27. bölüm

310 33 9
                                    




sünnet düğününe çok az kalmıştı oğlum babası , amcası ve dayılarıyla tüm erkekler tıraşa gitmiş Arel'i  köşeye çekip sakallarını kestirmesini söylediğimde mırın kırın etti yok yakışıyor bana  böyle alsa olamaz mı bebeğim dedi ama kesinlikle  kabul etmedim tam itiraz edecekken  dudağıma yapışıp aklımı karıştırmıştı babaanne düğünün yapacağı meydana geçmiş son hazırlıklara erken gelen davetlilere bakacağını söylediğinde itiraz etsek de bu sefer kabul etmemişti galiba evden çıkarken iki davul zurna ekibini kabul etmediğimiz içindi bir ekip varken ikinciye ne gerek vardı canım sanki biri neyimize yetmiyordu o da aynı bu da aynı şeydi sonuçta


beyaz hoş bir elbisem  vardı ve şuan benim salaklığım elbiseyi yakmıştım ne yapacağımı hiç bilmiyordum ilk kes yanımda yedek elbisede getirmemiştim salağım ben ya tam salak bornozumla oturmuş salak salak duvarı izliyordum Arel'i arayıp ne diyecektim ben ütüyle yanlışlıkla elbisemi yaptım giyecek elbisem yok desem gider bana tesettür elbiselerinden alırdı buna o kadar emindik ki o yüzden söylemeyecektim 

kapım tıklanıp açıldığında içeri Hazal anne girdi ve girdiği gibi beni gördüğünde hafif şaşırdı               " kızım sen daha hazırlanmadın mı ?" dediğinde başımı olumlu anlamda salladığımda hemen gelip yanıma oturmuştu " ne oldu kızım sen herkesten önce hazırlanırdın. " dediğinde üzgünce Hazal annenin yüzüne hafif bakıp utançla başımı yere eğdim "ben bir salaklık yaptım " dediğimde cık cık lamaya başladı Hazal anne "kızım kendine niye salak diyorsun ayıp" dediğinde başımı kaldırdım "ama yaptım ütüyü elbisemin üstünde unutmuşum işte yandı elbisem " dediğimde Hazal anne gülümsemeye başladı "bu muydu derdin kızım bende var elbise veririm ben sana " dediğimde hafif gülümsedim " Hazal anne senin elbiselerin bana olmaz ki " dediğimde neşeli bir kahkaha attı "doğru olmaz ama ben senin için almıştım elbiseyi bak getiriyorum buradan ayrılma kızlarda saçına falan yardım ederler" dediğinde şimşek gibi kalkıp gitti kadın.

ne kadar öyle bekledim bilmiyorum ama dört bir şekilde geldiler Eda , Asya ve Hanife teyze, Hazal anne geldiler " Aliyi unutmuşsunuz. " dediğimde Asya konuştu "ha ha ha çok güldüm neden önceden söylemiyorsun ki bize kızım yengem söylemese haberimiz olmayacak. " dediğinde suratım asılmıştı şimdiden. Asya'dan hemen sonra Hazal anne konuştu 

"kız ben seni gelinimi üz diye mi çağırdım gel yardım et diye çağırdım " söylendi Hazal anne.  

elbiseyi ben olsaydım seçer miydim bilmiyorum ama güzel bir elbiseydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

elbiseyi ben olsaydım seçer miydim bilmiyorum ama güzel bir elbiseydi.

saçım alttan bir salaş topuz yapmışlardı ve Hazal annenin benim evlilik takılarımı sakladığını bilmiyordum ben hepsini bırakıp gitmiştim annemin kolyesi bile aklıma gelmemişti.

herkes gitmiş sadece Hazal anne ile ben kalmıştım odada " kızım bu bizim için bir gelenek bana kayınvalidem Arel'in sünnetinde Muratımda kundaktayken verdi ona da aynı şekilde kayınvalidesi aynı durumdayken vermiş ilk gelinlerin ailede ki geleneği yani kızım." dediğinde gülen yüzüm düştü benim ikinci bir çocuğum yoktu ne karnımda ne de kucağımda " asma hemen o güzel yüzünü sizin durumlar pek normal değildi o yüzden sıkıntı etmeyelim ama ilerde olur mu çocuğunuz ,siz isterseniz olur. Ben şu kemeri takayım da artık benden çıksın bu görev." gülerek korse kalınlığında olan kemeri belime taktı " vallaha güzel kızım en çok sana yakıştı mahşallah sana " deyip yanaklarımdan sulu sulu öptü hemen ardından bende ona sarılmıştım anne sevgisi hissetmeyeli çok uzun bir zaman oluyordu. tam ayrılacakken korna ses, davul zurna sesi ortalığı inletmeye başladı "ah bizimkiler geldi hadi inelim de küçük paşama bakalım." Hazal   anne benden ayrılıp kapıyı açıp ben bir şey demen çıkıp gitmişti bile , bende hemen ardından elbisemin yırtmaç tarafına dikkat ederek odadan çıkıp aşağı indim.

BENİM LÂL HAYATIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin