jeongin, come right back.

579 66 101
                                    

selam!! 🦋

iyi okumalar 🧚🏻‍♀️

***

ılık bir sonbahar akşamıydı.

yaklaşık on beş dakikadır duraktaydım ve evimin yakınına otobüsün durağa gelmesini bekliyordum. ıssız bir yerde oturuyordum ve buradaki otobüs saatleri değişkenlik gösterebiliyordu..

ah, lanet düzen!

ama aksilikler bununla sınırlı olmamıştı. aniden yağmur bastırdığı için kapüşonumu kafama geçirerek durağın altına geçtim ve ıslanmamamı önlemeye çalıştım. yorgun olduğumdan oflayarak oturağa oturdum ve kulaklığımı takarak rastgele bir şarkı açtım.

gözlerimi kapatıp melodiye odaklanmışken, elime yumuşak bir şey değdiği için irkilerek doğruldum.

bu bir kediydi. tüyleri yağmurdan ıslanmış, muhtemelen acıkmış ve üşüyordu. ama hepsine rağmen çok şirindi ve üstelik mırlıyordu.

özellikle kedilere alerjim olsa da genel olarak hayvanlara çok düşkünüm.

kedi kucağıma çıkarak mırlamaya devam etti. üzerim çamur olsa da aldırış etmeyerek kediyi sevdim, başını okşadım ve sevgi sözcükleri söyledim ona.

ta ki karşı yolda birini görene kadar... bu sağanak yağmura aldırış etmeden, yavaş yavaş ve etrafa tebessüm ederek yürüyen biri..

ve neredeyse benim boylarımdaydı. bu detay hoşuma gidince dayanamayarak kendi kendime güldüm. güldüğümde bana baktığı için gülüşüm donsa da bozuntuya vermedim ve kucağımdaki kediyle ilgilenmeye devam ettim.

bir yandan da, güzel görünüşlü çocuğa bakma içgüdüsüyle dolup taşıyordum ama neyseki buna gerek kalmamıştı,, çünkü o da karşı yoldan buraya geçmişti.

onu daha önce hiç buralarda görmemiştim. çünkü kasabamız ufak bir yerdi ve herkes birbirini tanırdı. onu görsem kesin hatırlardım diye düşündüm.

ben kendi kendime düşünürken, yabancı beden gelip yanıma oturmuş, kucağımdaki minik kedi de miyavlayarak onun kucağına oturmuştu.

sanki onu tanır gibi beni bırakıp ona gitmişti.

dudaklarımı büzerek kediye baktım. beni aldatmıştı.. pis kedi.

yabancı, cebinden şıngırtılı bir paket çıkartınca başımı oraya çevirdim. üzerindeki ceketi çıkardı ve yere serdi.

bu soğukta ne halt ettiğini sorgular bakışlarımı ona gönderirken, delirdiğini düşünmüştüm.

kediyi nazikçe tuttu ve ceketin üstüne koydu. cebinden bir poşet çıkarıp kediye bir sürü mama koydu. kedi sevinçle miyavladı ve mamaları yemeye başladı.

ağzım açık bir şekilde ona bakarken bakışları kediden ayrılıp benimle buluştu.

kalbimde sıcak bir sıvının aktığını hissetmiştim sanki. kan mıydı bu his? yoksa...

garip hissederken yutkundum. gerginlikten ellerim titrerken, kusursuz dişleriyle bana nazikçe gülümsedi.

"selam, sanırım.. bu kasabada yeniyim. adım jeongin."

"selam.." dedim titreyen sesimle. jeongin denen güzel çocuk bana kemikli elini uzattığında. hayata geri döndüm sanki.

o an gülümseyince görünen gamzesinden öpmek istedim.

hafifçe gülümserken elini sıkıca tuttum ve konuştum: "tanıştığımızdan dolayı çok hoşnutum, adım chris."

"merhaba chris." peltek olduğunu fark ettiğimde yüzümü masum bir tebessüm kaplamıştı.

dream ★ jeongchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin