Eels - I Need Some Sleep
İksir dükkanının karşısında bulunan evin köşesine saklanmıştık. Bir süredir cesaretimi toplayıp içeriye giremediğim için Azel bana sıkılgan bakışlarından atıyordu.
"Alen, alt tarafı içeride ne olduğunu öğreneceksin. Eğer tehlikede olduğunu hissedersen kaçarsın ben sana yardım etmek için burada bekliyeceğim zaten."
"O kadar kolay değil. Ya kaçamıyacağım bir durumun içine düşersem."
"O zaman da kendini koruyabilecek yöntemlerin olduğunu biliyorum." diye bana imalı bir bakış attığında ne demek istediğini anlamıştım ama bir şey demedim.
Sakinleşmek adına derin bir nefes alıp verdim ve evin köşesinden dönerek kararlı bir şekilde dükkana doğru ilerledim. Azel bu ani değişimimden şaşırmış bir halde bana baktı ama şimdi durup ona açıklama yapamazdım eğer durursam muhtemelen bir daha hareket edemezdim çünkü.
Kapıya asılmış, iksir dükkanı yazan boyaları hafif dökülmüş olan tabelaya baktım. Ve kapıyı araladım. Gıcırdayarak açılan kapı gerginliğimi daha çok artırırken içeriye doğru bir adım attım ve kapının kapanmasına izin verdim.
İlk bakışta normal bir dükkan gibiydi. Odada yok denecek kadar az eşya vardı. Karşı duvarda üst üste dizilmiş üç raf vardı. Ve bu raflara dizilmiş içerisinde hangi maddelerin olduğunu tahmin etmek istemeyeceğim bir sürü iksir şişeleri bulunuyordu . Odanın köşesinde eski ve bozuk olduğu anlaşılan bir saat onun hemen yanında ise küçük bir tabure duruyordu.
Karşıda bulunan raflara doğru ilerledim. Bir yandan da burada yalnız olup olmadığımı anlamaya çalıştım. Rafların önünde durdum ve şişeleri incelemeye başladım.
"Nasıl yardımcı olabilirim genç bayan?"
Aniden arkamdan gelen ses ile korkarak yerimden sıçradım ve hızla arkama döndüm. Karşımda otuzlu yaşlarının ortalarında olduğunu tahmin ettiğim kıvırcık, gür, siyah saçlı, kahverengi gözlü güzel bir kadın vardı. Bu kadının ne zamandır orada olduğu konusunda bir fikrim yoktu ben içeriye girdiğimde burada değildi ve sorduğu sorudan da anlaşıldığı üzere buranın sahibi oydu.
Yani aradığım cadıyı bulmuştum. Bana attığı bakışlardan benden şüphelendiği anlaşılıyordu. Yüzümdeki korkmuş ifadeyi gizlemeye çalışarak hafifçe gülümsedim.
"İzinsiz girdiğim için özür dilerim. İçeride herhangi birisi olmayınca aslında çıkıp gitmem gerekirdi." diyerek kapıya doğru bir hamle yaptım.
"Aa... Hiç sorun değil. Lütfen biraz daha kalın ve iksirlerimi inceleyin." diyerek önüme geçti.
Tabiki benim de niyetim burada kalmaktı. Burada kalıp daha fazla bilgi almak. Burada eğer zorla kalmaya çalışsaydım muhtemelen benden şüphelenirdi. Bu durumda benden şüphelenmemesi için yapmam gereken onun beni davet etmesini sağlamaktı.
"Bu iksirler size mi ait?"diye merakla ve ilgiyle karışık sorumu sordum.
" Evet, bir süredir bunlar üzerinde uğraşıyorum " diyerek raflara doğru ilerledi ve eline bir şişe aldı.
" Anlıyorum, sizin için oldukça güzel bir uğraş gibi. " dediğimde bakışlarını bana ilgiyle çevirerek.
"Neden öyle dediniz?" diye sordu.
Bu sefer ilgi çekme sırası bendeydi.
"Iksir şişesine o kadar kıymetli ve düşünceli bir şekilde bakıyorsunuz ki ister istemez böyle düşündüm. Sanki onları kaybetmek istemiyormuş gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ KRALLIĞI
Teen FictionAltı yaşındayken ailesi ve yaşadığı topraklar elinden alınan genç bir kız. Bir gün tekrardan ait olduğu topraklara çağrılır lakin bu çağrılışın altındaki sebepler çok başkadır. Kral ve planlarına ayak uydurup yıllar önce ondan alınanları geri almak...