30/10/1940- Sovyetler
7."Onu Al Götür Sakla Benden"
içeri sertçe vuran rüzgar genç adamın karşısındaki boş sallanan sandalyeyi sallamış. Dakikalardır sabit bir noktaya odakladığı bakışlarını karşısındaki adama odaklama ihtiyacı dikmişti. Karşısındaki adam söze nasıl başlayacağını bilemeyerek dudaklarını hafifçe yalamış ve konuşmaya başlamıştı.
"Yibo aralık ayının ortasında doğdu. Hatta o kış ufacık ömrümde geçirdiğim en sert kışlardan biriydi. Maddi durumu çok iyi olan asil bir ailenin ikinci oğlu olarak dünyaya gelmişti. Yibo doğduğu zaman beşiğin başında uyuyan suratını izlerken annem hayatımız artık eskisi gibi olmayacak demişti. Sonuna kadar haklıydı hayatımız asla eskisi gibi olmadı mali durumuz gittikçe berbatlaştı babamla annemin arasındaki saygıda ölmeye başladı yavaş yavaş annem için babam hakkında bardağı taşıran son nokta şuydu;
Babam o dönem neredeyse her hafta kitap almak için gittiği kitapçının sahibine aşık olmuştu. Annem sevdirmişti ona kitap okumayı annem için bu o kadar ağır ve büyük bir ihanetti ki defalarca kendi canına kıymaya çalıştığını gördüm kendi gözlerimle..O devirde asil bir kadınsan ve ihanete uğramışsan ya kabul edersin ya da canına kıyarsın insanın aklına gelse bile ayrılamaz ki eşinden.
Annemin bu duruma alışmasını bekledik babamda bende onu her gece çift kişilik yatağın bir tarafında yalnız bıraktık diğer tarafının soğuk ve karanlık olduğunu bilmeden. Babam geceleri eve gelmez olmuştu bile annemi tek gördüğü zaman haftada bir eve uğrayıp eline para tutuşturmasıydı.
Annem ise o günü heyecanla bekler en güzel elbiselerini giyer en ihtişamlı takılarını takardı o gün babam yokken odasına kapanan sürekli ağlayan rahatsız edilmekten hoşlanmayan kadından eser kalmazdı sanki hep ayaktaymış rolünü üstlenirdi. İşte tamda böyle bir evde büyüdü sevgili kardeşim."
Xiao Zhan karşısındaki genç adamın gözleri dolduğunu fark etti ancak ağzını açmadan dinlemeye devam etti. "Onun sadece o yaşlarda sevgiye ihtiyacı vardı. Haftada bir eve gelen baba, sevdiği adamı kaybetmenin üzüntüsü ile delirmiş anne her şeyin farkında olup hiç bir şey yapamayan abi kim umursardı ki bu çocuğu sevgiye ihtiyacı olduğunu çok geç fark ettim."
Genç adamın gözlerinden yaşlar akmaya başlamış hafif hafif konuşmakta güçlük çekmeye başlamıştı. "İlk defa bana bu şehirden gitmek istediğini söylediğinde 16 yaşındaydı, çok gençti.Bana ona bir okul bulmamı ve evden uzak bir eğitim almak istediğini söylemişti. O dönem ailemizin 6 kuşaktır gittiği o okula gitmek yerine başka bir yere gitmek istemesi yeterince aklımı karıştırmaya yetmişti ama sormadım.
Küçük erkek kardeşime soramadım "neden gitmek istiyorsun?" diye sorsaydım eğer yüreği ağrımasına rağmen sessiz sedasız ağlıya ağlıya büyüttüğü yüreğini görebilirdim. Belki de bu şehirde nefes alamayan senin gibi burada her nefes aldığı saniye de acı içinde kalan ciğerlerini ağrıyan yüreğini görebilseydim bir dakika bile burada durmasına izin vermezdim."
Genç adam artık hıçkırıklarını tutamıyor gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle silmeye çalışıyordu. "Xiao Zhan benim küçük kardeşim korkar sevgiden,nasıl bir şey olduğunu bilmez çünkü"
Xiao Zhan masada duran su dolu bardağı karşısındaki adama uzattı. "16 yaşından sonra iletişimini yavaş yavaş koparmıştı benden onu senelerce görmediğim zamanlar oldu ta ki bu senenin başına kadar. Birden iletişim kurmaya başladı benimle bu zamana kadar bizi suçladığını düşünmüştüm beni yanına çağırınca ne olduğunu anlayamamıştım.
Beni karşısına alıp "abi ben aşık oldum" dediğinde "Emin misin?" diye sormadan edemedim utançtan yüzüm kızarmıştı çoktan kocaman adam senden bahsederken çocukluğunda bile olmayan sevinciyle yaşadıklarınızı anlatıyordu. Ben onun yorgun cam kadar siyah ve karanlık gözlerinde ilk defa yıldızları gördüm Xiao Zhan."
