Bölüm 11

65 4 4
                                    

Sevgili Broken okurları. Multimedyada Evren var. Evrenin gerçekle bir alakası yok. Sadece şu sıralar biraz motivasyon ihtiyacı duyuyorum. Ve ÇOOOOK ÖNEMLİ BİR ŞEY SORMAM LAZIM. Biz Umutla farklı okullardayız Umutun puanı bizim okula yetiyor fakat gelmiyor. Ben bi düşük okula(Umutun okulu) geçsem mi? Çok düşündüm. Okullar arasında çok fark yok ama okulumu da arkadaşlarımı da bırakmam zor olacak gibi. Almancadan Fransızcaya geçmem kendi okulumda pek mümkün değil ama Umutun okulunda mümkün. Lütfen fikirlerinizi belirtin. Çok ihtiyaç duyuyorum. İyi okumalar.

-"İyi fikir. Aslında bütçemiz yetse ben de isterim Üniversiteyi yurt dışında okumayı. Ama biliyorsun, tek ablamın maaşıyla yurt içinde bile çok zor olacak."
-"Fezaa Feza Feza.." dedi sakince Umut. "Para sıkıntın olmayacak. Annemler senin masraflarını karşılamayı kabul etti." Umuta gerçekten mi bakışımı attım. Bir an mutlu olur gibi oldum ve sonra birden düşündüm. Ablam bu işe ne diyecek?
-"Umut, ya ablam kabul etmezse?"
-"Ben konuşurum. Hem daha 4 sene var. Reşit olunca gideceksin zaten." dedi. Sarıldım ve sonra servisime doğru ilerlemeye başladım. Eve geldiğimde o kadar yorgundum ki direk yattım. Size uykum yerine gün boyu olan olayları özetleyeyim. Şenliğe tabiiki de biz şeçildik. O salak kız seçilseydi pileklerimi pıçaklardım. Neyse. Ahmet bugün bana sarıldı. Seçilmenin sevinci etkisinde de olsa evet sarıldı. Sonra beklenmedik durum, ben değil o kızardı. Hep ben mi kızarcam canım?! Belki de benden soğumuyordu. Sadece ilk günlerde uyguladığı aşırı ilgiyi normal seviyeye çekiyordu..

*-*-*-*

Sensin la ohayoo. Sabah kendimi japonca alarmıma söverken buldum. Sinir bozucu ama, sürekli tekrarlıyor. Ohayoo, ohayoo, ohayoo.. Sensin günaydın.
İnanılmaz bir şekilde hiç zorlanmadan kalktım. Hava daha tam aydınlanmamıştı. Üstüme yine rahat bir şeyler giydikten sonra ablama beni merak etmemesi için bir not yazdım. Ölmedim yürüyüşe çıktım merak etme -feza
Kapının önüne çıktım. Evren apartmanın önündeki merdivenlerde oturuyordu, sırtı bana dönüktü. Gidip yanına oturdum.
-"Ne düşünüyorsun öyle, dalmışsın uzaklara." Hiç istifini bozmadan kafasını bana çevirdi.
-"Seni" dedi. Biraz şaşırmıştım. "Acaba uyuya mı kaldı diyordum."
-"Kalabilirdim. Ama şanslısın ki bugün gayet dinçim."
-"Güzel" dedi tatliş tatliş gülümserken.

