Bölüm 15

3.2K 170 9
                                    

Hayat bazen sizi uyduruk bir kahve falından medet umar hale getirebiliyordu. Fincandaki telve kalıntılarının bıraktığı şekiller sizi yepyeni bir umut dünyasına sürükleyebilirdi. Hayatımda kendimi kandırmam için daha güzel bir sebep olamazdı, şekillere göre o da beni seviyordu. Öyle demişti Ayşe teyze 'O da seni seviyor ama çekiniyor, daha zamanı var. '

Kaç zamansa beklerdim, Ayşe teyze de anlamıştı.Gülümseyerek bana baktı. 'Çok seviyorsun belli, inşallah olur kızım. Bu kahve işler yalan tabii sen inanma ama ne demişler, fala inanma falsız kalma.'

Gülümseyerek onayladım, ama benim için çok geçti Ayşe teyze. Fal da olsa umut tohumları içime ekilmiş, kanser gibi hücrelerime yayılmıştı. Özür dilerim senden sevgili Jane Austin, Elizabeth'in askeri olamadım. Gururumu ne zaman kaybettim bilmiyorum, kendime çok da kızıyorum ama engel olamıyorum. Beni resmen arabadan kovmuş olsa da, gelip seviyorum dese kollarına koşardım. Bunların hepsi hayaldi tabii, olasızlıkları düşünüce yüzüm düştü, Ayşe teyze de hemen fark etti.

'Sen sıkma canını güzel kızım, her şey olacağına varır, nasip kısmet işi bunlar.' Dedi ve yatmaya gitti.

'Zaten Oğuz'un sana olan ilgisini anlamak için fala gerek yok, devamlı seni sormasından belli.'

Başımı iki yana salladım.'Hayır Hülya ilgisinden değil, bunların başıma gelme sebebini kendi görüyor o yüzden vicdan yapıyor.'

'Neyse görürsün sen de yakında' diyerek beni geçiştirdi ve yemek yapmaya koyuldu.

Yemeklerimizi yedik ve ben Hülya'ya bulaşıkları yerleştirmeye yardım ederken dışardan bir miyavlama sesi duydum.

'Hülya duydun mu? Yavru bir kedi var galiba, ona süt götüreyim mi?'

'Olur canım götür, ben hallederim burayı.'

'Tamam hemen götürüp gelirim' dedim ve sütü bir kaba koyup dışarıya yöneldim. Eğer saat erken olsaydı markete gidip mama alabilirdim ama saat geçti.

Yavru kediyi güç bela arabanın altından çıkartmıştım. Ben onun tüylerini okşarken o da sütünü içiyordu ama çok zayıftı, özel bakıma ihtiyacı vardı.

Eve koşup Hülya'ya bir süre evde misafir edip edemeyeceğimizi sorduğumda kabul etti ve tekrar kediyi almak için dışarı çıktığımda Sarp'ın kucağında buldum. Kucağına almış okşuyordu.

Beni görünce gözleri bende takılı kaldı, bir süre bakışları üzerimde oyalandı.

Kahretsin, beni bu kadar incelemesini istemiyordum. Belki haberlerde görmüş olabilir diye gerildim.

'İyi akşamlar, ben de kediyi alıp eve götürecektim.'

Gülümseyerek kucağındaki yavru kediyi bana uzattı. 'Öyle mi? Sahiplenecek misiniz?'

Omzumu silktim, Hülya'lar sahiplenmezse de mutlaka birini bulacaktım. Böyle ortada bırakamazdım. 'Evet, muhtemelen. Duruma göre bakacağım.'

'Al bakalım' dedi ve bana uzattı.

Elleri elime değince elektrik çarpmış gibi çektim. Elinin elime değmesini istediğim, bana böyle bakmasını istediğim adam bu değildi. Hemen eve kaçmam lazımdı.

Askerin YazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin