmıştı. Hyunjin bunu oldukça tuhaf bulurken etekli olan konuştu. "Giyinin."

Hyunjin bir anda duyduğu şeyle bir kaç adım geri çekildi ve refleks olarak kollarıyla göğüslerini kapattı. . İkizler mimik oynatmıyordu. Gerçekten onların önünde soyunmamı mı bekliyorlar? diye düşündü Hyunjin. Ta ki şortlu olan dolaba yönelene kadar. Kapağı açıp "İstediğinizi giyin" dedi. Ardından ikisi de odadan çıkmıştı.

Yaşanan bu garip dakikaları umursamayıp dolabın içinde gördükleriyle şaşkın şaşkın ayakta dikiliyordu. Tüm bu kıyafetler... Vay canına... Hepsi üst kalite kumaştı ve bir sürü, çeşit çeşit giysi vardı. Kendi krallığında de her ne kadar görmezden gelinse de o da sarayda yaşayan bir prensti. Ancak tüm bu koca bir duvar dolusu altın ve gümüş işlemeli kıyafetler... Daha önce hiç olmamıştı.

İçlerinden bulabildiği en sadesini seçti. Yakaları beyaz olan siyah bir gömleğin altına bol beyaz bir pantolon. Kapıyı açtı ve tam karşısında ikizleri gene yüzlerinde herhangi bir ifade olmadan mimiksiz ayakta dikilirken buldu.

Onlar önde Hyunjin arkalarında dün akşamki salona gidiyorlardı. Büyük salonun kendisi gibi büyük kapısını tıktıkladı etekli olan ve içeriden duyulan "Gel" sesiyle kapı başında dikilen nöbetçiler tarafından açıldı.

İkizlerin kapının iki yanında yerlerini almalarıyla Hyunjin aralarından geçti. Yakın zamanda da benzer bir olayın yaşanmış olduğunu hatırladı. Banyoda. Bu kızlarla sanki her şey tekrar ediyordu ancak yaşananların her biri yeniydi. Masaya doğru ilerlerken netleşen görüntüyle gülümsedi.

"Hyunjin!" dedi neşeyle masadan kalkan ona doğru gelirken. "Günaydın" dedi Hyunjin. "Günaydın" diye karşılık verdi gülümsemesiyle sarılırken. Hyunjin beklenmedik ani yakın temastan bir anda ne yapacağını şaşırmıştı.

Masanın diğer ucunda hala oturan, Hyunjin'in fark etmediği ve yemeğini yiyen kişiden bir ses yükseldi "Hannah". Sesi bıkkın çıkmıştı ve bunu derken gözlerini devirmişti. "Ne var be!" Hannah alayla karışık bir tonda yanıtladı Hyunjin'i elinden masaya sürüklerken.

Hyunjin Hannah'nın yanına oturmuştu. Karşılarında oturan ve yemeğine devam eden kişiyi izliyordu. "Çok kabasın." dedi Hannah sonra Hyunjin'e dönüp, "Ahlaksızlığını mazur gör. Kendini bile tanıtmadı. Hala bir çocuk!" dedi. Son cümleyi karşısındakine bakarak ve sesi sinirli çıkarken söylemişti.

"Hey!" diyerek başını tabağından kaldırdı karşıdaki. Ve Hyunjin'i gördüğü anda hareketsiz kaldı. Hannah bu duruma kıkırdadı ve "Söylenenden bile daha güzel değil mi?" dedi. "Hayatımda gördüğüm en güzel insan" diye yanıtladı ağzı açık kalan kendine geldikten sonra.

Ayağa kalkıp büyük masayı dolaşarak Hyunjin 'in yanına geldi. Baş selamını verdikten sonra Hyunjin' in elini tutarak "Ben Prens Lucas~" dedi ve elini öptü.

Hyunjin'in şuanda neler yaşandığıyla ilgili hiç bir fikri yoktu. Prens Lucas? Kral Bang'in ikinci oğlu, Hannah ve Chan'ın kardeşi. İyi de niye son 30 saniyedir hala elini ölüyordu?!

Red Tears | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin