i'll destroy any man who dares abuse my trust.

2.9K 172 223
                                    


***

Bir bar mı? Hem de özgürlüğüne kavuştuğun gece. Bir gay bar? İnanılmazsın, Jimin.

Uzun sayılabilecek güzel parmaklarını sol bileğimde hayalet bir dokunuşla gezdirirken Hoseok'un aklımda yankılanan alaycı cümlelerini bastırıp "Buralara sık gelir misin?" diye sormuştu. Sol dirseğini bar tezgahına dayamış, bacağımı iki bacağının arasında kıstırmıştı ve kalçalarını müziğin ezgisine uyumlu uyuşuk hareketlerle sallarken bana sürtünüyordu. Takınmaya çalıştığı cilveli rolün aksine feci tatlıydı ama her ne yapmaya çalışıyorsa onu bölmedim çünkü bugün benim günümdü. Böyle bir tatlılıkla ödüllendirilmek hakkımdı.

Dokunuşlarıyla birlikte ritme uydurduğu kalçaları boğazımdan yuvarladığım içkilere arkadaşlık ederken içimde yolunu buluyor, gövdemi ve yanaklarımı kendisi gibi tatlı bir sıcaklığa bırakıyordu. Bunu sevmeme rağmen flörtlerine karşılık vermekte epey gerideydim. Çünkü kendi kendime itiraf etmekten hiç hoşlanmadığım halde içeride paslandığımı fark etmiştim.

Yine de bakışlarımı, saatimle uğraşan parmaklarından çekip suratına diktiğimde beklenti dolu bir ifadeyle gerilmiş dudakları o pasların birazını çözdü. İçinde peri tozları barındıran meraklı gözlere sahipti, vücudunun ve hareketlerinin aksine bu gözler ona feci bir tatlılık katıyordu. Onunki kadar olmasa da flörtüz bir tavırla gülümseyip "Hayır," cevabını verdiğimde sürdüğü parlatıcıyla epey pembeleşmiş dudakları büzülmüştü. İçime yeni bir sıcaklık dalgası da bu sayede yayılırken paslanmış yanım biraz daha parıldadı. Bir saniye sonra bileğimi rahat bırakıp iznimi almadan bardağıma uzanması umurumda olmadı bu yüzden. Beni mayhoşlaştırmak ve sıcacık hissettirmek konusunda bardaktaki turuncu sıvıdan daha iddialıydı.

İçeceğimi tek nefeste gözlerini üzerimden çekmeden bitirdikten sonra buruşmak üzereymiş gibi duran suratını suratıma yaklaştırdı. Şimdi tezgaha kolunu değil, kalçasını yaslamıştı.

"Yazık oldu."

Nefesini dudaklarıma üfürerek konuştuğu sırada bana iyice sokulmuş barla aramda kalan küçücük alana girmeye çalışmıştı ama cüssesi buna izin vermeyince yanlışlıkla üzerime düşmüştü. Ezberlenmiş bir hareket ellerimde can bulurken onu göbeğini açıkta bırakan tişörtünün eteklerinden yakalamıştım. Ellerimi belinde hisseder hissetmez sahte bir şaşkınlıkla büyüyen gözleri, usulca dudaklarıma kaydığında duruşunu düzeltmek ya da benden biraz daha uzaklaşmak yerine birkaç saniye öylece bekledi. Alnına dökülen simsiyah, uzun saçlarını kafasını şöyle bir sallayarak savurdu ve ben de o zaman parfümünün kokusunu duydum.

Johnson's baby losyonlarından biri gibi kokuyordu, gülmemek için dudaklarımı ısırdım.

Bunu bir çeşit yeşil ışık olarak algılamış olmalı ki cüssesine ve alanın fiziki yetersizliğine rağmen iznimi almadan dizime oturdu. Tıpkı biraz önce yaptığı gibi bacağımı iki bacağının arasına alırken kalçasını da yanında promosyon olarak vücudumla buluşturmuştu ama bu defa yüzü benimkine bakıyordu.

O böyle yapınca beline sarılı ellerimden birini çözmek zorunda kaldım, öteki de tişörtünü değil de kumaşın yeterli gelmediği kısımları, tenini buldu. Parmak uçlarım gövdemdeki ateşin benzerini ağırlayan tenine değer değmez bir refleksle yerinde dikleşip tekleyen nefesini viski kokusuyla birlikte dudaklarıma yolladı. Bu defa gülümsememe engel olamadım.

Kendime hakim olamadan "Burada mı çalışıyorsun?" diye sordum, neyi kastettiğimi pekala anlamış gibi bu sefer de burnunu dikleştirdi. Kaşındaki ve dudağındaki piercing mekanın ışığında parlarken gözlerime bakmadan "Vurgulamanı beğenmedim." dedi, "Evet desem gözünde değerim düşecekmiş gibi geldi."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 31, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Seven Seas Of Rhye ° BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin