4.BÖLÜM AĞIR SÖZLER

232 11 3
                                    


Zil çalıyordu.Ders çok çabuk bitmişti.Hoca çıkar çıkmaz Barış yanıma geldi.Elimi tutarak yerimden kaldırdı(Ne elimimi tutmuştu yok artık.Rahatlık sınırlarını aşmaya başlamıştı.)Elimi hızla çekmeye çalıştım ama buna müsaade etmedi.Hatta daha sıkı tutmaya başladı.

Rüzgar ve Beste'nin yanına geldiğimizde kafamı yerden kaldıramıyordum. Ne kadar görmesem de Rüzgar'ın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.Barış benim de onlarla geleceğimi söylemişti.Aslında "Hayır olmaz o bizimle gelemez ."gibi olumsuz tepkiler bekliyordum.Fakat beklediğim olmadı.Rüzgar'ın "Hadi gidelim" demesiyle dışarı çıkmamız bir oldu.

Önümüzde iki tane biri kırmızı diğeri siyah renginde üstü açık araba vardı.Rüzgar iki eli cebinde arabasına ilerlerken"Ayrı ayrı gidelim."demişti.Beni yanında istememesi bence gayet normaldi.Barış"Olur."diyerek arabasının kapısını açıp şoför koltuğuna yerleşti. Bense aptal aptal bakıyordum.

Rüzgar hızlı bir hamleyle  beni kolumdan tutup arabasına götürdü. Sonrada vurgusuz bir şekilde"Bin."dedi.Tepki bile veremeden arabaya bindim.Beste kaşlarını çatarak Barış'ın arabasına bindi .Barış'ın ağzından tek çıkan "Bizim mekana gidiyoruz  okey "Bunu tabiki de bana söylemiyordu. Rüzgar " evet"anlamında başını salladı.

                                                                               ***

Havada gerginlik seziyordum.Ne olabilirdi başka.Beste'le gitmek varken neden ben?.Ne geçiyordu ki aklından.Ani bir frenle arabayı durdurdu.Korkmadım desem büyük yalan olur.Arabanın koltuğuna iyice yerleşip bana döndü.Bense  ona bakamıyordum.Kafam önümde parmaklarımla oynamakla meşguldüm.

"Neden durduk."dedim.Usulca ona dönerken.Sesim olabildiğince titreyerek dudaklarımın arsından çıkmıştı.

"Burslu senin derdin ne?"dedi .Kaşlarını çatarak.(Böyle daha karizma olmuştu.Fakat ilgilenmem gereken bu değildi.

"Benim derdim falan yok.Ayrıca adım -"

"Adın Mısra biliyorum.Senin adın falan umurumda değil.Dünden beri sinirlerimi bozmayı nasıl başarıyorsun bilmiyorum ama artık şunu yapmayı kes.Senin Barış'ın yanında ne işin var.Bir de hiç utanmadan bizimle geliyorsun.Paran var mı?Ya da dur.Yiyecekin içeceksin hesabıda Barış'a mı ödeteceksin?.Ha eğer yetmez diyorsan taksi paranıda ben vereyim.Özür dilerim düşünemedim senin taksiyle ne işin olur.Sen şu dolmuşta yer bulmak için kendini parçalayanlardansın demi?.Çok acınası duruyorsun.Göstermeye çalıştığın cesarat yada yapmaya çalıştığın her ne ise ezikliğini gölgelemiyor.Bence bir an önce bu ok-"Sözünü kestim.Dedikleri bende soğuk duş etkisi yaratmıştı.

"Kes.Konuşma artık.Cidden hastalıklısın sen.Bence bir an önce tedavi olmalısın. Şizofren düşüncelerini kendine sakla.Ayrıca kimin yanında olduğum seni hiç ilgilendirmez. Taksiylede de giderim dolmuşlada.Sana fikrini sordum mu ben.Ne bekliyorsun arabana bindim, burda durduk ve sen ağzına geleni saydın diye  haklısın deyip  özür mü dilemeliyim. Çok beklersin.Okuldan da gitmiyorum ben onun için çaba harcadım.Bir küstahın lafıyla hayallerimden vazgeçecek biri değilim ben .Bunu o küçük beynine kazı.Çünkü bu son söyleyişim.Kusura bakma senin egonu tatmin etmeli ve yüceltmeliydim değil mi ama yapmıycam."Sesim inanılmaz derecede güçlü çıkıyordu. Bu korkusuzluğum beni bile şaşırtmıştı.Kendimi hiç böyle görmemiştim sanırım damarıma basmıştı.

Ona konuşma hakkı vermeden arabadan indim.Hızlı adımlarla yürümeye başladım.Gözlerimdeki yaşlara engel olamıyordum.Gururumu ayaklar altına almıştı.o can çekişirken ağlamamak imkansızdı.Hala arabasıyla peşimden geliyordu.Onu görmek şu an isteyeceğim en son şeydi.

Telefonum titreşiyordu.Barış,doğru ya biz okulu asmıştık ve bir mekana gidiyorduk.Bir şeyler yapacaktık. En azından öyle olması gerekiyordu.Oysa şimdiki halim.Kendimi çok kötü hissediyordum. Neyim vardı benim böyle? Ayaklarım beni taşıyamayacak hale gelmişti. Oh çok güzel şarjımda bitmişti(!)

Rüzgar'ın artık beni takip edememesi için ara sokaklardan birine girdim. Sessiz ve tenhaydı. Evet artık onu göremiyordum. Bu daha iyi hissettirmişti. Duvara yaslanıp ellerimi yüzme kapadım. Nasıl göründüğümün bir önemi yoktu. Sadece ağlamak istiyordum...

"Hey oğlum fıstığa bak."

"Hadi gel bakalım şu ceylana.Aman ha ürkütmeyelim."

Ellerimi yüzümden çekip sesin geldiği yöne baktım.Fıstık-ceylan-ürkütmeyelim. Beynim bu sözcükleri kabul etmiyordu. İki sapıkla bir ara sokaktaydım. Niyetlerini anlamak için bir beyne bile ihtiyacım yoktu. Yerimden kalkıp koşmaya başladım. İğrenç cümleler peşimden geliyordu. Tiksiniyordum ama en önemlisi bir an önce buradan çıkmazsam başıma gelecekleri biliyor olmamdı.

,Talihsizlik peşimi bırakmamakta ısrarcıydı.Önümdeki kocaman taşı görmemle birlikte yere düştüm.Canım fazlasıyla acıyordu ama bunun umurunda olmaması gerekti. Üzerime doğru geliyorlardı. Çığlıklarımı duyan hiç kimse yok muydu ?

YOK ARTIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin