Yang Jeongin
Yatağımda uzanmış eski bir arkadaşım olan Chan'ın gelmesini bekliyordum, beş dakika oradayım demesinin üstünden yarım saat geçmişti ve ortalıkta yoktu.
Tam telefonu çıkarıp onu arayacakken kapının çalmasıyla seri adımlarla kapıya ilerledim.
"Sonunda Chan- Hwang?" elini dudaklarına götürüp sessiz ol işareti yaptıktan sonra beni ittirip içeri girdi ve kapıyı kapattı.
"Burası benim evim?"
"Ne yapabilirim yani?"
"Evimden def olabilirsin mesela Hwang." derin bir nefes alıp başını iki yana salladı.
"Ölmek için fazla yakışıklıyım tamam mı ayrica evde sağlık çantası falan var mı güzel yüzüm mikrop kapsın istemem." gözlerimi her iki santimde bir açık yara olan yüzünde gezdirdikten sonra bir şey demeden banyoya gittim.
Arkamdan geldiği hissettiğim için geri salona girmeden kendi odama yöneldim ve içeri girdim. Gözlerimle yatağı işaret edip sağlık çantasını masamın ustune koydum ve bir kaç krem ve pamuk alıp eline tutuşturdum.
"Sahi ne oldu yüzüne, bir benimki kadar olmasa da fena benzetmisler seni." sinir bozucu gülüşüm dudaklarımdayken konuşmam amacıma ulaşmamı sağlamış ve onu sinirlendirmisti.
"Heveslenme senden daha iyi dayak attılar Yang."
"Tüh bir dahakine daha fazla güç kullanmalıyım desene sen."
"Hıı aynen 10 adam tarafından sıkıştırıl da ben o zaman görürüm seni."
gülüp hâlâ elinde çevirip durduğu pamuğu işaret ettim.
"Hadi tüm gün suratını temizlemeni bekleyemem, çabucak hallet işini sonra defol git evimden."
"Ben de senin evine meraklı değilim herhalde, o kadar gitmemi istiyorsan gel de yardım et."
"Kendi işimi kendim göremem diyorsun yani?"
"Sus ve yardım et Yang."
Oflayıp yatağın önüne sandalyeyi çektim ve pamuğa döktüğüm ama adını bilmediğim kahverengimsi sıvıyı kaşındaki yarığa götürdüm. Pamuğu değdirmeden kendini bağırarak yatağa doğru bırakan Hyunjin'e göz devirdim.
"Daha değirmedim bile Hwang, bu kadar çok mu korkuyorsun cidden?"
"Ha değirmemiş miydin? Psikolojik korku değil devam et."
"Bana emir verecek konumda değilsin?" deyip tek kaşımı kaldırınca oflayıp elimi tutup kaşına geri götürdü.
"Hadi Yang yap şunu da bitsin sen de kurtul ben de. "
Tekrardan göz devirip yavaşça kaşını ve ardından yüzündeki yaraları temizlemeye koyuldum. En son sıra patlamış ve piercingli dudağına gelince yutkundum ve gözlerine ardından tekrar dudaklarına baktım.
Pekala, bunca zaman ondan nefret ettiğimi söylesem de geçen yıl fark ettiğim sey tam olarak ondan hoşlandığımdı. Ona olan nefretim başta gerçek de olsa zamanla onu, nefretimi de etkisiyle, hayatımın merkezi yapmam ondan hoşlanmamı oldukça mantıklı kılıyordu.
Sonuçta her an onu ve ondan gelebilecek hareketleri düşünüyorum.
"Ne oldu Yang çok mu kötü dudağım kesmek zorunda mı kalacaksın?"
Gözlerimi dudaklarından ayırıp güldüm. "Hayır Hwang ama başka bir şeyini kesmek zorunda kalabiliriz."
Gözlerini belertip açılan ağzı yüzünden kanamaya başlayan dudağının üstüne parmağını götürdü ve acıyla inledi.
"Bu kadar drama sevmesen olmaz değil mi? Bak yine patlattın güzelim dudağını."
"Güzelim dudağım?"
