KÜÇÜK ÇARPINTI

1.5K 52 12
                                    

Arkamdan gelen sese karşılık
vermeden yürümeye devam ettim yağmur durdu yağmura dönüp yürümesini söyledim o da tamam dedi ve kapımızın önüne geldik. Tekrar bir ses geldi.
-Size sesleniyorum heyy.
Daha fazla dayanamadım ve arkamdan gelen sese doğru döndüm siyah bir arabanın içinden poyraz denen o çocuk bana sesleniyordu.
- Ne var ne istiyorsun
- Biraz sohbet muhabbet :D
-Dalgamı geçiyorsun sen benle ne saçmalıyorsun sohbetmiş
- Tabiki de dalga geçiyorum seninle oturup sohbet edecek halim yok canım istedi seslendim

Yağmur bana seslendi hadi gidelim Eylül diye kolumdan çekiştirdi.

- Bir dakika yağmur
Bana baksana sen hemen defol git burdan mümkünse karşıma da çıkma o küçük beyninle de saçma sapan şakalarına alet etme bizi

- Bak sen adımız Eylülmüş demek emriniz olur Eylül hanım dedi ve sırıtıp son hızla oradan uzaklaştı.

Aptal çocuk egosu kıçından büyük yaratık ne sanıyorsa kendini söylene söylene eve girdim yağmurda beni sakinleştirmeye çalışıyordu
Boşver eylül takma kafana aptal işte dedi.
Yağmura dönerek tamam sakinleşirim şimdi dedim koşudan geldik bi hayli terledik ben bi duş alıyorum sonrada uyurum biraz güzelim dedim ve yağmurun yanağına kocaman sulu bir öpücük kondurdum 😘

O da tamam bende öyle yapacağım dedi ikimizde odalarımıza çıktık ılık bir duş iyi gelmişti rahatlamıştım kıyafetlerimi giydikten sonra da yatağa bıraktım kendimi ister istemez poyra denen çocuk gelmişti aklıma. Giderken ki sırıtışı gözlerimin önüne geliyordu etkileyici bir tarafı vardı ne düşünüyorum ben ya o aptal dalga geçiyor ben burda yok etkileyici yok yakışıklı diye düşünüyorum neyse sinirimi bozamam uykuya vereyim kendimi hem yarın okulun ilk günü.

Dün erkenden uyuduğum için alarmdan önce uyandım saat yediyi beş geçiyordu. Aşağıya inip kahvaltı hazırlamaya başladım omlet yaptım yanına da atıştırmalık zeytin peynir domates salatalıkları koydum. çay bardaklarıyla çatalları da ekledikten sonra hiçbir eksiğimiz yoktu yukarıya çıkıp yağmurun odasına girdim kalk bakalım uykucu dedim gözlerini kırıştırdı bana baktı

- Eylül saat henüz 7.15 geçiyor ne bu acele hadi biraz daha uyuyayım nolur dedi ve çarşafı suratına kapattı.

- Bu hali tıpkı çocuklara benziyordu Kalk hadi mızmız kahvaltı hazır çayı da demledim yürü dedim ve çarşafını açtım kolunda tuttum ve kaldırdım.

-Eylül sen yokmusun baş belası bekle yüzümü yıkayıp geliyorum

Tamam hadi bende çayları koyuyorum.
-Ooo bakıyorumda bana güzel güzel şeyler hazırlamışın Eylülcüm hadi itiraf et bana aşıksın değilmi 😂

Ya sorma Yağmur aşkından ne hallere düştüm bi görsen oysa belli etmemeye çalışıyordum demek anladın :D ne diyoruz ya ne saçmalıyorsun yağmur alt tarafı bi omlet :D

