İyi okumalar.....
Tedirginlikle dolu bakışlarım uzun bir süre benimle birlikte kapalı kapının ardında, bekliyordu. Elimi kapının siyah kulpuna uzattığımda açmak üzereyken kapı, odada duran biri tarafından açıldı.
20'li yaşlarının başlarında olduğu belli olan, sıcak kahve tonlarındaki gözleri ve aynı tondaki saçlarıyla karşımda duran adam içeri davet edercesine geriye bir adım attığında tereddütle bende ileri doğru adımlamaya başladım. Etrafta gözlerimi gezdirmeye başladığımda arkamda kapının sessizce kapandığını duydum.
Oldukça pahalı oldukları, durduğum yerden, belli olan tablolar koyu gri rengindeki duvarı süslüyordu. Çalışma masasının arkasında boydan boya cam kaplı olması göreni büyülüyordu.
Hafifçe öksürerek, çalışma masasının önündeki koltuğa oturduğunda bende karşısına oturdum.
''Makyaj çekimi mankenliği için geldim.'' dedim gözlerimi gözlerine odaklayarak. Sıcak bakan kahve gözlerindeki eminlik beni şaşırtmıştı.
''Ben, Almina Çağlar.'' dedim, boğazımı yumuşatmak için hafifçe öksürdüm.
''Emre Erdem, memnun oldum.'' dedi. Bir süre sessizlik oluştuğunda, etrafa göz atmaya devam ettim.
Aslında kendi koltuğunda değil de, karşımda misafirleri için ayırdığı koltuğa oturup benimle öyle konuşması, samimiyetinin küçük bir gösterisiydi belki de.
''Bilgilerini okudum, Almina Siyah Çağlar.'' bana ikinci adımla hitap etmesi sırtımı dikleştirmeme, gözlerimi doğruca ona dikmeme neden oldu. Gergindim, fazlasıyla.
''Açık konuşacağım,'' dediğinde ne demek istediğini anlamıştım. Biraz sonra sıcak bakan kahveleri kapıyı işaret ederek, üzgünüm, diyecekti. Geçmişin işe alınmamana neden oluyor, deyip kibarca kovmuş olacaktı.
Onun buna zahmet etmesine gerek kalmadan, geniş ve rahat koltuktan destek alarak ayağa kalktım. Gitme zamanı gelmişti. ''Devam etmenize gerek yok, şu son zamanlarda yaşadığım sahneyi tekrarlamadan da gidebilirim, artık.''
Sakin ve gözlerinde kendinden emin bakışlarıyla yavaşça geriye doğru yaslandı koltukta. ''O suçu yapan sendin ama şuan ya pişmansın ya da o an zorlukla yapıyordun. Bu gözlerinden anlaşılıyor.'' dedi. ''Sana işi vereceğim. Tabi, gitmekten vazgeçersen.''
Ne olduğunu anlamayarak yüzüne baktım bir süre. Ne diyordu, bu adam? Bana iş mi veriyordu, yani?
''Yanlış anlamıyorum, değil mi? İşe alındım?'' dedim, şaşırmış bir yüzle. Onaylarcasına başını salladı.
'Sonunda,' dedi iç sesim. 'Şimdi tam anlamıyla kurtuldun!'
Elimde olmadan dudaklarım büküldü ve 'gülümsedim'.
Gülümsemek, bana öyle yabancı bir kelimeydi ki.. En son gülümsediğimde kaç yaşımdaydım, hatırlamıyordum bile. Ve öyle uzun zaman olmuş ki lügatımdaki 'gülümseme' kelimesini açıp okumayalı.. Bu ne, dedim içimden. İnsanlar, normal koşullarda bu gibi bir durumda gülümserlerdi, değil mi?
Ne yazık, ne yazık sana Almina.. Zavallı.
Gözlerim dolarken kendime kızdım. Neden bir anda dolmuşlardı, ne ara duygusal bir insan oldum ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH TAMAMLANDI
General Fiction♠♠♠♠♠♠ Siyah, sadece bir göbek adı mı? ♠♠♠♠♠♠ Babası tarafından kendini bildi bileli hırsızlık yapan Almina sonunda İstanbul'un bir ucundan, diğer ucuna kaçıyor... Almina Çağlar'ın hayatına hoş geldiniz. Kendinizi kitaba bırakın ve olayları seyre d...