Genç adam titreyen elleriyle tuttuğu bardağı sehpaya geri koymuş kurumuş dudaklarını yalayıp anlatırken içi gitmesine rağmen devam etmişti. "Sonra koskoca adam yalvardı bana "onu al götür sakla benden eğer saklamazsan bu ateş ikimizi de yakıp kül edecek" sen zaten kül olmuşsun diyemedim kabul etmek zorunda kaldım kardeşim yıllar sonra bir şey istemişti benden bir azda suçluluk duygusu vardı üzerimde ama yemin ederim ki senin ona zaten çoktan yanıp kül olduğunu bilmiyordum."
Xiao Zhan ise duyduklarıyla şok olmuş vücudu ise tepkisiz kalmıştı. "Git Xiao Zhan,içinde her saniye seni yakıp kül eden ateşin sebebine git. Ben kardeşimi bu berbat dünya da sevgisiz bıraktım onun dışarı da tek başına büyümesine sebep oldum. Sen terk etme onu sende sevgisiz bırakma."
Xiao Zhan için dünya son derece birbirine girmiş ne yaptığını bilemez olmuştu. Düşündü, sorguladı ne yapıyordu burada? farkına vardı. burada oturarak zaman kaybediyordu. Yaptığı şeyler zaten her zaman başlı başına delilik olmuştu zaten her zaman mantığının dışına çıkmış kendi koyduğu ama asla uymadığı kurallarını defalarca ezip geçmişti ya zaten.
Varsındı yansındı cihan umurunda bile değildi Wang Yibo dışında hiçbir şey, hiç kimse umurunda değildi asla olmamıştı ya zaten. Her ne kadar kabul etmemek istese de yüreğinin sesini bastırmak istese de en derin arzusu da Wang Yibo değil miydi zaten?
Wang Yibonun korktuğu şey çoktan başlarına gelmemiş miydi zaten bu ateş ikisini de yakıp kül etmemiş miydi? artık gerisinin ne önemi vardı ki?
Ayaklandı, "Gidiyorum" diyebildi sadece. Askılıktaki siyah paltosu ve kırmızı kaşkolunu aldı sadece diğer eşyaların onun için bir önemi kalmamıştı artık. O bunlardan geçmiş gibiydi, sadece yüreğinin kıpırtısını idrak edebiliyordu.
Evden nasıl çıktığını bile bilememişti tren istasyonuna koştururken bacakları karıncalanmıştı. Bacakları titriyordu, eğer şimdiki sefere yetişirse akşama orada olabilirdi yetişse bilet bulabilir kalbini yakıp kül eden adama gidebilir miydi?
Gidebilirdi dimi? onu daha fazla sevgisiz bırakamazdı dimi savaşlar,ideolojiler bakış açıları artık onun umurunda değildi en başından beri olmamalıydı zaten doğrusu buydu. önce kavuşacaktı sonra da onun dışarı da tek büyümesine sebep olan herkesten hesap soracaktı.
Derince nefes aldı, hazırdı onu bekleyen bütün olumlu ve olumsuz düşüncelere iyi veya kötü ihtimallere. Sevdiği adama gitti içini ufakta olsa sürekli dürtükleyen hatta onu yiyip bitirmiş olan korkularıyla gitti ama en çok artık satırlara bile sığmayan sevgisiyle dolup taşmaya gitti.
-------------------------------------------------
SELAMMMM ben geldim!! sanırım satırlardan taşan tek yazar Xiao Zhan değil bende varım. bu bölüm baya kısaydı binbaşının hayat hikayesinin ufak bir kısmını dinledik öteki bölüme bakalım ne olacak
medyadaki şarkıyı okurken dinleyin öyle daha anlamlı olur benim için uzun süre sonra bir şeyler yazmak zor oluyor hemde kafam karışıkken aklım doluyken odaklanmak bazen beni zorlayabiliyor.
Daha sınavlarım olmamasına rağmen deli yoğunum hocalar özel hayatımız yok ki davrandığı için ödev yapmaktan başımızı kaldıramıyoruz.
Aklımda yeni bi fic fikri var ama bu bitmeden yazmam ehehehe onu da okursunuz haber veririm ben size.
NEYSE GÖRÜŞÜRÜZ İYİ BAKIN KENDİNİZEEEE
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıkım Kararı - Yizhan
FanfictionDünya bu karanlık günlere resmi olarak 1 Eylül 1939 ile başlamış olsa da yazar olan Xiao Zhan'ın işkencesi 5 Eylül akşamı 1940 ta başlamış hayatında ilk defa matbaanın önünde karşılaştığı Sovyetler Birliği emri altında olan binbaşı Wang Yibo'nun...