İksir Dükkanı

311 25 12
                                    

Eurielle - City Of The Dead

"Alen! Drew'in yanına uğrayıp bana biraz Langon getirebilir misin?"

Aşağıdan bana seslenen Zora'nın sesi ile katlamakta olduğum kıyafetleri yatağımın köşesine bıraktım ve aşağı katta bulunan Zora'nın yanına gitmek için merdivenleri inmeye başladım. Bir yandan da sorusunu cevapladım.

" Olur, istediğin başka bir şey var mı?"

"Hayır, bu kadarı yeterli. Girişteki çekmecelerin oraya parayı bıraktım."

Zora bunu söylerken hanın mutfağının kapısında belirmiştim. Karşıda bulunan masalara bir göz attım. Yaklaşık beş veya altı müşteri vardı. Normalde Zora bu kadar müşteri ile baş etmekte zorlanmazdı lakin bugün Hannah rahatsızlandığı için gelememişti ve bu da Zora'yı biraz zorluyordu.

"Tamamdır, birazdan burada olurum."

Girişte bulunan çekmeceden parayı alıp çıkışa ilerledim ve kendimi Mangos Meydanındaki kalabalığa bıraktım. Drew'in mekanı buraya o kadar da uzak değildi oraya varmam uzun sürmezdi. Elimde bulunan paraları kırmızı elbisemin kuşak bölümüne kıstırıp yoluma devam ettim.

Yaklaşık on dakika sonra Drew'in kapısının önündeydim. Yavaşça kapıyı açtım ve üzerinde bulunan çanın çalmasına sebep oldum. Bu ses garip bir şekilde hoşuma gidiyordu.

"Hoşgeldiniz, nasıl yardımcı olabilirim."

Sırtı dönük bir şekilde raflara kavanozları yerleştiren Drew benim yüzüme bakmadan beni karşıladığında hafifçe gülümsedim

"Her zaman ki gibi hoş kokuyorlar." deyip derin bir nefes aldığımda tanıdık bir ses duyan Drew hemen arkasına döndü ve bana gülümsedi.

"Hoşgeldin, Alen."

"Hoşbulduk" deyip bende ona gülümsedim.

Drew ve Zora çocukluk arkadaşıydılar. Bu yüzden genelde han da bir eksiklik olduğunda hemen Drew'den alırdık.

"Söyle bakalım sana ne lazımdı?"

Drew'in sorusuyla buraya neden geldiğimi hatırladım ve kuşağımdaki paraya yöneldim aynı zamanda da sorusunu cevapladım.

"Bana bir miktar Langon verebilir misin?"

"Tabiki"

Dükkanın arkasında bulunan kilere ilerledi ve bana bir sepet Langon getirdi. Burada bulunan yemeklere hala alışmakta zorlanıyordum ama bu meyve gerçekten lezzetliydi. Elimde bulunan parayı uzattım ve sepeti Drew'in elinden aldım.

"Teşekkür ederim, Drew."

"Rica ederim. Zora'ya selam söyle" deyip beni uğurladığında kapıdan çıkarken ona seslendim.

"Tamamdır, söylerim."

Zora'nın yanına dönmek için hanın yolunu tuttum. Tam o sırada meydanın orta kısmından bir kaç kız çığlığı ve hararetli bir şekilde konuşan insan topluluğunu fark ettim. Bu da neydi şimdi? Tam olarak ne olduğunu anlamak için o tarafa yöneldiğimde bana doğru gelen birisini gördüm.

Dur bir dakika! Birisini değil birden fazlasını. Adamın peşinde bir grup vardı. Hırsız mıydı yoksa? Kim kalabalık bir meydanda bir şey çalmak için gündüz vaktini seçerdi ki?

Yolun ortasında bulunduğum için bu işten benimde zararlı çıkma payım fazlaydı bu yüzden kenara çekilmek için hamle yaptığım sırada bu tarafa doğru koşan erkek ile göz göze geldim. Tam gözlerimin içine bakan tanıdık siyah gözler ile adeta olduğum yere çivilendim. Onun burada ne işi vardı?

GÜNEŞ KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin