Omuzumu deşen parmakları tutup tek tek kırmamak için sinirle gözlerimi açtım.
"Ne var Giray?" Alınmış gibi bana bakarak konuştu. "Aşk olsun Âlâ, sen üzerime atlayıp beni uyandırırken ben sana böyle mi yapıyorum?"
"Bir kere seni uyandırmamı Yeşim teyze istiyor. Benden başka herkesi fırçaladığın için kadın yanına gelmeye çekiniyor."
"Ha annem seni kullanıyor yani. İyi oldu bunu öğrendiğim," diye homurdandı.
"Hadi uyanırsan seni kahvaltıya götüreceğim," diyerek gözlerimi aniden açmamı sağladı.
"İşin yok mu senin?" Sesimin küskünce çıkmasına engel olamamıştım. O da anlamış olacak ki şefkatle gülümsedi.
"Fıstık gerçekten o gün çok yoğundum."
İki hafta önce yine bende kaldığında onu kaldırıp kahvaltıya gitmek istemiştim. Ama beyefendinin çok önemli bir işi olduğu için beni reddetmişti. Biraz sinirli bir şekilde.
Tekrar Giray'a odaklandığımda omuz silktim. Kafasını yukarı kaldırıp bir şeyler mırıldandı. Ne dediğini anlamasam da sabır istediğini anlamak çok zor değildi."Hadi fıstık hazırlan," diyerek odadan çıktı. Sırıtarak yataktan çıkıp dolabın kapağını açtım. Üzerimdeki askılı pijamayı çıkarıp sütyenle kaldığımda ne giyeceğimi seçmene çalışıyordum. Kapı aniden hızla açılınca irkilsem de belli etmemeye çalıştım.
Giray başta baka kalsa da hızlıca toparlanıp arkasını döndü.
Utanma Âlâ. Seni denizde bikiniyle gördü. Bir farkı yok.
"Pardon.""Önemli değil de ne oldu böyle kapıyı kırarcasına girdin? Bir süre duraksadıktan sonra elini ensesine atıp kaşıdı.
"Unuttum," dediği an bastım kahkahayı.
Homurdana homurdana odadan çıktığımda ben hâlâ gülüyordum.
Dolaptan siyah puantiyeli bir elbise alıp hızlıca üzerime geçirdim. Altıma siyah ince çorap giyerek soğuğu biraz engellemeye çalıştım. Dolabın altından siyah topuklu botlarımı giydim. Saçlarımı topuz yapıp deri ceketimi giydim. Sırt çantamdan siyah küçük çantaya hızlıca eşyalarımı geçirip odadan çıktım.Makyajı arabada da yapabilirdim. Topuk sesini duyan Giray bana dönüp bir süzdü.
"Bu soğukta kendine şu işkenceyi yapıyorsun ya," diyerek kafasını iki yana salladı.
Gözlerimi devirip cevap vermemeyi seçtim. Koltuğun yanındaki ceketini elime alarak ona ilerledim. Ceketi elimden almak yerine arkasına döndüğünde ceketi giydirdim. Konsolun üzerinde duran telefonunu da aldığında evden çıkmaya hazırdık. Kapıyı kilitleyip anahtarı bana verdiğinde anahtarımı çantama attım. Asansöre bindiğimizde zemin kata basacakken -2'ye bastığında arabasını garaja park ettiğini anladım. Sessizce arabaya bindiğimizde kemerimi taktım. Giray kemerini takarken çantamdan rimeli çıkardım ve aynayı indirdim. Tip tip bana baktığını hissetsem de bakmadım. Rimeli dikkatlice sürüp çantamdan kırmızı ruju çıkardım. Giray'ın en gıcık olduğu şeyler listesinde kesinlikle ilk üçe girerdi. Kırmızı ruj sürmeme ciddi anlamda gıcık oluyordu. Bilerek hızlıca fren yaptığında rujum taştı."Yanlışlıkla oldu," derken o kadar sırıtmasa belki gerçekten inanabilirdim. Söylene söylene ıslak mendil almak için torpidoyu açtığımda gördüğüm silah duraksamamı sağladı. Giray hafifçe bana bakarak tepkimesi ölçmeye çalışıyordu. Silaha takılmadan ıslak mendili aldım. İçinden bir tane alıp paketi tekrar torpidoya koydum. Kapağı kapatıp sakince rujumu sildim.
"Bana da öğretsene," dedim bir anda. Anlamayarak kaşlarını çattı.
"Neyi?"
"Silah kullanmayı," dedim oldukça normal bir şeyden bahsedercesine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHVENİŞER +18
Teen FictionBazen kalbin söylediğini akıl dinlemez. Bazense aklın söylediğini kalp dinlemez. Yanlış olacağını, tehlikeli olacağını bile bile yapmak istersin. Ani bir kararla yataktan kalkıp odadan çıktım. Yan odanın kapısını çaldım. Çok geçmeden gelen ayak sesl...