Multi: Uraz ve Lavinya temsili.
Bu bölüm tamamen cinsel içerik içerir, rahatsız olacak olan varsa şimdiden uyarıyorum. Keyifli okumalar.
"Bir gün siyahıma başka bir rengin dokunacağı aklıma gelmezdi."
....
Gecenin karanlığında, fark edebildiğim kadar saydığım ağaçlar, düşünmeme engel olamadılar. Yine aklımda Neslihan hanımın söylediği son söz yankılandı kulağımda. Herkesin içinde, özellikle sevdiğim adamın yanında kurduğu cümle garip bir şekilde utanmama neden olmuştu. O an tek yaptığım şey ise oradan ayrılmak oldu. Mutfakta bir süre oyalandıktan sonra solana girdiğim de, herkes iyiydi. Evden ayrıldığımız da Zeynep, Neslihan hanımın olayı kıvrak bir şekilde, zekasıyla kapattığını söyleyince rahat bir nefes almıştım. Bana göre Uraz Neslihan hanımın beni sevmediğini öğrenirse, oda beni sevmez gibi geliyordu. Saçma ama öyle düşünüyordum. Çünkü insanın öz annesi onu sevmiyorsa, başkası neden sevsin ki? Başımı cama yaslayıp iç çektim. "Güzelim iyi misin? Bir sorun mu var?" Uraz'ın sesini duyunca irkildim. Ona dönüp bedenini süzdüm. "İyim. Bir sorun yok." Araba kırmızı ışıkta durunca elimi avucunun arasına alıp dudaklarına götürdü. "Arabaya bindiğimizden beri çok sessizsin. Düşünceli gibisin?" Gülümseyip elini sıktım. "Sadece düğün süreci yaklaştıkça, heyecanlanıyorum. Düşünsene iki gün sonra evleniyoruz." Yeşil yanınca elimi bırakmadan, yola devam etti. "Evet iki gün sonra tamamen benim oluyorsun." İçimdeki heyecanla birlikte dudağımı ısırdım. Fark ettiğim şey ile kaşlarım çatıldı. "Bu yol benim evime ters yanlız?" Uraz bana bakmadan sağa döndü. "Evet çünkü sana değil bana gidiyoruz." Birşey demek için ağzımı açtığımda, konuşmama izin vermeden devam etti. "İki gün sonra geleceğin eve alışsan iyi olur senin için. Düğün öncesi alıştırma olarak düşün. O yüzden itiraz istemiyorum." Omuzlarım çöktü. Nefesimi dışarı verip geriye yaslandım. "Haklısın sanırım." Diye kendi kendime mırıldanırken, araba durdu. Uraz açılan bahçe kapısından geçip bana baktı. "Gerilmene gerek yok. Daha önce geldiğin yer." Diyerek arabayı durdurdu. Kemerimi açıp ona bakmadan arabadan indim. "Gerildiğim falan yok benim. Sadece bir anda olunca şey oldu." Diye saçmalayıp kapıyı kapattım. Uraz arabadan çıkıp anahtarı bahçede dikilen siyah takımlı adamlardan birine verdi. Şaşkınca etrafa baktım. Bu adamları daha önce hiç görmemiştim. Uraz yanıma gelip elini belime yaslayıp yürümemi sağladı. "Evet onları daha önce görmedin. Çünkü burayı senden önce kullanmıyordum. Burası artık sen ve benim evim olacak. Bu korumalara şimdiden alışsan iyi olur güzelim." Uzun kurduğu cümle bitince kapıyı açıp içeri geçmemi sağladı. İçeri girip ceketimi ve çantamı portmantoya asıp Uraz'a döndüm. Kapıyı arkasından kapatıp aynı şekilde ceketini portmantoya asıp bana döndü. "Neden bu kadar çok koruman var ki?" Elimi tutup salona yöneldi. "Çünkü ben büyük bir iş adamıyım. Her an her yerde beni istemeyen bir rakibim olabiliyor. Buda tehlike demek oluyor. Ben önemli değilim ama bundan sonra seni korumak benim görevim." Diyerek koltuğa oturup, beni bacaklarının arasına aldı. Bacaklarım bacağının arasındayken dizine oturdum. Ellerim omuzuna yerleşti.
Üstten yüzüne baktım. Ela gözleri mavi gözlerime dikildi. Bir süre bir birimize baktık. Ne olduğunu anlayamadan, yüzünü avuçlarımın arasına alıp dudağımı dudağına yasladım. Şaşırmış olacak ki bir kaç saniye karşılık vermedi. Ona biraz daha sokulduğumda, ellerini belime yaslayıp tutkuyla karşılık vermeye başladı. Dili dilime temas ettiğinde inleyerek,kendimi sertleşmiş erkekleğine bastırdığım da, dudağımda inledi. Nefes nefese geri çekilip kapalı gözlerle gülümsedi. "Derdin ne senin? Beni öldürmek ise doğru yoldasın." Diyerek gözlerini açtı. Yüzü hala avuçlarımın arasındayken, dudağımı dudağına sürttüm. Bakışları değişik bir hal aldı. Bacaklarımı iki yana açıp sırtını iyice geriye yasladı. Açtığı bacaklarımı belinden geçirip sıkıca bir birine doladım. Böylelikle tam erkekliğinin üzerinde oturuyordum. Bu demek oluyor ki her hareketimde onu hissedecektim. "Öyle bir niyetim yok. Sadece bunu yapmak istedim ve yaptım." Diyerek avuç içimi göğsüne yasladım. Anında bakışları oraya kaydı. Başını sallayıp keyifsizce güldü. "Yanlız benim iradem bir yere kadar. Biraz daha böyle devam edersen işin içinden çıkamayacağız." Gözlerim heyecanla büyüdü. Alt dudağımı dişimin arasına alıp Uraz'ın ilk üç düğmesini açtım. "İşin içinden çıkmak isteyen kim." Diyerek eğilip açığa çıkardığım göğsüne dudağımı yasladım. Uraz yaptığım hareket ile, altımda kıvrandı. Bu hareket ikimizinde aynı anda inlememize neden oldu. Hırlayarak doğrulmamı sağlayıp yüzüme baktı. "Demek cesaret oyununa devam edeceksin?" Parmaklarım dudağına dokunmak için hareket edince, gözlerine baktım."Devam edersem ne olur?" Uraz ona giden parmaklarıma engel oldu. "Karşılıklı istekler olur." Ellerimi göğsüne yaslayıp yüzüne eğildim. "Ne tür istekler?" Dudağını dudağıma sürterek kulağımda durdu. "Ben senden çılgın bir şey isterim sen benden birşey. İkimiz den biri pes edene kadar karşılıklı istemeye devam ederiz." Hoşuma gidin oyun ile doğruldum. "Pekala önce ben başlıyorum." Diyip bakışımla üzerini işaret ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASADAKİLER
Science Fiction"Gökyüzüne yanlızca yıldızlar eşlik eder. Bana da yanlızca sen eşlik edebilirsin!" Başımı olumsuzca sallayıp gülümsedim. "Gökyüzüne yıldızlardan başka çok şey eşlik eder." Gözlerime bakarak içine çektiği dumanı serbest bıraktı. "Evet ama gökyüzünü...