Kıtlık

124 14 10
                                    

AURORA - Forgotten Love

"Lulu! Tokamı takmam da bana yardımcı olur musun?"

Dışarı da az önce nehirde yıkadığı çamaşırları seren Lulu başını bana çevirdi.

"Hemen geliyorum."

Lulu'nun aksanına hala alışamasam da en azından ne dediğini anlayabiliyordum.

O gecenin üzerinden bir ay geçmişti ve her şey Lord Aron'un dediği gibi olmuştu. Adam bir kere bile gelip beni görmemiş, herhangi bir konuda bana başka bir bilgi vermemişti. O gecenin sabahına Emile Teyze bana bahsedilen maaşı getirmişti. Dünya'da bize bağlanılan asgari ücret gibiydi. Bu süre zarfında ise Lulu bana alışmıştı.

Aynadaki yansımama baktım. Her şeyin bu kadar kolay oluşu normal miydi? Lulu kapıdan girip arkamda durduğunda ona hafifçe gülümsedim. Elimdeki tokayı ona uzattım. Önce belime kadar gelen kahverengi saçlarımı güzelce taradı daha sonra benim sabahtan beri uğraşıpta takamadığım tokayı büyük bir kolaylıkla saçıma taktı. Ona teşekkür ettim. O da sessizce işine geri dönmek için odadan ayrıldı.

Lulu bir çok açıdan hayatımı kolaylaştırıyordu. Elinden her iş geliyordu ve benim yapamadığım çoğu şeyi kolaylıkla yapıyordu. Bunun yanında ona güvenebileceğimi de hissediyordum.

Yerimden kalktım çamaşırları seren Lulu'ya doğru ilerledim. Elime aldığım ıslak kıyafetlerimden birini tele serdim. İlk başta ev işlerinde yardımcı olmama gerek olmadığını söyleyerek bunları yapmama izin vermeyen Lulu zamanla sesini çıkarmamıştı.

"Bugün alışveriş yapmak için kasabaya inelim mi?"

Sorduğum soru ile birlikte Lulu bana döndü.

"Olabilir. Almam gereken bir kaç şey var."

İçeri girip bana gönderilen paranın bir kısmını aldım. Sonra da Lulu ile birlikte kasabaya inmek için oradan ayrıldık.

(...)

"Bunlar ne kadar?"

Satıcı ile konuşan Lulu'ya baktım. Biraz sebze alıyordu. Alışveriş konusunu ve pazarlığı tamamen ona bırakmıştım. Buradaki bir çok şeye hala yabancıydım.

"Hırsız var! Hırsız!"

Arkamdan gelen bağırtılar ile başımı o tarafa çevirdim. Bir grup insan bir yere toplanmıştı. Dikkatli bakınca yerde her tarafı kir ve çamur olan bir adamın elinde tuttuğu ekmeği korumak için dizlerinin üzerine çökerek ekmeği karnına doğru sakladığını gördüm.

Önünde bulunan kilolu bir kadın saçlarından tutarak onun başını kaldırdı.

"Ver çabuk ekmeğimi seni küçük lağım faresi!"

Duyduğum şeyler ile kaşlarımı çattım. Tüm bu aşağılayıcı bakışları ve sözleri bir ekmek çaldığı için duyması biraz fazlaydı.

O tarafa doğru ilerledim. Beni durdurmaya çalışan Lulu'yu görmezden geldim. Bir kaç insana çarparak ortadaki alana girdim.

" Ne oluyor burada?"

Sesim bu olay yüzünden kızgın çıkmıştı. Kadın başını kaldırdı.

"Sen karışma!"

Bu sefer de bana çıkışan kadın daha çok sinirlerimi bozmuştu. Önüme geçen Lulu hızla kadına bağırmaya başladı.

"Sen kim olduğunu sanıyorsun! Karşında -"

"Lulu!"

Onu sert bir ses tonuyla uyardığımda bana döndü. Başımı sağa ve sola salladım. Bu işe yaklaşık bir ay önce aldığım o önemli ünvan ile son vermek istemiyordum. Aksi takdirde Aron'un benden istediği tek şeyi yerine getiremezdim. Onun adına leke sürmeyi göze alamazdım.

GÜNEŞ KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin