Ellerimi yüzüme vuran güneşe karşı siper ettim."Yaz çoktan geldi mi?" diye mırıldandım sıkılgan bir sesle. Güneşten nefret ediyordum.
Ayaklarımı yere vurarak yürümeye başladım.
"Ufaklık."
Duyduğum sesle bir an duraksadım. Arkamı döndüğümde bana doğru gelen Berkay'ı gördüğümde gülümsedim. Onun için her zaman bir ufaklık mı olacaktım?
"Uzun zaman oldu." dedim güneşten kısılan gözlerimi ona dikerek. Gülümsememe karşılık bana kınayan bir ifadeyle baktıktan sonra başıyla onayladı.
"Bir ufaklık tarafından göz ardı edildiğimin farkındayım." derken şakayla karışık gerçek anlamı barındıran bir ifade vardı yüzünde.
"Kimmiş o ufaklık?" dedim bilmezlikten gelerek.
"Son zamanlarda çok mutlu görünen birisi." dedi imalı bir tonda. "Sanırım hayatında güzel şeyler oluyor, Ufaklık."
Mutlu mu görünüyordum?
"Normalde mutlu görünmüyor muyum?" dedim şakaya vurmaya çalışarak.
"Hayır..." dedi birkaç saniye duraksayarak. "Sadece farklı geliyor. Normalde sebepsiz gülümsemezdin. Ama artık yalnızken bile sebepsiz gülümsediğini fark ettim." derken yüzünde ruhsuz bir gülümseme fark ettim.
"Herkes bunu yapıyor." dedim beni ele geçiren savunma içgüdüsüyle. "Hayatımda iyi bir şey olduğu yok. Her zamanki gibi hayatım." dedim gerçekliği göz ardı ederek. Evet hayatımda farklı şeyler oluyordu. Ama bunu hayatımdaki her insana söyleyemezdim. Başka insanlar için bu çok normal olabilirdi. Fakat benim için değildi.
"Evet, sanırım haklısın." dedi gülümsemeye çalışarak. "İnsanlar günlük hayatında olan basit bir olay bile dahi aklına gelse gülümseyebilir." dedi bakışlarını bana çevirerek. "Sadece benim varsayımımdı."
Başımı onu onaylarcasına salladım. "Peki ya sen?" dedim yüzünü inceleyerek. Sanki biraz zayıflamış gibiydi... "Hayatında değişen bir şey var mı?" dedim ilgiyle ona bakmaya devam ederek.
"Hayatım..." dedi histerik bir şekilde gülerek. "Özel bir şey olmadı. Sıradan rutin düzeninde ilerliyor."
"Hepimizin hayatı gereksiz sıkıcı desene." dedim gülerek.
Beni onaylarcasına o da güldü. Daha sonra aramızda garip bir sessizlik oldu. Bakışlarımı canlı mavi rengine bürünmüş gökyüzüne çevirdim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra gülümsedim. Gökyüzü bile bana Aras'ı anımsatmak zorunda mıydı?
Tatlı bir esinti saçlarımın bir tutamını yüzüme doğru savurdu. Saçlarımı yüzümden çekmek için atak yaptığım sırada bir çift elin benim yerime saçlarımı çektiğini fark ettim. Gözlerimi araladığımda karşımda Berkay'ı görmek beni bir nebze hayal kırıklığına uğrattı.
Berkay bir süre parmaklarını saç tutamımdan çekmeden bana bakmayı sürdürdü. Bakması uzun sürdüğü için kendimi garip hissettim. Acaba yüzümdeki sivilceyi mi fark etmişti? Ama fark etmesi imkansızdı. Sabah o sivilceyi kapatmak için büyük bir uğraş vermiştim.
Berkay'dan bir adım kadar uzaklaştıktan sonra "Yüzümde garip bir şey mi var?" diye merakla sordum. Çünkü Berkay normalde bu kadar uzun süre yüzüme bakmazdı.
Havada asılı kalan elini indirdikten sonra bakışlarını kaçırdı. "Hayır." dedi kısa bir cevap vererek. Daha sonra bakışlarını arkamda bir noktaya sabitledi ve memnun bir şekilde gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIŞIN
Подростковая литератураHer şeyin başladığı bir dönüm noktası vardır. Ve bir şekilde bu dönüm noktası bir noktada sonlanır. Benim hikayemin de bir dönüm noktası varmış aslında. Hemde farkında bile olmadan hayatıma giren bir sarışınla. Peki benim hikayem ne zaman bir son...