Bölüm 16 'Serhat Şehrine Veda'

44.6K 3.2K 459
                                    

Selamlar.

Normalde asla bu konuşmayı yapmak istemezdim. Pek benlik bir şey de değil orası ayrı, fakat 16. Bölüme gelmemize rağmen hala durum aynı.

Okuyan insan çok ama oylayan kimse yok!!!!!

Saat gecenin 2.30'u ama ben uymak yerine bölüm yazmak istedim. Fakat karşılığını alabildiğimi hissetmiyorum. Haa bu demek değil ki ben bu durumdan rahatsızım, aksine kurgularımı sizinle paylaşmaktan büyük keyif alıyorum. Ama çok zor bir şey de istemiyorum ki, altı üstü küçük yıldıza dokunacaksınız.

Bölümlere sınır getirerek zoraki bir durum sergilemek istemiyorum. Fakat bölümde oy artışı olmaz ise uzun bir süre bölüm atamayabilirim 🥺🥺

Sizden tek ricam hayalet okuyucu olmamanız...

Keyifli okumalar dilerim 💞💞

~~~~~~~~~

Bir zelzele vardı. Ben o zelzelenin
başlama sebebiydim. Hayatta kalabilmek için de birine ihtiyacım vardı. Fakat o kişi beni görmüyordu, görmek istemiyordu.

Beni yıldırmazdı!

İsmimi koyan babam, büyümle herkesi ele geçirmemi boynumun borcu etmişti.

Ben, Cihangir Maranoğlu'nu hapsolduğu metantli sığınaktan çıkarmaya yeminliydim. Ve işin güzel yanı yeminimi çiğneyerek günaha girmeye hiç niyetim yoktu.

İlmek ilmek hedefe yürürken, anın tadını da çıkarmayı ihmal etmiyordum. Tıpkı şu an olduğu gibi.

Cihangir, beni deli gibi kıskanıyordu...

"Ne istemesinden bahsediyorsun sen!"
Beyaz teni, öfkeden olsa gerek hafifçe kızarmıştı. Lacivert gözleri, okyanusun derinliğine olta attığında suda oluşan dalga sesi herkesi susturmuştu.

Orta yaşlarda ki kadın, neler olduğunu hala anlayamamış bir ifadeye bürünmüş ve Cihangir'in ona takındığı üsluptan ötürü kaşlarını çatmıştı fakat doğru bildiği yoldan şaşmamaya ant içmiş gibi tekrar konuşmuştu.

"Oğlum, bu hanım kızımızı beğenince ben de-"

Gözlerimi asla ondan ayırmadım. Hareketlerini bir bir izledim.
Önce ensesinde ki sarı saçları çekiştirdi, ardında ağzının içinden bir şeyler geveleyip durdu. Muhtemelen sabır çekiyordu.

"Teyze... Teyze sus!"
Diş gıcırtısını bu mesafeden duydum. Ellerini öfkeyle açıp kapadı. Ve en sonunda gözlerini bana değidirdi.
"Sus çünkü katil olacağım."

"Evladım, şimdi siz bize bu kızı verecek misiniz vermeyecek misiniz, onu söyleyin."

Hala hiçbir şey olmamış gibi davranan kadına hayretler içinde baktığımda, Cihangir benim kadar sabırlı kalamadı.

"Kim lan senin oğlun!"
O denli yüksek bir sesle bağırmıştı ki korkudan bir adım geri gitmiştim.
Songül denen kadında benim gibi korkmuş olacak ki anında yüzünü Elfesya anneye çevirmiş ve onaylamaz bakışlar atmıştı.

"Ne biçim bir ailesiniz siz. Sizden kız isteyen de kabahat."

"Hala isteme diyor ya hala isteme diyor."

Elfesya anne çatık kaşları ardından giden kadına bakmış ardından gözlerini Cihangir'e çevirmişti.

"Biraz sakin ol, İlyas dedenin kulağına gitmesin olay."

Fabrikatörün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin