küçük bir uyarı biraz uzun ve sıkıcı olabilir yani ona göre okumanızı tavsiye ederim lksamdlamxlaslsx
luz ispanyolca bir kelimedir ve ışık anlamına gelir
luzia ise yalnızlığı seven kimse demektir aynı şey değil yani
***
uzun kemikli elleri vardı. gecemi aydınlatacak kadar beyaz bir teni ve sanki ışıldayan tenine inat siyah saçları. en çokta saçlarını severdim. o kadar güzeldi ki insan ellerini saç tutamlarının arasına geçirmek istiyordu. yumuşacık olduğu dokunmadan belli oluyordu.
güzeldi. ressamın tuvale çizemeyeceği, yazarın sözcükler ile betimleyemeceği, tanrının sanki onu farklı diğer insanları farklı yaratmış türden bir güzelliği vardı. sanki yıldızlar onun gözlerinden alınmış, teninin parlaklığı ay'a verilmiş, gülüşünün sıcaklığı güneşi kıskandırıyor gibiydi.
benim gözümde güzeldi. benim kalbimde güzeldi. ona her baktığımda sobanın içine atılmış bir odun gibi hissetmeme neden oluyordu. bana her baktığında suyun altında nefes almaya çalışıyormuş gibi nefessiz kalmama sebep oluyordu. kalbimin ritmini bozabilen tek kişiydi.
o notalara ve piyanosuna aşıktı ben de ona.
ilk aşkıydı piyanosu o ise benim.
ve onun piyanosuna olan aşkına aşıktım biraz da. müziğe olan tutkusuna, kendine yarattığı dünyasına ve kendini ifade ediş şekline aşıktım.
onu ilk gördüğümde uzun kemikli elleri bastığı her notada bir şeyleri bağırıyor gibiydi. her nota bir bağırış her bağırış bir yardım çağrısıydı. başta kapattığı gözleri sonda gülerek açıyordu. içinde bir şeyler ile savaşıyor ve bunu müziği ile yeniyordu.
yoongi müziğe aşıktı. o müziğin insan haliydi. notalardan oluşan bir ruhu vardı.
kendini notalar ile ifade eder duygularını yazdığı şarkılar ile dile getirirdi.
o gün piyanosunda bastığı her nota kalbime ve beynime bir hançer ile kazınmış gibiydi. saatler geçti. günler ve haftalar geçti ama bastığı hiçbir notayı unutamadım. sanki bir şeyler anlatıyor gibiydi. bir hikaye. ve anlattığı hikayede tıkılı kalmıştım.
yazdığım her şiirde aklıma geldi. sonradan yazdığım her şiir onun hakkında oldu.
o notalardan oluşuyordu ben ise kelimelerden. birleşince bir şarkı olabilirdik ama bunu asla bilemeyecektim. çünkü ben onun her konserine giden sıradan bir okul arkadaşıydım ki beni tanıdığından bile şüpheliyim.
o benim dünyam iken ben onun hiçbir şeyi olmamak biraz canımı acıtsa bile ondan gelen acının ayrı bir tatlılığı vardı.
bazen üzüldüğünü fark ediyordum. ama etrafındaki kimse bunu fark etmiyor ya da umurlarında olmuyordu. çok konuşan biri de değildi. aynı benim gibi. sürekli yazar durur ve sessizliğini korurdu. insanlar ile iletişme geçmeyen tarafı da çok fazla bana benzediğinden sanki tanrı onu benim için yaratmış gibiydi.
arada okuduğu kitapları görüyordum. koşup alırdım ne okuyor diye. çünkü biliyordum ki okuduğu, yazdığı her şeyde kendinden birer parça bulmaya çalışıyordu. ve ben onun parçalarını toplayarak onu bulmaya çalışıyordum.
deniz gibi hissettiriyordu bana. su gibi saydam gözükse bile içinde keşfedilmeyi bekleyen milyonlarca şey vardı. ve kendisi çıkarıp vermezdi birinin onun duygularına dalış yapmasını bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
luz ➸ sope ✓
Fanfictiono notalardan oluşuyordu ben ise kelimelerden. birleşince bir şarkı olabilirdik. 16|