baji:
chifuyu
annemin tansiyon ilaçları geldi mi?
(19.32)chifuyu:
ilacın
adı neydi
baji:
cyrx'lı bir şeydi unuttum
mavi kutulu
chifuyu:
ha evet bu öğlen geldi
bir saate falan kapatacağız gel al pazartesiye kalır yoksabaji:
tamam beş dakikaya orda olurum(görüldü)
-"sabah akşam iki defa aç karnına alsın oğlunuz. üst üste içmesin ama. geçmiş olsun iyi günler dilerim efendim. "
önümde duran teyzeye ilaç talimatlarını verip elimdeki mavi tükenmezle gelişi güzel üstüne karaladım.
gözlüğümü burun kemerime ittirip ilaçları küçük poşete yerleştirdim. teyze gülümseyerek teşekkür edince bende gülümseyerek karşılık verdim.
"mitsuya-san, bir ödeme var!"
karşıdaki tezgaha doğru hafifçe sesimi yükselterek seslendim. mitsuya-san üzerindeki beyaz önlüğüyle kasaya gitti. bende etrafa göz gezdirip herhangi bir müşteri olmadığını görünce arka odaya doğru ilerledim.
ayaklarımı sürüyerek odadan içeri girip kendimi siyah deri koltukların birine attım. deli gibi başım ağrıyordu üstüne sürekli üşüyordum. beyaz önlüğün altında bile kalın bir sweat ve hırka vardı.
gözlerimi kapatıp koltukta kıvrılacağım sırada cebimdeki telefonun titremesiyle yerimde rahatsızca kıpırdandım.
oflayarak telefonu alıp bildirim paneline göz attım.
baji:
geldim
nerdesin?chifuyu:
dinleniyorum
yuzuha-san'a söyle o hallederbaji:
o ne bilsin istediğim ilacı
gel işte sonra git yat
benimde işim gücüm varchifuyu:
evde bütün gün oyun oynamaktan başka ne işin var senin
ayrıca ne demek bilmez boşuna mı okudu 6 yıl üniversite bütün ilaçları ezbere biliyor o kızbaji:
ilacın adını bilmiyorum
garip bir şey zaten
mavi kutulu deyince nasıl anlasın chifuyu
gel işte amkchifuyu:
OF
tamam geliyorum annenin raporunu getirdin mi geçenki gibi unuttuysan
ilaç yok haberin olsunbaji:
getirdim chifuyu getirdim
chifuyu:
iyi(görüldü)
ağlamaklı garip sesler çıkararak yerimde tepinmeyi bırakıp ayağa kalktım. bir kenara fırlattığım terliklerimi giyip odadan çıktım.kapıyı arkamdan çekip baji'yi aramaya başladım. çok geçmeden elinde telefonunu evirip çevirirken etrafı inceleyen baji'yi görünce ona doğru ilerledim.
baji adım seslerimle bana döndü.
saçları yukarıdan gevşekçe toplanmıştı, üzerinde siyah kotu ve siyah tişörtü vardı. evet, kesinlikle işi vardı yoksa giyinmeye bile tenezzül etmeyecek bir adamdı baji.
"raporu ver."
emir cümlemle elindeki poşetin içinden kağıtları çıkarıp bana verdiğinde sessizce annesinin bilgilerini sisteme girip gerekli şeyleri kontrol ettim.
"raporu bir ay sonra 13 ekimde bitecek doktoruna görünmeyi unutmasın. ilaçları yan etkiye devam ederse en kısa zamanda değiştirmek istediğini söylesin."
"hmhm"
ufak bir mırıltıyla beni onayladığında devam etmiştim.
arkamdaki dolaptan en üst raftaki ilaçlara uzanmaya çalıştım. fakat uzanamadığımda sinirle ofladım.
o sırada mitsuya-san'ın sesini duydum.
"bu kez neye oluyorsun?"
hemen arkamı dönüp boğazımı temizledim. "önemli bir şey değil raflara yetişemedim basamak almaya gidiyordum şimdi."
"basmaklara ihtiyacın yok. ben buradayım."
mitsuya-san beni nazikçe ittirip kolumun üstünden raflara uzandı. efor sarfetmeden almam gereken ilaçtan bir tane bana verdi ardından ilaçlardan birkaç kutu daha alıp boyumun ulaşabileceği orta raflara yerleştirdi.
arkamızdan bir öksürük sesi duyduğumda ilacı ondan alıp ufak bir teşekkürün ardından baji'ye döndüm yeniden. ilacın barkodunu cihazdan geçirip işime kaldığım yerden devam ettim.
"günde iki kere tok karnına, bunun dışında kullandığı bir ilaç varsa belirli aralıklarla alsın. tekrar geçmiş olsun."
söylediklerimi kalemle mavi kutunun üstüne yazdıktan sonra küçük poşetlerden birine koyup ona uzattım.
"ödeme kasaya."
hızlı konuşmamın ardından sonunda başımı kaldırıp ona bakmıştım. kalın kaşları hafifçe çatıktı göğsünde bağladığı kollarını çözüp poşeti elimden aldı ve son kez bakıp kasaya adımladı.
"hm, arkadaşın mı chifuyu?
mitsuya-san rafları düzenlerken bana sormuştu.
"ah, pek öyle denemez sanırım. aynı apartmanda yaşıyoruz. annesi için genelde bizim eczaneye gelir, annesi de sever beni."
mitsuya-san hafifçe kıkırkadı.
"demek devamlı müşterimiz, güzel. sen içeride dinlenmeye devam et. kapanma saati yaklaşıyor nasıl olsa."
mitsuya-san'ın anlayaşına yeniden hayran kalıp kısa bir teşekkürün ardından hızlıca odaya kaçtım.
koltuğun ucuna koyduğum telefonu alıp başka bir yere fırlattım ve yeniden az önceki yerime geçip kıvrıldım. bu kez kimse beni rahatsız edemeyecekti.