Gurbetler biriktiriyorum kan revan yüreğimde.
Yalnızlık suskun ve sensiz kuşatıyor her yanı.
Bir kez olsun ben olmak istiyorum oyunu bozan.
Bir kez olsun ben olmak istiyorum giden.
Hıçkırıklarımı yutkunduğum gecede,
gecelerde bir kez olsun ben olmak istiyorum başını eğmeyen ve ardına bakmayan.
Ve bir kez daha vazgeçiyorum gelmekten.
Ama şimdi gece.
Çayıma hüzün karıştı, sevmek daha çok ağrıttı yüreğimi.
Sesim yetişmedi sana, sustum.
Hayatıma bir seni ekledim.
Sen yokluğunla çoğalırken günlerimde, ben beceriksizce sana yürüdüm.
Sesim yetişmedi sana.
Ben sana yenilmek için sevdim seni.
Hayallerime yakıştığın için sevdim.
Ama artık gitme vakti.
Duymadığın sesimi sana emanet ederek,
acılarıma yokluğunu ekleyerek ve nereye gidersem gideyim seninle kalarak gitme vakti… Duam olup kalacaksın.
Sevdikçe çoğalacaksın yokluğunla içimde.
Kızma bana sitemkar yazıyorum diye…
Küskünlüğüm inan sana değil.
Söz dinletemiyorum duygularıma, yüreğime.
Saatler seni sen geçmiyor.
Selamını getirmiyor rüzgarın nefesi.
Yollar yolumu sana bağlamıyor.
Sen bırakma beni.
Şimdi sen bana beni ne kadar çok sevdiğini anlat.
Gerçek-yalan fark etmez.
Giderken bunu duymak yaşatır beni ancak.
Son iyiliğin olsun bana.
Ya da sus ve git benden; ardına bile bakmadan…
Düşlerimde son bahar artığı ümit ilmekleriyle,
umutsuz özlemlerin terkindeki çığlıklarımla,
yağmur damlayan ellerimle, topladığım tüm güneşleri getiririm belki sana.
Seni görmelere yanarken içim, seni bir daha göremeyeceğimi biliyorum,
gölgesinde seni sevmişliğim olan bu şehirde…
Her yalnız kalışımda, gece bana, ben geceye yoldaşlık eder;
gece kelimelerimi hırpalar, kelime kelime kelimesizliğe düşürür beni.
Aklıma gözlerin düşer, susarak çağırırım seni ben.
Hasretle, aşkla ben iyi olurum.
Sen iyi bak kendine
Gittin hiçbir şiirime yakışmadı bu gidiş
Keşke bu kadar İstanbul olmasaydın
Keşke bu kadar kalmasaydın içimde
Keşke…