Yeni Yıldız [Yarı Texting]

[19]

Medyadaki Çınar.

***

Gökdeniz: Çınar benim dersim bitti.

Çınar: Yaklaştım sayılır, 15 dakikaya oradayım.

Gökdeniz: Tamam sen gelene kadar ben de ikimize kahve alayım.

Gökdeniz: Kahveni nasıl istersin?

Çınar: Farketmez.

Gökdeniz: Pekii

//Görüldü

***

Tek omzuma astığım çantayı düzeltip kampüsten çıktım. Üniversitenin kafesine giderken arkamdan adımın seslenilmesiyle arkamı döndüm. "Sonunda Gökdeniz beyi görebildik," diyerek yanıma geldi Bora. "Gün boyu gözlerim seni aradı, nerelerdesin sen?"

"Yetiştirmem gereken ödev vardı o yüzden ders aralarında bahçeye inmedim kanka."

Bora, Üniversitede tanıştığım en yakın arkadaşlarımdan birisiydi. Farklı bölümlerden olduğumuz içinde pek karşılaşamıyorduk.

"Anladım bro, nasıl gidiyor mankenlik işleri?" diye sordu.

"Güzel gidiyor. Kahve alacağım ben ister misin sen de?"

Kolunu omzuma atarak, "Hayır demem. Bir dersim daha var anlayacağın daha buralardayım. Senin dersler bitti mi?" diye sordu.

Küçük adımlarla sohbet ederek yürümeye başladık. "Bitti benim."

"İşin yoksa beklesene beni bir şeyler yaparız?"

"Çok isterdim ama bugün olmaz. Bir markanın yeni kreasyonunun yüzü olacağım onun çekimlerine gideceğim." dediğimde yüzü asılmıştı ama hemen toparlayıp yüzüne gülümsemesini yerleştirdi.

"Senin adına çok sevindim. Biz de başka zaman buluşuruz." diyerek omzumdaki kolunu çekti.

Kafeye girdiğimizde ufak bir sıra vardı. Sıraya geçtiğimizde Bora'nın kolumu itiklemesiyle ona döndüm. "Senin eski manita arkadaşları ile oturuyor," dedi.

İşaret ettiği masaya baktığımda Özde ile göz göze geldik. Başımla selam verdikten sonra Bora'ya döndüm. "Mutlu görünüyor, iyi bir şekilde ayrıldığımız için mutluyum." dedim.

Sıra yavaş yavaş bize gelirken Bora, "Sen fenomen olduğunda pişman olacak bak gör," dedi.

"Özde öyle bir kız değil. Zaten güzel kız istediği her erkeği elde edebilir."

"Orası öyle."

Sıra bize geldiğinde kahvelerimizi sipariş verip hazırlanmasını bekledik. "Üçüncü kahve kime?" diye sordu Bora.

Sarı saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp "Patronuma," diyerek gülümsedim.

"Patronun ile konuşda beni de alsın," diyerek kendini göstererek devam etti. "Bak, bak iyi bak, senden daha yakışıklı ve fotojeniğim. Bu cevher kaçmaz ben söyleyeyim," diyerek gülmeye başladı.

"Evet yakışıklısın ama benden daha yakışıklı değilsin kardeşim." diyerek güldüm. Kafeden çıktığımızda karşımda Çınar'ı bulmayı beklemiyordum.