Aman iyi be sevin diye öyle demiştim zaten ne bu sofra böyle beceriksiz seni dur tadına bakayım şu omletinin
dedi ve çatalla ağzına bi parça aldı
Midem bulandı ne bu böyle iğrenç olmuş dedi ve yüzünü ekşitti pislik arkadaşım ben de zıkkım ye o zaman diye güldüm :D
Şaka yapıyorum be ellerine sağlık kuzum benim mükemmel yapmışın
- Biliyorum şaka yaptığını zaten öyle olmasa çatalla gözlerini oyardım :D
Neyse hadi çabuk ye de gidelim dedim ikimizde kahvaltımızı yapmaya başladık. Kapı çaldı ben bakarım dedim ve kapıya doğru yöneldim.
- Eylül hanım
Evet benim
- Beni nadide hanım gönderdi anahtarı teslim etmem için diyerek anahtarı bana uzattı
Teşekkür ederim diyerek kapıyı kapattım zıplayarak mutfağa doğru ilerledim.

- gelen kimmiş Eylül

Gelen buymuuş diyerek anahtarı gösterdim sandalyesinden kalkarak yanıma geldi

- inanmıyorum araban gelmiş dedi ve koşarak pijamalarımızla dışarıya çıktık. Kapının önünde kırmızı renkte bir mini cooper duruyordu anahtarla kapıları açtım ve içine oturduk yağmur bekle kapıyı kapatıp geliyorum dedi ve eve yöneldi iki dakika sonra da arabaya geldi sitede biraz turladık çok güzeldi sonra hemen eve geri geldik kıyafetlerimizi değiştirmemiz gerekiyordu arabadan indik ve bir ev yanımızda oturan emre adındaki çocuk kapılarının önüne çıktı yağmur ve ben pijamalarımızla oldukça komik gözüktüğümüzden emindim :D yağmur hemen eve doğru ilerledi görmemiş gibi yaptık eve girer girmez de kahkaha atmaya başladık yağmur bir yandan da rezil oldum od rezil oldum diye söylenip duruyordu. Neyse odalarımıza çıktık ben mavi renk jean pantolonumu üzerine beyaz renkte şifon sıfır kollumu geçirdim beyaz konverslerimi de giydikten sonra geriye birtek makyajım kalmıştı saçlarımı at kurupu yaptım rimel ve şeftali tonlarında ki rujumu da sürdükten sonra hazırdım aşağıya indim. Yağmur da kırmızı ispanyol pantolon ve siyah kısa kollusunu kombin etmiş saçlarını da serbest bırakmıştı. Kapıdan çıkarken ikimizde çantalarımızı aldık ve arabaya bindik okula arbayla on dakikaydı. Arabayı da park ettikten sonra okuldan içeriye girdik daha 1. Sınıf öğrencisi olmak biraz tuhaf geldi panoya baktık ve 210 nolu derslikteydik yani bu ikinci kat demek oluyordu. Dersliği bulduktan sonra en arkaya yerleştik Yağmurla tek dileğim o aptalla aynı sınıfta olmamamdı. Herkes farklı farklı yerlere oturdu ilk hocamız da sınıfa girdikten sonra derin bir oh çektim o aptalla aynı sınıfta olmamak çok güzeldi. Hoca kendini tanıttı adı safiyeymiş kendini tanıttıktan sonra da ilk olarak Hukuk kelimesini açıkladı

Hukuk: Toplumsal yaşamı düzenlemek için, uygulanması devlet tarafından yaptırıma bağlanmış kurallar bütününe denir.
Diye devam etti bu dersin adı
ANAYASAL İLKELER miş hoca anlatmaya devam etti tam dalmıştım ki içeriye birden poyraz denen aptal girdi
-Kusura bakmayın hocam ilk günden geç kaldım girebilirmiyim dedi hocada onayladıktan sonra arkaya doğru ilerlemeye başladı tam sol çaprazımıza oturdu sandalyesini geriye doğru hafif kaldırıp bana gülümsedi ve göz kırptı. Sonra da önüne döndü. Kalbimde ufak bir çarpıntı oluştu bu çocuk çok çekiciydi kabul ediyorum.

Bu bölüm biraz gecikti hepinizden özür diliyorum diğer bölümü daha erken yazmaya çalışacağım iyi okumalar :)))

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 28, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SERSERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin