Yüzündeki gözlüğü düzeltip masadan kalkmadan yan odadaki sekreterine seslendi Xiao Zhan. Kapı açık olduğu için kolayca onu duyan sekreteri, Zhan'ın odasına girip karşısında durdu. Zhan kafasını kaldırıp sekreterine baktı.
"Eğer işin bittiyse gidebilirsin. Geç oldu, zaten yarın iş başı yapacağız."
"Tamamdır, yarın görüşürüz."
Rebecca giderken Zhan da masadan kalkıp ağrıyan sırtını ovdu. Sol eliyle sağ kolunu sıkıp rahatlatmaya çalışırken, ofisten çıkıp mutfağa girdi. Üst dolaplardan birini açıp su bardağı aldı. Ardından da dolaptan su doldurup içti. Bardağı tezgâhta bırakıp mutfak balkonundan verandaya çıkıp demir sandalyeye oturdu.
Birkaç gün içinde eve bir sürü şey almıştı ve içi rahatlamıştı. Alışveriş yapmak onu kesinlikle rahatlıyordu. Para harcamanın verdiği o hazzı çok iyi hissediyordu ve mutlu oluyordu. Tabii çarçur etmemesini de biliyordu, bağış yaptığı belli birkaç kuruluş da vardı Amerika'dayken. Bahçeyi izlerken hırkasının cebindeki telefonu çaldı. Amerika'daki arkadaşının aradığını görünce gülümseyerek açtı."Heyoo broo! Naber?"
"İyidir, bu enerji ne böyle ne yapıyorsunuz? Saat kaç orada?"
"Saat sabahın beşi. Bizimkilerle partiledik, hatta biraz dedikodunu yapmış olabiliriz. Sende durumlar nasıl? Müsait miydin?"
"Evet, yarın da seanslara başlayacağım, burada her şey yolunda. Vakit bulduğunuzda topluca buraya gelin, sizi evimde misafir etmek isterim."
"Ben de gelmeyi çok isterim. Diğerlerine de söylerim vakit bulmaya çalışırız."
"Tamamdır. Sen çok içmedin galiba sesin baya yerinde geliyor."
"Evet ya, çok içesim gelmedi."
"Sen normalde çok içen birisin, bir şey mi oldu Mark?"
Mark'ın sesi kesilip sadece araba arka arkaya geçen araba sesleri ve nefes alışverişlerini duyduğunda kendini çok kötü hissetti.
"Sadece ayık kalmak istemiştim. Öyle özel bir nedeni yok."
Ailesinin şirketleri vardı, onların maddi sıkıntısı çıkmış olabilirdi ya da sevgilisiyle arasında bir problem çıkmış olabilirdi. Ya da onun bilmediği başka bir durum.
"Bir şey olduğunu anlayabiliyorum. Anlatmayacak mısın?"
"Psikolog bey, arkadaşınıza teşhis koymak istiyorsunuz diye algıladım bunu."
Zhan hafiften gülerek arkadaşını reddetti.
"Hayır, tabi ki de. Sadece ne olduğunu öğrenmek istedim. Yakınız değil mi?"
"Tabi ki de yakınız. En yakın arkadaşımsın sen."
"O zaman..." Mark Zhan'ın sözünü bölerek, "Zhan, sadece telefonda konuşmak istemiyorum bunu." değince Zhan da bunu kabullendi ve daha fazla ısrar etmedi.
"Peki, o zaman. Daha fazla zorlamayacağım."
Mark hızla konu değişirken Zhan dudaklarını dişleyip arkadaşına verdi dikkatini.
"Söyle bakalım. Özledin mi bizi?"
"Özlemez miyim, çok özledim. Cidden, içten söylüyorum."
"İnanmadım diye bir şey demedim. Biz de seni çok özledik."
Arkadaşı hafifçe gülerken Zhan da onun gülme sesini duyduğunda yine gülümsedi.
"O zaman kapayayım da psikologumuzu daha fazla rahatsız etmeyeyim. Çok işin vardır şimdi senin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
秘密书 | Secret Book
FanfictionDünyaca ünlü psikolog Xiao Zhan, ülkesine döndüğünde ilginç bir vaka ile karşılaşır. Bir aydır kayıplara karışan ve ardında sadece sırlarla dolu günlüğünü bırakan bir hasta... Peki Xiao Zhan hasta Wang Yibo'nun ona bıraktığı bu gizli defteri çözebil...