''Hayatımdan defol seni gerizekalı!'' diyip elinde çiçekle okul kapısının önünde bana çıkma teklif eden çocuklardan birini daha geri çevirmiştim.Bu salaklarla uğraşmak artık beni boğuyordu.
Elimle işaret ederek Shan'ı yanıma çağırdım ve ben daha ağzımı açmadan Shan çocuğun elindeki çiçeği alıp kafasında parçaladı.Diğer çocuklarda gelip adını bilmediğim saf aşığı tekmelemeye başladılar.Tabii ki öldüresiye dövmüyorlardı.Bu bir güç gösterisi ya da 'bizim kızımıza yan gözle bakmayın yoksa sizi gebertirim' demenin bir yolu.Qian Lisesinde işler böyle yürür.
Okula girince canım kardeşim Mei ile karşılaştım ve çok geçmeden sıramıza girdik.Sevgili(!) müdüremiz Bayan Lin’in son sınıflara her zaman ki çok çalışın yoksa Gaokao’da görürsünüz gününüzü konuşmasını dinlemek zorunda kaldık.Çünkü bu sınav hayatımızı etkileyecekti.-Türkiyede ki YGS gibi- 17 yaşında biri için gezmek tozmak ve eğlenmek varken günde 15 saat çalışmak zorunda kalmak ne kadar zor haberi var mıydı bu kadının?
Gerçi Çin’de ki eğitim sistemi 100 yıla yakın süredir böyle sürüyordu.Sürekli çalışmak zorunda kalan robotlar olarak yetiştiriliyorduk.Gerçi Kore’de ya da Japonya’da da durum pek farklı değil.3 yıllık lise eğitimimin son yılındaydım ve Gaokao’ya sadece 2 ay vardı.3 yıl boyunca günde 15 saat çalışan yaklaşık 9.8 milyona yakın öğrenciyi geçmem gerekiyordu.Üstelik ben hiçbir şey bilmiyordum.Sizce de durum mantıklı mı?
Ancak ömrüm boyunca bir kere bile gümeyen şans o gün bana en güzel gülümsemesini verdi.
Merhaba hayallerim!
Hayatıma hoş geldiniz.