Maneskin - CAROLİNAAynı gün öğleden sonra saat üç gibi Emile Teyze'den
Elimde bulunan poşetleri önümdeki satıcının tezgahına bıraktım. Mutfak alışverişini de yapıp bir an önce geri dönmek istiyordum. Daha Lord Aron'un akşam yemeği hazırlıklarına başlayacaktım.
Elime aldığım poşete yeşil elmaları katmaya başladım. Yanıma gelen iki kadına başımla selam verdim. Onlarda aynı şekilde karşılık verip alışverişlerine devam ettiler. Bir yandan da sohbet ediyorlardı. Bende ister istemez kulak misafiri olmuştum.
"Sabahki kadın iyi ders verdi ama fırıncıya."
"Doğru hak etti. Adamcağızı ne hale sokmuştu."
"Giyimi kuşamı da pek güzeldi. Buralarda yeni mi acaba?"
"Bilmiyorum yanında da bir tane kız vardı. Muhtemelen onun adına çalışıyor. Hali vakti yerinde de gibiydi. Ne işi vardı acaba buralarda?"
Duyduğum şeyler ile hızla kadınlara döndüm.
"Bana şu iki kadından bahseder misiniz?"
İki kadın da bana şaşkın şaşkın baktıktan sonra sabah olan olayı anlatmaya başladılar. Duyduklarım ile birlikte hızla elimdeki poşeti tezgaha bırakıp konağa doğru koşmaya başladım.
Eğer yanılmıyorsam bahsettikleri kişiler Alen ve Lulu'ydu. Önce onların odalarına baktım ama hiçbir yerde yoklardı. İçim büyük bir sıkıntıyla dolmuştu. Ya başlarına bir şey geldiyse? Neden hiçbir şey söylemeden gitmişlerdi ki zaten. Aklıma gelen bir sürü kötü senaryoyu yok saymaya çalıştım.
Hızla Lordun odasına gitmeye başladım. Ona bunu söylemeliydim. Sonuçta onun eşiydi. Mutlaka bir şey yapardı öyle değil mi? Lordun odası hemen sağdaydı hızımı hiç düşürmeden sağıma döndüğüm sırada birisi ile çarpıştım.
"Ah... Önüne baksana!"
Duyduğum sinirli ses ile olduğum yerde kalakaldım. Karşımda Cariye Kalina duruyordu. Sinirle parlayan mavi gözlerini üzerime dikmiş bana bakıyordu.
"Çok özür dilerim efendim. Hemen Lord ile görüşmem gerekiyor. Bu yüzden acele ediyordum. Lütfen beni bağışlayın."
Bu kadını hiç sevmezdim ama konağı o yönettiği için ona saygızıslıkta yapamazdım. Önceden böyle değildi. Ama zamanla Lordun ona olan ilgisi azaldığı için çevresindekiler ile uğraşmaya başlamıştı. Lord gerçekten bu kadında ne bulmuştu anlamıyordum. Sevimsiz davranışları yetmezmiş gibi sivri de bir dili vardı.
"Lord'a ne söyleyeceksin de böyle acele ediyorsun?"
Ona söylemek istemiyordum. Çünkü Lord evlendiğinden beri daha bir çekilmez olmuştu.
"Bunu Lord ile konuşsam daha iyi olur."
Yüzünde ukala bir gülümseme oluştu ve tek kaşını kaldırarak bana baktı.
"Karşında kim olduğunu unutuyorsun heralde. Sana zor yoldan hatırlatmamı istemiyorsan konuş."
Kaşlarımı çattım. Görünen o ki ona anlatmadan Lordun yanına gitmeme izin vermeyecekti.
"Lordumuzun eşi kasabadan ayrılmış ve doğudaki bir köye gitmiş. Bunu ona söylemeliyim. Ya başına bir şey gelirse sonuçta o Lordun eşi-"
"Kes sesini. Bugün Lord çok meşgul ve bende onunla özel olarak ilgileneceğim. Yani Lord o kadın hakkında hiçbir şey bilmeyecek. Anladın mı? Her ne duyduysan bunu saklıyacaksın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ KRALLIĞI
Teen FictionAltı yaşındayken ailesi ve yaşadığı topraklar elinden alınan genç bir kız. Bir gün tekrardan ait olduğu topraklara çağrılır lakin bu çağrılışın altındaki sebepler çok başkadır. Kral ve planlarına ayak uydurup yıllar önce ondan alınanları geri almak...