*Park*

Ben kaydırakta yatıyordum ve Evren de salıncakta garip bir şekilde oturuyordu. Ben gökyüzüne bakıyordum ama Evrenin gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. Kafamı ona çevirdim ve onu incelemeye başladım. Kesinlikle L'e benziyordu. Tek farkı saçlarının mavi olmaması. Şimdi L kim derseniz, gidin de Death Note izleyin. L hayatımın anime karakteri, utanmasam evlenicem lan.
Gözleri mavi desem, yok koyu mavi ve sürmeli gibi. Güzel güzel maaşallah Allah hakedene bağışlasın. Boyu uzun gibi, zayıf. Saçları kız gibi olmasa da biraz uzun, seksi siyah ve dağınık. Seni aldatana tecavüz etsinler bebeğim.
-"Eğer mükemmelliğimi incelemen bittiyse bir şey soracağım."
-"Mülemmelliğini falan incelemiyor."
-"Bana dik dik bakmanın amacı ne o zaman?"
-"Death note izliyor musun?"
-"Bitirdim"
-"Ben daha 29 dayım. Onu bunu geçtim de sen tam bir L'sin."
-"Bunu söyleyen ikinci kişisin." dedi ve güldü.
-"Birincisi?" sessizlik. Sessizliği o bozdu.
-"Spor yapar mısın? "
-"Her türlüsüü."
-"Burada bekle" dedi ve koşarak gözden kayboldu. Bir kaç dakika sonra yanıma geldi, hiçbir şey demeden kolumdan tuttu ve çekmeye başladı. Bir süre sonra tellerle kapalı büyük bir sahaya geldik. Lan kaç zamandır buralarda oturuyorum, buraları hiç bilmiyorum. Sahanın kenarından aldığı basket topunu bana fırlattı. Savaş mı istiyorsun, kamoooooooon!¡
-"Maç mı?"diye sordum. Ne istersen gibisinden omuzlarını kaldırdı.
Pek çekişmeli değildi, her türlü benden iyiydi. Ama bazen topu almama falan izin veriyordu. Tatliş çocuk. Maç sonunda ikimizin de canı çıkmıştı. Nefes nefese kendimi tellerin önüne attıp oturdum. Evren de yanıma oturdu.
-"Başka neler yaparsın? Yani baskette iyisin. Başka nelerde iyisin?"
-"Öncelikle, baskette iyi miyim? Sağol. İkinci olarak, şarkı söylerim, yaşam tarzım."
-"Seni eve davet etsem yanlış anlar mısın?"
-"Amacına bağlı."
-"Heralde kötü bir amacım yok ya tövbe tövbe.. " gülüp omzuna vurdum.
-"Bu saatte evdekiler uyuyordur." dedim, ve cevapla şok oldum.
-"Ben yalnız yaşıyorum."
-"N-ne? Ciddi misin?"
-"Evet, hadi uzatma da gel sana bir şey göstereceğim." ayağa kalkmıştı. Ben de peşinden kalktım.

*-*-*-*-*

Evi 1+1di. Odasına girdiğim anda cennete falan düştüğümü zannettim. Poster cenneti. Okul dolabımın oda hali. Ağlayabilirim. Stüdyo mübarek org gitar bateri her bi bok var.
-"Ağzını kapa sinek kaçmasın." dedi dalga geçerek.
-"Hepsini çalabiliyir musun?"
-"Orgu yeni aldım, biraz amatörüm."
-"Çal "
-"Ama..-"
-"Çal dedim."
-"Henüz o ka..-"
-"ÇAL."
-"Peki apla."
-"Apla senin aplandır. Çal hadi ben de söylerim." çalmaya başladı, şarkıyı anlamam yarım saniyemi aldı. Söylemeye başladım.

Cause all of me
Loves all of you
Love your curves and all your edges
All your perfect imperfections
Give your all to me
I'll give my all to you
You're my end and my beginning
Even when I lose I'm winning
'Cause I give you all of me
And you give me all of you

-"Çalamayan halin buysa ben çalabilen halini düşünemiyorum."
-"Sana aşık olabilirim"
-"Cidden çok güzel çalıyorsun-" dediğini daha yeni algılayabilmiştim. Tam bir şeyler geveliyecektim ki, başka bir şarkı çalmaya başladı. Ben de söylemeye.

And I wanna kiss you, make you feel alright
I'm just so tired to share my nights
I wanna cry and I wanna love
But all my tears have been used up
On another love, another love

Başka bir aşk. Another love. Ahmet. Evren. Neler oluyor?!

*-*-*-*

Sana aşık olabilirim.

SANA AŞIK OLABİLİRİM.

Algım 0 a düştüğünde kendimi yatağıma atmıştım. Kafamın içinde dolanan cümle buydu. Gerçekten neden böyle bir şey söyledi? Ben pek, ne bileyim alışkın değilim.
Evrenle evde biraz daha konser verdikten sonra beni evime bıraktı. Günün geri kalanını mal mal televizyon izleyerek geçirdim. Lokum-oyuncak kurbağam-u da alıp yorganın altına girdim. Uyu Feza. Zaten erken kalktın.

*-*-*-*

Ortalama 800 kelime yazıyorum şu sıralar ama sizin için açıklamalar dahil tam 907 kelime yazdım. Önceki de 1100 küsürdü. Hepinizi çok öpüyorum :***

Deli - InsaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin