Brandon Skeie - So BadBir at arabasının arkasında samanların üzerinde geçirdiğimiz yolculuğumuz oldukça sarsıntılı ve yorucuydu. Ama köye ulaşmak için daha hızlı bir yol bulamamıştım. At arabasının sahibine teşekkür edip indiğimizde bize el sallayarak yoluna devam etti.
Olduğumuz tepeden aşağıya baktığımda gördüğüm manzara ile donakaldım. Kötü bir manzara ile karşılaşacağımı az çok tahmin etmiştim ama bu kadar kötü bir durumda olabileceğini hiç düşünmemiştim.
Buraya ilk geldiğim zaman yolun kenarında gördüğüm iyi bakımlı ve bereketli tarlalara kıyasla buradaki tarlalarda hiçbir şey yoktu. Hatta tarlaların çevresindeki ağaçlar bile kurumuştu. Toprağın susuzluğu uzaktan bile fark ediliyordu.
"Demek Yıldırım eyaletinde bile böyle yerler olabiliyormuş." diye kendi kendime mırıldandığımda yanımda bulunan Lulu bana döndü.
"Ne dediniz hanımım?"
"Hiç... Hiç bir şey. Hadi gidelim."
Tepeden aşağıya doğru kayarak inmeye başladığımda onlarda beni takip etti. Aki bize yolu göstermek önden yürümeye başladı. Bizde onu takip ettik. Ekmeği çalan adamın ismi Aki'ydi. Yolda gelirken onunla biraz daha sohbet etmiş hakkında bir kaç şey daha öğrenmiştim.
Köye girdiğimiz de bize bakmak için evlerinden çıkan insanlara baktım. Hepsinin de uzun zamandır beslenmediği belliydi, küçük çocukların yanakları açlıktan içe çökmüştü ve bu görüntü gerçekten içimde bir şeyleri burkmuştu. Acıyan bakışlarımı fark etmesinler diye önüme döndüm. Bu sırada önümüzden ilerleyen Aki durup kalabalığa seslendi.
"Millet bize yardım getirdim!"
Etrafımıza toplanan kalabalığa baktım. Aki'nin söylediği şey ile birlikte kendi aralarında fısıldaşmalar başlamış, çocuklar merakla bana bakmıştı, kalabalığın arkasında kalan kişiler beni görmek için hareketlenmiş, yaşlılar elleriyle gözlerini ovuşturarak bana daha dikkatli bakmışlardı. Bu karmaşık duruma bir son vermek için derin bir nefes aldım ve herkesin beni duyabileceği kadar sesimi yükselterek konuşmaya başladım.
"Herkes dinlesin! Burada bulunma sebebim bu köydeki topraklarda tekrar verimli bir şekilde üretim yapılabilmesini sağlamaktır. Ama bunun için sizden yardım istiyorum. Bana bu köyün neden bu halde olduğunu ve neden kimsenin yardım göndermediğini anlatmanızı istiyorum. "
Sözlerimi tamamladığımda kalabalıktan bir adam öne çıktı.
" Tek istediğin bu mu? Senin de o konaktakiler gibi olmadığını nereden bileceğiz? "
Bir başkası daha öne çıkarak konuştu.
"Doğru diyor. Senin niyetinin sadece bize yardım etmek olduğunu nereden bilelim."
Zaten bunu bana sorun çıkarmadan kolay bir şekilde kabul edeceklerini hiç düşünmemiştim. Ama pes etmek gibi bir niyetim de yoktu.
" Size bunu kanıtlayamam. Ama sizin için tüm yolu geldim ve bu sorunu çözmeden buradan ayrılmayı düşünmüyorum. Siz ister yardım edin isterseniz de etmeyin. Hiçbir yere gitmiyorum. "
Adam bu kararlı çıkışıma şaşırmış bir şekilde bir adım geri çekildi. Etrafımızdaki kalabalığın hala aklında soru işaretleri olduğu belliydi ama anlatmaktan başka şansları da yoktu. Hepsi hemen hemen Aki'nin bahsettiklerini söylemişti.
Bir çoğu konağa yardım istemek için gitmişti ama kimse onlara yardım göndermemişti. Bir hafta önce de Aki'yi göndermişlerdi. Onu da Cariye Kalina kovmuştu. Aki'ye döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ KRALLIĞI
Teen FictionAltı yaşındayken ailesi ve yaşadığı topraklar elinden alınan genç bir kız. Bir gün tekrardan ait olduğu topraklara çağrılır lakin bu çağrılışın altındaki sebepler çok başkadır. Kral ve planlarına ayak uydurup yıllar önce ondan alınanları geri almak...