Bakugou x Reader (Bnha x Reader)

Tacizci

Beğenin lütfen 🔪

Yorum da atın

Babalık:

Nasıl gidiyor?

Akiho'dan nefret ediyorum.

Ben de.

Senden de nefret ediyorum.

Tamam.

Bir sorun yok.

Dur, var.

Bu aptal sarı bok neden burada?

Aptal sarı bok?

Katsuki.

O mu orada?

Hemen yanımda içkisini yudumluyor.

Onu görecek kadar sarhoş değilim.

Ayrıca sarhoş olsam onu görmem.

İçmeden önce de gördüm.

Bildiğin o yavşak Akiho'nun koruması.

Onun orada olduğunu bilmiyordum.

Toshinori'nin işi vardır, o yüzden oradadır.

Bu arada, Neito'yu göreve gönderdim. Şehir dışında.

Hey!

Ben de gidecektim!

İzin vermediğim hiçbir yere gidemezsin.

İşine dön.

Senden nefret ediyorum.

Yazıyor...

Ben de seni seviyorum, ufaklık.

Telefonumun kilit tuşuna basarak telefonu kapattım ve parmaklarımın arasında olan sigarayı dudaklarımın arasına koydum.

"Görevindeyken telefona bakman yasak."

Başımı sağa çevirip karşısına bakarak içkisini yudumlayan Katsuki'ye baktım.

"İşim seni ilgilendirmez. Ayrıca sen de işinin ortasında alkol alıyorsun. Bu şekilde mi başkanın oğlunu koruyacaksın?"

Bardağı bar masasına koyup kafasını bana çevirdi. "Sarhoş olmam."

"Sarhoş olmazsın ama vücut fonksiyonların düşer."

Önüne döndü ve içkisinden bir yudum daha aldı. "Bana biyoloji anlatma, beyaz kafa."

"Sen de bana karışma, sarı bok."

Masadaki telefonun 2 kez titremesi ile aynı anda başımızı telefona çevirdik. Katsuki direkt telefonu eline aldı ve kaşları çatık şekilde telefona baktı.

2 saniye geçmeden bar sandalyesinden hızlıca kalkarak telefonun birkaç tuşuna bastı ve kulağına dayadı.

O yavaşça uzaklaşırken belimde bir el hissettim.

"Rose, saatlerdir seni arıyorum güzelim."

Sigaramı küllüğe bastırıp omuz üstünden baktım.

"Beni arama sebebiniz ney, Akiho Bey?"

Dua et ki Aizawa bana bu görevi verdi.

Tanrı bile seni elimde ölüme terk ederdi.

"Arama sebebim mi?"

Güldü, sarhoştu.

"Arama sebebim ne olabilir sence bebeğim? Benim için geldiğini biliyorum! Hadi gel odamıza geçeli-"

Belimdeki elini tutarak onu ittirdim ve sandalyeden kalkarak ona döndüm.

"Sizinle odanıza eşlik etmeyeceğim. Buraya babanızın koruması olarak geldim."

"Ben de onunla gidecektim! Tanrım! Aptal mısın sen! Siktiğimin görevine neden tek onu gönderiyorsun?"

Bizden uzakta olan Katsuki'nin telefona bağırışı ile bir saniyeliğine başımı ona çevirdim.

Parlak kırmızı gözleri öfkeyle etrafı tararken beni buldu, daha sonra da karşımdaki Akiho'ya baktı.

Birkaç saniye bize baktıktan sonra telefona geri döndü.

Boynumda hissettiğim sıcak nefesle başımı çevirdim ve Akiho ile aramda sadece birkaç santim olduğunu gördüm.

Onu hemen burada öldürmemek için sinirden dişlerimi sıkarken ayağımdaki siyah topuklu ile sertçe ayağına bastım.

Acıyla inleyerek birkaç adım geriye gittiğinde üstümü düzelttim.

"Kişisel alanıma girmeye yetkiniz yok. Zorlamayın. Yoksa sizin için kötü olacak. Başkanın oğlunun tacizci olarak anılmasını istemezsiniz, değil mi?"

Sinirle boynundaki kravatı gevşetti, "Beni tehdit ediyorsun!"

Sakince başımı iki yana salladım ve masadaki telefonumu elime alarak ona yaklaştım.

Dudağım yukarı doğru kıvrıldı. "Sizi tehdit etmiyorum, lütfen beni yanlış anlamayın. Sadece böyle davranmaya devam ederseniz ne olacağını söylüyorum."

Kravatını tutarak tek hareketle düzelttim ve kulağına doğru fısıldadım. "Tacizci pisliğin tekisiniz. Ama ben, buna karşı koyamayacak kadar güçsüz değilim."

Başımı sağa çevirdiğimde Katsuki'nin bizden 3-4 metre ileride duvara yaslanmış bizi izlediğini gördüm.

Önüme döndüm ve yürümeye başladım.