"Byun Baekhyun, ziyaretçin var."
Junmyeonun dediği gibi, Baekhyun'u görüşme odasına götürüyordu Chanyeol. Odaya girdiklerinde Baekhyuna çok benzeyen adam ayağa kalktı.
"Baekhyun!" diye endişe ile söyledi.
Baekhyun, ruhsuzca oturdu sandalyesine. Bir gökyüzüne baktı bir ağabeyine.
"Burada ne işin var, ağabey?"
"Baekhyun... Neden bunu yaptın? Hiç mi düşünmüyorsun beni geçtim, Baekheeyi? Küçük kız kardeşimizi?"
"Hah! İçimde sevgi kaldı mı ki? Karşında o ağlayan Baekhyun yok ağabey, benden uzak durun üzülmeyin."
Anidrn ayağa kalktı ağabeyi ve küçük erkek kardeşine sarıldı. Baekhyun, neye uğradığını şaşırdı. Öylece baktı sadece.
"Baekhyun... Özür dilerim, o gün gelemedim. Daha erken gelseydim-"
"Ne yapabilirdin ki? Ben dört yaşında sen ise on bir yaşında bir çocuktun. Karşı çıksak ikimizinde sonu annem gibi olurdu."
"Yanında olabilirdim, bir ağabey olarak. Yaşlarını silebilirdim. Baekhyun, lütfen çıkman için bana yardımcı ol."
"İstemiyorum, bu iğrenç siktiğimin adalet sistemi olan dünyada yaşamak istemiyorum. Bu yüzden hapse düşüp ceza almışım ya da dışarı çıkmışım çok fark yok."
"Baekhyun sevgi her şeyi değiştirir."
"Sevgi? Güleyim bari, sevgi nedir çok bilmiyorum ben hyung. Ben doğmadan önce sen annemden gördün, sonrasında babam delirdi yine benim yüzümden. Sende göremedin."
"İkinci piç!"
"Hey, işe yaramaz velet."
"Babam olacak o adam haklıydı, benden bir bok olmaz. Sen Baekheeyi de alıp buradan gidin."
"Ağabey!" sesle ikimizde aynı yere baktık. Baekhee, koşarak Baekhyun'a sarıldı. O sırada Baekhyun'un ruhsuz cansız gözlerinin parladığını gördüm, ardından gülümsemesini.
"Baekhee buraya nasıl geldin ağabeyciğim?"
Küçük kız, Baekhyun'a baktı. "Bakıcı abla getirdi ağabey, ama ona kızma ben çok ağladım seni görmek istedim."
Baekhyun, küçük kızın saçlarını sevdi gülümseyerek. "Teşekkürler prensesim ama gitmen lazım tamam mı? Burası sana uygun bir yer değil."
Küçük kız, bir kez daha sarıldı ağabeyine.
"Eve ne zaman geleceksin?"
Baekhyun gülümsedi. "Bakalım bir düşüneyim, sen ne zaman istersen prenses?" diye söyledi. "Şimdi!"
"Şimdi olmaz, prenses. Bu ağabeyi görüyor musun?" diye sordu Chanyeol'u göstererek. "O ağabey ile işim var."
"Ağabey arkadaşın mı?"
Baekhyun Chanyeol'a baktı. "Evet, öyle. Şimdi gitmem gerekiyor küçük prenses. Ağabeyini de üzme."
"Eve çabuk gel, seni seviyorum!"
"Bende seni seviyorum, prenses."
Küçük kız gidince yine aynı ruhsuz gözlerle ağabeyine döndü Baekhyun.
"Bu görüşme, burada bitmiştir."
Dedi ve ayağa kalktı. Baekbeom, telaşla ayağa kalktı. "Lütfen dikkat et kendine!" diye bağırdı.
"Unuttun mu? Ben bir katilim. Bana bir şey yapılmaya kalkanırsa acımam."
"Sen bir katil olabilirsin, ama hala benim küçük erkek kardeşimsin Baekhyun!"
Baekhyun hücresine dönerken "Kahretsin" diye fısıldadı. Aniden yere yığıldı.
"Baekhyun! Sağlıkçılar nerede?!"
Baekhyunu yavaşça sedyeye taşıdılar ve revire götürdüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katilin Kelebekleri ¦ ChanBaek (Tamamlandı)
FanfictionByun Baekhyun, bu adaletsiz dünyada kadınlara şiddet uygulayan, çocuklara tecavüz eden kişileri polis yakalayamadan öldürüyordu. Onu böyle farklı yapan şeyden biri de öldürdüğü herkesin yanında kağıttan kırmızı bir kelebek bulunuyordu. Park Chanyeol...