BİRİNCİ BÖLÜM

154 14 36
                                    

"Merhaba arkadaşlar ben Luna!" Elinde ki uzun siyah değneği bir daire çizermiş gibi salladı ve devam etti.

"Bugün ilk defa aranıza katıldım. Kim bu kız diye düşünüyorsunuz farkındayım." hafifçe ve sahte bir şekilde kıkırdadı yutkunarak artan izleyici sayılarını kontrol etti, içerisinde garip bir heyecan vardı.

"Ben yeni yorumcunuz, falcınız, büyücünüz ehehe artık ne diye hitap etmek isterseniz." kıkırdarken beyaz kirpikleri ve ışıktan dolayı parlayan mora dökün gözlerini ekrana kilitledi. Gözlerini hafifçe kısarak yorumları okumaya çalıştı fakat beklediği yorumlar bunlar değildi.

"Saçlarımın ve kirpiklerimin beyaz olma sebebi Albino hastası olmam arkadaşlar evet." insanlar onun yorumcu olmasından veya bir büyücü diye kendisinden bahsetmesinden daha çok dış görünüşüne odaklanmışlardı. Art arda gelen sorular Luna'nın yani gerçek adı ile Akşın'ın kitlenmesini sağlamıştı. Panikle kekelemeye bile başlamıştı. Kafasında ki komik uzun cadı şapkasına benzer şapka ve uzun plastikten oluşan değnek bile kimseye saçları ve gözeri kadar garip gelmemişti.

"Saçlarımı boyatmıyor olmamın sebebi saç diplerimin hemen zarar görmesi." tahammülsüz bir şekilde nefesini bıraktı. Küçüklüğünden beri bu garipsenmelere tahammül etmek zorunda kalmak onu yıldırmıştı artık. Gözleri yeniden yükselen sayılara ulaştı. Yayının izleyici sayısı tavan yapmıştı resmen mutlu olmaya çalışarak arkasına baktı, çok hazırlanmıştı bu ilk yayın için. Çatı katını kendisine özel bir yayın odası haline getirmişti ve ilk günden bu işi bırakmak istemiyordu! Gözleri ilk arkasında duran duvar halısına çarptı tarot kartından birisi olan "ölümsüz aşk" temalı bir duvar halısıydı. Aşka her ne kadar inanmasa da. Sonra incecik tellerden led ışıklara baktı hem gizemli hem de havalı bir görüntü oluşturuyordu. Yayıncı koltuğunda incecik bedeni heyecandan titriyordu ve gözü devamlı artan sayılara bakıyordu. Tripotun büyük ışıklı kafasını hafifçe aşağı eğdi. Kamerasını karşıya ayarladı ve telaş ile kalın sert tarot kağıtlarını masaya hızlı bir hamle ile yaydı.

"Evet kim başlamak ister?" ekranda dönmeyen başlayan dragona baktı ve bir anda heyecanlanmaya başladı.

"Ne bu?" gözleri kocaman açılmıştı ve ekranda ki görsel şöleni izlemeye başladı.

"Teşekkür ederim Bay Kara" ismine hafifçe gülümsedi ve ciddiyetini kaybetmeden toparlandı. Acemice adamı yayına aldı.

"Merhaba Luna Hanım."

"Merhaba Bay Kara sorularınızı alabilir miyim."

"Kalbimin bir taş kadar karanlık ve boş olduğunu söylüyorlar..." Gülümsemesi insanları hayrete düşürecek kadar tatlı ve sıcaktı ki birkaç saniye şaşkınca baktı Akşın.

"Ben hiç aşık olamayacak mıyım. Şimdiden teşekkürler." aşağı indiğinde birkaç saniye Akşın ekrana bakmıştı fakat hemen kendisini toparlamıştı. Uzun siyah özenle hazırlanmış tırnakları ve üzerinde ki minik taşlar ekranda parlıyordu. Bir kağıt çekti ve gülümsedi. Çektiği kartı ekrana tuttu. Bu kart asılmış ters adamdı.

"Egolu, kibirli ve bencil bir insanlınız Bay Kara bu neden ile etrafınızda ki herkesi kaybediyorsunuz."

Sonra diğer karta uzattı elini. Bu defa çıkan kart ters aydı. yeniden gülümseyerek kartı ekrana tuttu.

"Güzel haber hilekarlık artık bitiyor. Dürüst yalansız bir aşk sizi bekliyor." Elini destelerden üçüncüye uzattığında duraksadı ve yutkundu içinde ki korkunç dürtüler o kartı çekmemeyi ve bu yayını kapatmayı işaret ediyorken titreyen parmakları ve ansızın dolan gözleri ile kartı tuttu fakat açacak kadar cesur değildi. Akşın elliyi aşkın fal bakmıştı fakat ilk defa bu hisler karşısındaydı. Hafifçe kaldırdığı karta baktı ve yutkundu.

"Ölüm." derken sesinin titrediğini hissediyordu. Gözlerinin önüne gelen minik minik sahneler ile yutkundu. Yayın umurunda değildi, aldığı hediyeler umurunda değildi.

