Bölüm: 1

10 4 0
                                    

Bir kısmımız hayatlarının bir döneminde ünlü olmayı eminim düşünmüştür. Hatta şöhreti yakalayıp oyuncu ya da şarkıcı olmayı bir dönem istemiş ama yapamamışta olabilir. Belki bazı insanlar bu hayalleri için çabalamış fakat olmayınca rafa kaldırmış olabilir. Eğer sahiden kaldırdıysa.

Bu insanlar arasında bende vardım. Çocukken televizyona bakar ve gördüğüm insanların rollerini taklit ederdim. Hatta bazen kendimi kaptırırdım, ve o şekilde günümü geçirirdim. Zamanla bu bana yetenek olarak yapışmıtı.

Bir gün okul çıkışı eve geldiğimde annemin o sorusuyla başlamıştı her şey. "Oyuncu olmak senin gerçekten istediğin bir şey mi ?" Normalde annem benim bu tür şeylere kafa yormamı istemezdi. Hatta rol yapacağına ders yap, seni o girdiğin roller kurtarmayacak derdi.

O gün ciddi manada havalara uçtmuştum. Gözlerim mutluluktan parlıyordu. Adeta minik yıldızlar oluşmuştu gözümde. Anneme bunu tahmin edemeyeceği kadar çok istediğimi söylemiştim. Hatta ünlü olabilmek için her şeyimden vazgeçebileceğimi bile söylemiştim.

Annem bana kısa bir uyarı konuşması yapmıştı. "Hayat hiç bir zaman pembe değildir, hayallerimiz sadece zihnimizde pembedir. Bunu kaldıramazsan sadece bize söyle". Bunu duyar duymaz güldüm, hayatın ünlü olmakla bir ilgisi yoktu diye düşünürdüm. Sonuçta bir yapımda rol alıyorsun ve yapım bitince paranı alıp rahatına bakıyordun.

Fakat durum her şeye dışardan bakınca öyle gözüküyormuş. İçerisine girdiğinizde pembeye dair ufacık bir nokta bile yoktu. Keşkeler dostum oldu diyebilirim. Keşke evet demeseydim, keşke o gün annem benim bu sözüme karşılık beni seçmelere götürmeseydi.

Ama bir şeyleri yaptıktan sonra keşkelere sarılmanın bir anlamı da yoktu. Ne garip, bir şeyleri yaptıktan sonra pişman olmak. Madem pişman olacağız neden yapıyoruz bu tür aptallıkları ? Aptalız sanırsam bir ömür boyu keşkelerle yaşayacağız.

Şuan geri dönemediğim yorucu tempoya sahip bir hayata sahibim. Resmen eski hayatımı satmış gibi hissediyordum. Bana dair hiç bir şey yoktu bu hayatta. Sadece bedenim ve ruhum bana aitti. Hoş bir ruhum eğer hala kaldıysa.

Hiç bir şekilde ben vermiyordum ne yapacağıma dair kararları . Benim için düşünenler ve karar verenler vardı mutlaka. Ne zaman uyuyacağım, ne zaman yemek yiyeceğim, ne söyleyeceğim ve ne giyeceğim gibi bir çok konu hakkında düşünen milyonlarca insan vardı.

Oyuncu olmak ajansların yönetmenlerin ve insanların kuklası olmakmış. Bunu her daim hissettim. İlk girdiğimde bundan fazlasıyla korkmuştum. Ama bunu benim dışımda kimse göremedi. İstediğim olmuştu ve mutluydum sanıyorlardı. Bir süre sonra bende kendimi görmedim, göremedim.

"Bir dakika sonra çekime geri döneceğiz kafanı topla ve şu lanet çekimi bitirelim"

Bana söylenen sinirli yönetmenim sayesinde daldığım derin düşüncelerden uzaklaşmış oldum. Hızlıca kafamı salladım, kendime gelmek için derin nefes aldım. Ve etrafta beni tesiri altında sinirle bekleyen çalışanlara baktım. Eğer bu günkü çekimleri güzelce yapıp bitirirsek eve gideceklerdi, dinleneceklerdi rahatça. İçimi uzun zamandır kötü olmamak için görmezden geldiğim pişmanlık kapladı. Bu sefer daha kötü bir şekilde canımı yakıyordu. 

Dinlenmem bile sınırlıydı. Bu aptal insanlar dinlenmeme izin vermiyorlardı, ama bana kafanı topla diyorlardı. Oldukça iğrenç bir durumdayım. Kafamı salladım, hayır deme gibi bir lüksüm yoktu sonuçta. Ayağa kalktım ve etrafa yalandan gülümserken çekime başladım.

"Kim Nayeon! Lütfen dur, beni bir kez bile olsun dinlemen gerek. Ben, ben, ben..."

Cümleyi bir türlü hatırlayamadığım için telaş yapmıştım. Etrafıma bakınıyordum, birazdan büyük bir azar işitecektim. Aptalın tekiyim. Sertçe birbirine vurulan ellerle irkildim. Bacaklarım titremeye başladı. Her şey yeniden başa sarıyordu. Ve bu beni sonunu kestiremediğim telaşlarla baş başa bırakıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 01, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Black FameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin