Rengarenk 🌑🌑

571 55 117
                                    

Bir şeyi gerçekten istediğin zaman, arzunu gerçekleştirmeni sağlamak için bütün evren işbirliği yapar.

(Paulo Coelho - simyacı)

Bölüm Şarkıları,

Carly Rae Jepsen - call me maybe
Charlie Puth & Selena Gomez - we don't talk anymore

**
2 Gün Sonra

Doruk elindeki topu arkadaşına fırlatarak, gergin yüzüne dikkatli bir şekilde bakmıştı.

"Berk?"

"Hmm?" dedi topu potaya atıp, dalgın bir şekilde.

"Sence Tolga gerçekten de Aybike'nin ruh eşi mi?" dedi aslında cevabını bildiği soruyu sorup arkadaşını zorlayarak. Gergin bakışları arkadaşına döndü,sinirini gizlemeye çalışırken bu onu çok iyi tanıyan Doruk'tan tabi ki kaçmamıştı.

"Beni ilgilendirmez." dedi düz bir tavırla ama sesinden sinir akıyordu.

"Emin misin?" dedi Doruk gülerek. Karşıdan gelen Asiye'ye içi giderek bakarken, bakışlarını anlık çekip arkadaşına dikti. Berk derin bir nefes vererek topu birkaç kez sektirdi.

"Ben sınıfa gidiyorum." deyip topu potaya attı, anında basket olurken tepki vermeden arkasını döndü ve elini havaya kaldırıp salladı. Doruk gülmüştü arkasından.

"Arkadaşının yardıma ihtiyacı var galiba." dedi Asiye. Sesiyle irkilirken arkasına dönüp kıza gülümsedi.

"Sen mi yardım edeceksin?"

Asiye kollarını birbirine kavuşturup tebessüm etti. "Biraz sürünsün,ederim belki. Senin de yardımınla."

"Berk'in sürünmesi mi? Bayılırım." dedi göz kırparak. Asiye de gülerken bu işin sonunu güzel bağlayacaklarına inanıyordu ama şimdilik ipleri Aybike'nin eline bırakmıştı. O ne yapacağını çok iyi bilirdi. Tolga'ya 'evet' diyerek sevgili olduysa bir bildiği vardır diye düşünüyordu ve sırf bu yüzden kimse ona ters tepki vermiyordu. "Hadi sınıfa gidelim," dedi Asiye, Doruk da onaylayarak yanında yürümeye başlamıştı.

-Sınıf-

Aybike sırasında kafasını defterine gömmüş bir şekilde bir şeyler yazarken,onu izleyen gözlerin farkındaydı ama bilmiyormuş gibi yapıyordu. O gün hiç konuşmamış olması,sonra Ömer'le kahkaha atması dikkat çekmiş olmalıydı. Amacı da oydu zaten,merak uyandırmak. Ama klişe bir şekilde değil,onlar onun hakkında her öğrendiği bilgide dumur olacaktı.

"Kalemimi bulamıyorum Oğulcan, sen gördün mü?"

"Oğlum benim kalem kullandığım mı var?" demesiyle Aybike bıyık altından güldü ve her zaman yedekte tuttuğu kalem kutusundan siyah bir kalem çıkardı. Arkasına uzattı,Ömer Oğulcan'a gülerken kalemi alarak "kahramanım!" dedi abartılı bir tavırla. Aybike gülerek gözlerini kırptı kuzenine. Gamzesinin olduğu yerden makas aldığında,Berk dudaklarını dişleyerek onları izliyordu ama kızın gözleri asla ona değmiyordu. Sinir olmuştu, Tolga'nın sınıfa girip kızın yanına oturmasına daha çok sinir olmuştu. Her konuda korumacı olan kuzenleri neden buna ses çıkarmıyor, görmezden geliyordu peki?

"Günaydın bebeğim."

Normalde kendisinin kullandığı kelimeyi duyunca siniri tepesine çıkmıştı. Aybike fısıldayarak,"bana bebeğim deme..." dedi ters bir şekilde. Tolga önüne döndü, sinirini saklamayı başarmıştı. Berk'in gözleri ikisinin arasında gidip geliyordu, içinde adını koyamadığı büyük bir rahatsızlık vardı. Aybike'nin ne fısıldadığını deli gibi merak ediyordu,sesini bile doğru dürüst duymuş değildi ama Tolga'yla konuşuyordu. Kahkahasını duyabilmişti sadece,onun dışında tek bir diyalog kurmamışlardı. O gün üstüne o kadar gitmesinin sebebi de sesini duymaktı ama onun dışında hepsinin sesine maruz kalmıştı. Alaycı tavrı bile kızın sinirine oynamak içindi ama onca şeye karşı hala sessiz kalmıştı. Oğulcan ve Ömer de üç maymunu oynuyordu sanki. Asiye zaten 'umrumda değil,onun hayatı' imajı çiziyordu.

La Douleur ExquiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin