İyi okumalar!
***
"Yirmi dört saat boyunca telefon yok, internet zaten yok. İnsanlarla olay çıkarmamaya çalış, çünkü burası biraz korkunç bir yer ve senin gibi küçük kızlar için ürkütücü sonuçları olabilir."
"Ben başımın çaresine bakabilirim, bayım..." diye mırıldandım adamın iğrenç yüzüne bakarak. Bu adamı daha ilk bakıştan sevememiştim, ama kadın doktor beni buna teslim ederek gitmişti.
"Bir şey sorabilir miyim?" diye sordum sessizce yürümeye devam ederken. Adam kafasını evet anlamında salladığında "Mieczsylaw Stilinski burada mı?" dediğimde yüzünü buruşturarak "O ne biçim bir isim be?!" dedi.
Parmaklarımı bir birine geçirerek "Stiles Stilinski. O burada mı?" dediğimde bakışlarını bana çevirdi. Kaşının biri kalkarken "Onu nereden tanıyorsun?" sorusuyla "Çünkü o benim arkadaşım..." diye cevap verdim ona dik dik bakarak.
"Heaven?"
Tanıdık ses kulaklarıma dolarken yüzümde gülümseme belirmişti. Bakışlarımı yavaş yavaş çevirdiğimdeyse onu görmüştüm. Sonunda... Sonunda karşımda duruyordu.
Beni gördüğünde o da gülümsemişti, ama yanındaki adamla benim yanımdaki adam garipçe bir birilerine bakıyorlardı. Bizse onlara aldırmadan bir birimize doğru koşmaya başladık.
Sonunda ona kavuşmuştum aslında. Elleri belimi tamamen kavrarken, ben de onun boynuna sarılmıştım. Kalp atışlarını yeniden duymak o kadar güzeldi ki...
Ama bu çok az sürmüştü. Kollarımın zorla ondan ayrılmasıyla birlikte ellerim havada kalmıştı. Biri belimden tutarak beni çekiyordu, ve aynı şekilde Stiles'ı da.
"Hayır, bırak beni! Heaven!" diye bağıran Stiles'a doğru atlamaya çalıştım, hatta adamı kenara bile itmiştim. Ona doğru koşup elinden tutmak isterken, boynuma bir şeyin saplanmasıyla yerimde kalmıştım.
"Hayır, bırak onu seni aşşağılık!"
Stiles'ın bağırmaları odada yankılanırken gözümde yavaş yavaş kayboluyordu. Gözümün önündeki odaya onu götürdüklerinde olduğum yerde sadece donarak onu izlemiştim. Bedenime verilen ilaçın etkisi çok azdı, ama bunu belli edersem doğaüstü olduğum anlaşılırdı.
"Tamam, minik aşk kuşları, tiyatro bitti." diye mırıldandıktan sonra adam kolumdan tutarak, beni ayağa kaldırdı. Rol yapıyor, sanki başım dönüyormuş gibi yapıyordum. Ama hala Stiles'ın öfke dolu sesini ve tehditlerini duyabiliyordum.
Adam beni yatağa oturttuktan sonra bir kaç saniye beni süzerek dışarı çıktı. Çıktığı an hemen yerimden kalkmıştım. Başım biraz dönse bile insanı bayıltabilecek ilaç bende kolay kolay etki etmeyeceğini biliyordum.
Stiles'a sonunda sarılabilmemin heyecanıyla yastığını elime aldım. Ama hala ona bunu verememiştim. Ve biliyordum ki, bu olmadan o gece uyumayacaktı... O yüzden bu gece de bana uyku olmayacaktı.
***
(Yazardan)
Yaka paça içeri atılmasıyla birlikte sinirle adamın üzerine yürüyerek "Hepinizi mahvedeceğim! Sevgilimi rahat bırakın sizi adi herifler!" diye bağırdı, ama adam hiç oralı bile olmamıştı. Kapıyı onun yüzüne kapattıktan sonra ortadan kaybolmuştu.
Ama Stiles hala küçük pencereden dışarıya bağırıyor, bazen Heaven'i çağırıyor, bazense küfür ediyordu adamların ikisine de. Elleri titiriyordu ve zayıf olduğunu hissediyordu sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood and Revenge 3: İlahi oyun
Fanfiction****Blood and Revenge serisinin devamıdır, anlamak için ilk kitapları okumanızı tavsiye ederim**** ... "Hayır... İçeri girmesine izin verme... İçeri girmesine izin verme..." ... "Heaven..." diye arka tarafımdan kıkırtıyla adımı birileri fısıldadığın...