"Lafin gelişi Hwang." diyip yakalanma endişesiyle batikonlu pamuğu dudagina sertçe bastırdım ve karşılığında büyük bir inilti kazandım "Ay pardon canım çok mu sert oldu?"
"Elinin ayarını sikeyim Yang!"
"Kendim yaparım diyorsun yani, ne güzel buyur." Uzattığım pamuğu elinin tersiyle bana geri itti.
"İşini yapsana sen."
Göz devirdim "Çok konuşmasana sen?"
"Sustum naparsan yap."
"Trip mi atıyorsun şimdi de? Harika hem gel evimde bana emir ver hem trip at."
Hâlâ tek bir kelime etmeyince nefesimi sesli bir sekilde dışarıya verip dudağını temizlemeye koyuldum. Pamukla işim bitip kremi sürmeye başladığımda dudağına parmağım her değdiğinde kalbim iki saniyeliğine atmayı bırakıyordu.
İşim bittiğinde arasında pek de mesefa olmayan yüzlerimiz sayesinde yanaklarının üzerindeki hafif pembelikleri görebiliyordum. Yüzlerimiz hâlâ aynı mesefadeyken konuşmasıyla gözlerim dudaklarına kaydı.
"Evine izinsiz dalmamalıydım pardon." ona biraz daha yaklaştım "Hatanı bilmen güzel Hwang ve ben de özür dilerim."
"Ne için?"
Elimi dudağındaki yarada gezdirip parmağımı çenesine koyup yüzünü daha da yakına çekerken cevap verdim. "Fazla bastırdığım için, aniden sinirlendim kusura bakma."
Dudaklarını yalamasıyla biraz daha orada oyalanıp gözlerine çevirdim bakışlarımı. Dudaklarıma inmiş gözleri yorgun ama parıltı doluydu.
"Sorun değil Yang kızmadım, sanki hic yapmadığın şey."
"Doğru, peki birazdan hiç yapmadığım bir şeyi yaparsam kızar mısın?"
Tek kaşını kaldırıp gözlerime baktı. "Nasıl bir şey olduğuna bağlı."
Kafamı salladım "Anladım, bakalım kızacak mısın o zaman." ve zaten arasında bir parmak olan yüzlerimizin arasındaki mesafeyi yok edip dudaklarına kapandım.
Fazla zaman geçmeden bana karşılık vermesiyle duraksasam da onu öpmeye devam ettim. Elleri boynumda benim ellerimden biri ise ne zamandır gözümün kaldığı belindeydi.
Uzun sürmeyen öpücüğün ardından alnımı alnına yasladım.
"Kızdın mı?" sözlerimden sonra gozlerime kısa bir bakış atıp bu sefer o dudaklarımı güzel dudaklarıyla örttü.
"Cevabını aldın mı?"
"Sanırım aldım Hwang."
Alınlarımız hâlâ birbirine yaslıyken uzanıp dudağının kenarını öptüm.
"Biliyor musun Hwang, ben hoşlanmadığım birini öpmem."
"Ah bilmiyordum Yang demek öyle, peki sen benim hoşlanmadığım birine karşılık vermeyeceğimi biliyor muydun?"
Güldüm "Öğrenmiş oldum Hwang." ve bir kere optukten sonra bile bağımlılık yapan dudaklarını tekrar öpmeye başladım.
__
merak edenler için:
Jeonginin kapıyı açmamasıyla kapının üstündeki yedek anahtarı alıp içeri giren Chan "Jeongin? Uyudun mu be çocuk işten çıkamayıp altı üstü bir iki saat geç kaldık. Gençlik ölmüş ya..." diye söylenerek Jeonginin odasına ilerliyordu.
Kapının önüne geldiğinde ses çıkartmadan içeri girmiş ve Hyunjinin üstüne bir bacağını atarak uyuyan Jeongini ayrıca etraftaki batikonlu pamukları gördü.
Kafasını iki yana sallayıp pamukları ve dağınıklığı topladı, çöpe atıp buraya geldiğinde kaldığı odaya girdi ve sabah gencin ağzını yoklamayı kafasina not edip kitabını okumaya başladı.
__