Kısaca bir açıklamam var. Şimdi, öncelikle bir önceki bölüm tanıtım gibi bir şey. Yani asıl birinci bölüm bu oluyor. İkincisi karakterlerin hepsi türk ve Zayn'in adı Malik. Bilmiyorum nasıl bir hale gelecek ama farklı bir şeyler deniyorum sadece. Son olarak medyadaki Gece. İyi okumalar. :)
'' Gece, ben çıkıyorum. Eğer çocuklardan biri benden önce gelirse biraz beklesin, geç kalmam.'' dedi abim. Bu havada beni eve tıkıştırdığı yetmiyormuş gibi bir de garip arkadaşlarına maruz bırakıyordu ama onu reddedemiyordum. Zaten etme şansım olmuyor, genellikle lafı ağzıma tıkıyordu. Anahtarlarını askılıktan aldı ve her zamanki gibi bir şey deme şansı bırakmadan evden çıktı.
Yatağımda oflayarak döndüm ve yorganı kafama kadar çektim. Henüz dışarı çıkmamış olsamda havanın nasıl olduğunu tahmin edebiliyordum. İzmir'de zaten öldürücü soğuklar olmazdı ve biz bahar aylarına girmiştik bile.
Abim ve arkadaşları, onların tabiriyle bir 'erkek günü' düzenliyorlardı. Derin bu hafta sonunu annesinde geçirmek istediğinden bütün ihale bana kalıyordu. Abimin bir arkadaşı onu almaya gelecekti ama o ortalarda yoktu ve evet, oyalama işi bana düşen kısımdı.
Yağımın hemen yanındaki masaya uzanıp telefonumu ve ona bağlı kulaklığımı aldım. Yorganı itip kulaklıkları kulağıma takıp ve müzik listemi açtım. Öylece yatabileceğim bir gün olmayacaktı ve bir şekilde enerjik olmam lazımdı. Abimler gittikten sonra kütüphaneye gitmeyi planlıyordum. Christina Aguilera'dan Fighter. Anlamsızca kendimi güçlü hissettiğim şarkıyı açıp gözlerimi kapattım. Şarkı bittiğinde her seferinde kendimde sanki dünyayı yıkabilecek bir güç buluyordum. Sözlere ve müziğe tamamen kendimi kaptırdığım dört dakikanın ardından kulaklıklarımı çıkarmadan sonunda yatakta çıkmayı başardım. Askılı tshirtümün düşmüş askısını düzeltip saçımı rastgele bir 'ev topuzu' yaptım ve banyoya yöneldim. Ev topuzu kızlar arasında kesinlikle meşhurdu ve kuaföre gidip yaptırsak bu kadar güzel olmazdı.
Kahvaltı ettiğim söylenemezdi. O yüzden kalkınca yaptığım ilk şeylerden biri dişimi fırçalamak olurdu. Kişisel rutinlerimi tamamladıktan sonra banyodan çıkıp dolabıma yöneldim. Gözlerim pencereye kaydığında tahminlerim beni yanıltmamıştı. Dışarıdaki sıcak hava burdan bile hissedilir haldeydi. Tek omzu düşük enine siyah çizgili beyaz bluzumu siyah dar pantolonumla birlikte dolaptan çıkartıp giyindim ve saçlarımı genelde yaptığım gibi açık bıraktım. Küpelerimin olduğu kutuya ilerlerken zil çaldı. Abim olduğunu umdum ve aşağıya indim. Beklemeden kapıyı açtım. Hayır, abim değildi ve bu çocuğu tanımıyordum. O da bakışlarımdan bunu anlamamış olacak ki saf saf bana bakıyordu.
''Ah, pardon. Ben Can. Serkan'ı almaya gelmiştikte. Daha doğrusu o gelmişti ama benide yanında sürükledi.'' dedi kapının önündeki arabayı işaret ederken. İçindeki çocuğu bir yerden gözüm ısırıyordu.
''Bende Gece..'' dedim ve havada kalan elini sıktım. ''Abimde gelmek üzeredir.. İçeri gelin isterseniz?'' diye bir öneride bulundum çünkü abim eğer gelirlerse tam anlamıyla bunu yapmamı istemişti.
''Ben aslında gelirim ama o gelmez.'' Kafasıyla tekrar arabayı işaret etti. Zahmet edip inmemesinden sinir bozucu biri olduğu belli oluyordu.
''Pardon da, o kim?'' Düşük çenemi tutamama hastalığım vardı ve umrumda da değildi açıkcası. Adının Can olduğunu az önce öğrendiğim çocuk tekrar konuşmaya başlayacaktı ki bir ses sözünü kesti.
''Malik.. Malik Örden.'' Can'ın bir adım geri gitmesiyle çocuğun arabadan çıktığını yeni fark ediyordum. Otuziki diş gülüyordu ve bunun samimi bir gülüş olduğu hissine kapıldım. Abimin eve taşıdığı iş toplantılarından birinde onu gördüğümü ve Derin'in de bir kere ondan bahsettiğini anımsadım. Yinede ona cevap vermeyerek Can'a döndüm.
''Siz biraz içeri girin, bende abimi arayayım.'' dedim ve cevap vermesine fırsat vermeden içeri, telefonuma ilerledim. 'Abimin arkadaşlarıda en fazla bu kadar normal olabilirlerdi zaten.' diye düşünmeden edemedim. Ara tuşuna basıp açmasını beklemeye başladım.
''Alo? Biricik kardeşim..'' dedi uzata uzata. İşi düşünce hep böyle oluyordu.
''Serkan nerdesin?'' diye cırladım. Ona sadece sinirli olduğumda adıyla hitap ederdim çünkü bundan hoşlanmazdı.
''Beş dakikaya evdeyim.''
Telefonu kapatıp salona ilerledim. Can ikili, Malik tekli koltukta oturuyordu.
Olabildiğince sevimli olmaya çalıştım. ''Beş dakikaya burdaymış.'' İkiside kafasını olumlu yönde salladı.
Malik eliyle çenesindeki sakallarıyla oynuyordu. ''Beni tanımaman normal ama Can'ı tanırsın diye düşünmüştüm. Aramızda Serkan ile en yakın olan odur. Beni Serkan'ı almak için buraya yolladıklarında bende asıl yakını sensin deyip Can'ı yanımda sürükledim.'' Abimin her arkadaşını tanıma gibi bir zorunluluğum yoktu ve ondan bir açıklama istemediğime eminim.
''Can'ı çok duydum ama tanışma fırsatım olmamıştı.'' Bu saçma ve sıkıcı muhabbetimizi yarıda kesen zil sesine şükrederek kapıya koştum. Can ve Malik'de peşimden gelmişlerdi. Abimi görür görmez selamlaştılar ve gitmek üzere dışarı çıktılar. Abim sessizce dudaklarını oynatarak bana bir 'teşekkür ederim' yolladı. Gülümseyerek cevap verdim. Can ve Malik ile de 'tanıştığıma memnun oldum' tokalaşması yaptıktan sonra üçünün arabaya doğru ilerleyişine bakıp kapıyı kapattım. Salona geri döndüm ve kendimi koltuğa attım. Aslında ikiside iyi çocuklara benziyorlardı ama tanımadığım insanlarla sıkca muhabbete giren biri olmadığımdan bu işlerde pek iyi değildim. Koltuğa uzanacağım sırada masanın üstündeki kağıda gözlerim takılmıştı.
''Ne yazacağımı bilemedim ama umarım ararsın... Malik.'' Altında da numarası yazıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Siyahı // Zayn Malik
FanfictionUnutmak isterdi her insan, başına gelen kötü ne varsa unutmak... (Askıda)