"Ü-üzgünüm." diyerek yayını kapattığında kalbi deliler kadar hızlı çarpıyordu. Gözü usulca saate kaydı çoktan gece yarısı olmuştu. Titreyen telefonuna baktı, Asrin arıyordu. Derin nefes alarak telefonunu izledi. Kaşları yavaşça çatarak bakmaya devam etti. Bu neden arıyordu şimdi? Babasına bir şey mi olmuştu? Tripotun sert telefon tutacağından başarılı bir şekilde telefonunu kurtarıp avuçları arasında birkaç saniye daha titreyen telefonuna baktı ve artık titreme durmuştu. Asrin'i yeniden çaldırmak için acemice telefonun arkasında ki dokunmatik kısma parmağını bastırarak ekranını açtı ve geçmiş aramalara girecekti ki uygulamadan gelen mesaj ile duraksadı. Gelen mesaj Bay Kara'dandı ürkekçe mesaja girdi.

"Merhaba Luna Hanım... umarım bir sıkıntı yoktur. Bir anda çıktınız da... iyi misiniz?" içinde ki bütün dürtüler bu adamdan uzak durmasını söylüyordu. Sonun hiç iyi olmayacak diye bağırıyordu bütün içi. Bay Kara'nın profiline girip resmini büyüttü. Esmer tenli, gamzeleri olan orta yaşlarda biriydi. Etkileyici bakışları vardı ve oldukça da yakışıklı görünüyordu. Resminden çıkarak Asrin'i aramaya başladı. İlk çalışta açılan telefonu sessizce dinlemeye başladı.

"Alo Akşın. Sana bir haberim var baban seni buraya getirmek için iki adamını yollamış." yaşadığı şok ile birkaç saniye telefona baktı ve yutkundu. Annesi vefat ettiğinden beri o eve adım atmamıştı. Babasının düğünü olduğu günden beri de babası ile arasında hep bir mesafe vardı. Peki şimdi neyin nesiydi bu? Ayağa kalkıp etrafa göz gezdirdi. Düzenli bir insandı tek dağınıklık tarot kağıtlarıydı, deste haline getirdiği kağıtların üzerine bir lastik taktı ve öylesine bir şekilde çekmecesine attı. Kafasında ki şapkayı ve masanın üzerinde duran plastik değneği de alıp çekmeceye gelişi güzel fırlattı. Dudağında ki siyah ruju silmek için ayna karşısına ilerlediğinde bembeyaz görüntüsü gözüne çarptı. Teni, saçları, ve kirpikleri siyah elbisenin içinde oldukça sırıtıyordu. Eline aldığı ıslak mendil ile bastırarak mat siyah ruju çıkartmaya başladı. Pembe dudaklarının üzerinde kalan hafif siyahlıkları aldırmadı ve üzerinde ki siyah mini elbisenin boyunda ki ipini tek hamle ile açtı. Yavaşça aşağı düşen elbise ile nefes aldı. Siyah dantelden iç çamaşırlarına baktı. Soğuktan pembe göğüs uçları belirginleşmişti.. Buz gibi ellerini yavaşça köprücük kemiklerinde gezdirirken sıcak teninde ürperti oluşuyordu.

"Özlem." diye fısıldadı aynaya karşı boyundan büyük aynada fiziği çok güzel görünüyordu. İnce bacakları, hafifçe kalınlaşan basenleri ve toplu bir kalçası, incecik beli, beyaz teni, belirgin olan göğüs kafesi ve bir orta boy greyfurt büyüklüğündeki göğüsleri ile bir mankeni andırıyordu. Bir günaha bakar gibi baktı bedeninin her santimine. Yerden aldığı siyah elbisesini kirli sepetinin üzerine koyup banyoda ki küveti sularla doldurmaya başladı. İç çamaşırlarını da ustalıkla çıkarttıktan sonra yarım dolmuş küvete küçük ayaklarından bir tanesini soktu ve yavaşça adım attı. Sırtı soğuk küvet mermerine dokunduğunda ürperdiğini hissetti. Yavaşça ağırlıkla birlikte yükselen sıcak su sırtına değip geri çekiliyordu. Nefesini tutup suyun içine tamamen uzandı ve gözlerini açtı. Bulanık bir şekilde tavandan oluşan camdan dışarı baktı. Saniyeler geçtikçe nefesi azalıyordu ve ciğerleri sancıyordu. Bekledi, bekledi ve bekledi. Son saniyeye kadar. Nefessiz kalan bedeni bir anda sudan yukarı sıçradı. Arka arkaya gelen öksürme istediğine baş koyamıyordu birkaç öksürük ile toparlamaya başladı nefesini. Çalan zil sesi ile dudakları arasından minik bir küfür savurdu. Üzerine aldığı bornoz ile odasına ilerledi ve telefonuna göz attı. Zil çalmaya ısrarla devam ediyordu fakat umurunda değildi. Telefonuna uygulamadan yeniden mesaj gelmişti. Bay Kara ısrarla mesajlarını devam ettiriyordu.

"Luna Hanım nasılsınız?" gözlerini belerterek telefonu yatağının üzerine bıraktı ve iç çamaşırlarını giyinmeye başladı. Üzerine geçirdiği günlük elbiselerden birini özensizce geçirip kapıya yöneldi. Kapıyı açtığı an karşısında ki kişiler hiç de yabancı değildi.

"Akşın Hanım." dedi adam hafif br gülümseme ve buruk bir özlem ile

"Üzeyir Bey." dedi sahte bir gülümseme ile.

"Babanız sizi bekliyor." derin nefes alarak yeniden saate baktı.

"Gidelim."

cevabı kısa ve netti. İtiraz etmeden sadece ilerledi kaderine doğru.


LUNA YAYINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin