▪ 2

3.7K 220 122
                                    

"E-efendim siz bir an bağırınca istemeyerek bardağı düşürdüm. Lütfen affedin."

Şu an onun beni odasından kovmasına karşı bir saniye dahi burada bulunmamam lazımdı fakat suçluluk duygusu buna engel oluyordu. Bir anda yükselttiği sesine karşı gerçekten bardağı istemeyerek düşürmüştüm ama dibimde sinirle soluyan taehyung bunu anlamamakta ısrarcıydı.

"Bir işi de düzgün hallet. Beceriksizin tekisin."

Bakışları yüzümü delip geçer cinsten öyle sert bakıyordu ki kasılmadan edemedim. Ne kadar bardağın kaza sonucu düşürdüğümü izah etmeye çalışsam da anlamayacağı için susmayı tercih edip bir şey demeden sessizce çömeldiğim yerden ayaklanarak odasından gitmiştim.

Kim taehyung böyleydi işte. Kendisini haklı gören herifin tekiydi. Her konuda kendisini üstün gören, acımasız sözleriyle kalbimi deşen, en kötüsüde varlığımı görmezden gelen bir herif.

Daha fazla zihnimi onunla bulandırmayıp vakit kaybetmeden aşağı kata inerek yarım kalan paspas işine devam ettim.


İki saate aşkın eğilerek yerleri silmemden dolayı belim fena derecede ağrıyordu. Akşam için toplanan aile yemeğine geç kalmamak adına bu küçük sorunu es geçerek odamdan çıkıp geç kalma ihtimaline karşı hızlı adımlarla bahçeye indim.

Bugün aşık olduğum adamın babası Bay kim'in canı mangal çektiği için nadir olarak yemeği açık hava da yiyecektik.

Tek sorun benim sandalyeye nasıl oturacağımdı. Bu haddi hesabı olmayan ağrı ile yemek yiyeceğimi bile zannetmiyordum.

Adımlarımı bahçeye yöneltip hâlâ o kim ailesinden olmama, yabancılık hissi ile çekinerek sandalyeye oturup bakışlarımı tabağım da sabitlemiştim.

Etraf sessiz iken ansızın önümde kuru bir öksürük işitince bakışlarımı sese yöneltmeden edemedim. Taehyung duygu barındırmayan gözleriyle pür dikkat beni izliyordu.

Öyle endamlı, öyle şahiser eseriydiki dilim boğazıma dolanıp beni boğarak nefessiz bırakıyordu. her bir detayı özenerek yaratılmıştı sanki. Onun yanında bir erkek olarak kendimi düşük hissediyordum.

Bir yandan ağrıyan belim, diğer yandan beni izleyen taehyung yüzünden zor durumdaydım. Evin içindeki bakışlarına alıştığım için bu duruma pek yabancı değildim. Masaya oturduğum ilk dakikalarda belimin ara sıra sızlanmalarıyla yüzümü ekşitip bir şey çaktırmamak adına başımı eğerek yemeğimi yemeye başladım. Bu acı beni fena hâlde zorluyordu.

Derin nefesler eşliğinde dayanamayıp elimin birini belimin arkasına atarak nazikçe masaj yapmak amacıyla dokunduğum sıra acıyla inlemem bir oldu.

kemiklerimin her biri tutulduğu için dokunmam ters tepki yapmıştı. Bu nedenden dolayı kendimi tutamadan inlemem bir oldu. Kulağımın dibinde hissetmiş olduğum sıcak nefesler yüzünden irkildiğim için ikinci kez inlememle sonuçlandı.

"Neyin var?"

Kısık sesi işittiğim saniyede bütün bedenimi titreme esir aldı. Boynumu hafifçe döndürüp dibimdeki her saniye aklımda olan yüzü ile karşılaşınca yutkunamadan edemedim.

Tanrım, o kendi isteği ile az önce benle iletişim mi kurmuştu? Şu an yılda bir, belki de hiç gerçekleşmeyen olaya tanıklık ediyordum.

"Sorumu tekrarlatma çocuk. Neyin var dedim."

Ciddi sesine karşı başımı eğerek ardı arkası kesilmeyen ağrı yüzünden yüzümü buruşturduğum sıra çenemi sertçe kavrayıp başımı kaldıran parmaklar ile adeta gözlerim fal taşı misali kocaman açılmıştı.

Taehyung farkına dahi varmadığım dolan gözlerimin içine keskin bakışlarını dikti. Aramızdaki mesafe o kadar azdı ki burnuma ilişen kokusunu rahatlıkla içime çekiyordum. Put gibi dibimde dikilmesi ve her an saldıracakmış gibi bakan gözlerine karşı korkudan dolan gözlerimden yaşlar yanağımdan birerce süzüldü.

Tae'nin çenemdeki bulunan elleri bu sefer sıktığı yeri gevşetmişti. Bakışları ıslanan yanaklarımda gezinirken duygu barındırmayan sesiyle konuştu.

"Yemekten sonra odama gel."

Dedikleriyle dibimden ayrılıp, umursamaz edasıyla sandalyesine geri oturmuştu. O an içerisinde bahçeye bay ve bayan kim girdi.

İkisinin yüzünde her gün okunduğu gibi neşe gözüküyordu. Tae ebeveyinlerine bu yönden hiç çekmemişti.

Gerçi tae beni gülümsemesinden mahrum bırakıp, her defasında duygusuz yanını göstermişti.

Onlar masaya geçerken bakışlarım anlık tae'ye kaydı. Onun düşünceli bir şekilde dalıp gittiğini görmüştüm.

Aklından geçenleri merak ederken bay kimin konuşması ile birlikte tae ve ben bulunduğumuz bu garip atmosferden çıkıp, dikkatimizi bay kime yoğunlaştırdık.

"Gençler bugün kesin bir karara varıp sizinle önemli bir bilgiyi yarın yemek esnasında paylaşacağım. İşiniz varsa iptal edin, ya da bugün yapın fark etmez ama yarın akşam yemeğinde ikinizide görmek istiyorum."

Merakla dinlediğim sıra bay kimin bakışları bana kayarken önemli şey konusunda istemsizce içimde tedirginlik oluşmuştu. Beni bu evden gönderip, yurt dışında yaşamamı mı isteyecekti? Ya da artık ev işlerini yapmayıp şirkette mi çalışacaktım? Aklımda farklı senaryolar oluşurken masadaki bıçak çatal sesleriyle birlikte dikkat çekmemek adına ağrıyan belim yüzünden zorlansam da ben de yemek yemeğe koyulmuştum.



-

Kurgu tamamiyle yoongi'nin ağzından ilerleyecektir.

Normalde bütün kitaplarımı 3. Tekil şahıs ile kendi ağzımdan yazıyordum ama bu sefer bir ilke imza atıp karakterin ağzından kaleme alacağım.

Milen'i farklı yapan nokta da bu. Diğer bölümde görüşmek üzere.

Milen | TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin